50 yýl önce, 31 Ocak 1969’da aramýzdan ayrýlan öðretmen-þair Nabi Üçüncüoðlu, bu yurdun çocuklarý iyi eðitilsin, ailesine, yurduna, ulusuna iyi birer yurttaþ olarak yetiþsin diye gecesini gündüzüne katmýþ bir eðitimciydi.
Tirebolu’da baþladýðý Türkçe öðretmenliðini doðduðu toprak Torul’da hem öðretmen hem okul müdürü olarak sürdüren Üçüncüoðlu, 60’larýn baþýnda atandýðý Trabzon’da, kýz ve erkek öðrencilerin ilk kez birlikte eðitim gördüðü Karma Ortaokul’nu öðretime açmýþ, burada yaptýðý yedi yýllýk görevin ardýndan aramýzdan ayrýlmýþtý.
O, öðretmenliðinin yaný sýra iyi bir þairdi. Þiirlerini Memleket adlý kitapta toplamýþtý. Kýyý’nýn kurucusu Ahmet Selim Teymur’la ayný dönemde Trabzon Lisesi’nde öðrenim görmesi, bu iki arkadaþýn sanat alanýndaki emeklerine yeni alanlar kazandýrmýþtýr.
Teymur, sevgili arkadaþýnýn kaybýndan sonra çýkan 1981 Kýyý’sýnýn pek çok sayýsýnda þiirlerine yer vermiþ, bu saygýn þairin unutulmamasý için çaba göstermiþti.
Üçüncüoðlu; Yeni Mecmua, Varlýk, Varlýk Yýllýðý, Kaynak (Ankara), Kaynak (Balýkesir), Ufuklar, Yeni Ufuklar, Kýyý, Hâkimiyet gazetesi, Hamsi… gibi yayýn organlarýnda þiirler yayýmlanmýþtý. Kitabý yayýmlandýktan sonra da þiiri sürdürdü. Saðlýk koþullarý elverseydi yörenin çok iyi bir þairi olarak yazýn tarihinde yerini alacaktý.
Üçüncüoðlu’nun deðiþik dergilerde yayýmlanan þiirlerinin son duraðý 1961’de çýkan Kýyý’ydý. O dönem Trabzon’unda; Nabi Üçüncüoðlu’nun yaný sýra Rasim Þimþek, Gündoðdu Sanýmer, Subutay Hikmet, Attila Aþut, Ýsmet Savaþkan, Haluk Ongan, Zühtü Ellezoðlu, Süleyman Saim Tekcan, Fikri Cantürk, Baki Akgül, Ziyad Nemli, Temel Þükrü Doðru, Ziya Ramoðlu, Temel Zihni, Ýlhan Demiraslan, Osman Akbay vb. deðerlerimiz sanatýn o coþkulu bayraðý altýnda özgün ürünlere yelken açýyordu.
Üçüncüoðlu’nun Varlýk dergisi Yönetmeni Yaþar Nabi Nayýr tarafýndan yayýmlanan ilk ve tek þiir kitabý Memleket þu dizelerle baþlar:
“Benim olduðun için seni severim / Ben öðretmenim. / Akþamlarý, akþamlar kadar yorgun / Ortalýk ýþýmadan Memleketime / Güneþ olurum…”
Yýllar önce onunla ilgili þunlarý yazmýþtým:
“1922’de, o günkü adýyla Ardasa’da(Torul) doðan Nabi Üçüncüoðlu; Trabzon Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara’da Siyasal Bilgiler Okulu’nda öðrenim görür. Kýsa bir süre sonra buradan ayrýlarak girdiði Gazi Orta Öðretmen Okulu ve Eðitim Enstitüsü’nü 1949’da bitirir. Tirebolu’da geçen iki yýlýnýn ardýndan, 1951’den 1960’a deðin Torul Ortaokulu’nda müdürlük ve Türkçe öðretmenliði yapar. 1953’te ayný okulda görev yapan meslektaþý Ayçin Haným’la evlenir. Bu evlilikten Füsun ve Funda adlarýný taþýyan iki kýzlarý olur. 1960’larýn baþýnda Trabzon’a atanýr. 1962’de okul müdürü olarak Karma Ortaokulu’nu öðretime açar.”
Ýlk görev yeri Tirebolu onun þiirlerine þöyle girmiþti.
Þükür, her þeyim var
Ýstanbul Radyosunda Safiye Ayla
Hayri Usta’da kuru fasulya
Penceremin önünde kar var
Üzerlerinde büyük emeði olan iki deðerli öðrencisi -ne acýdýr ki bugün aramýzda olmayan- Baki Akgül ile Cemal Aydýn’dan çok dinlemiþimdir sevgili þairimizi.
Baki Akgül, onun için “Ardasa’yý aydýnlatan ýþýk”tý. demiþ, dönemin Torul’unu þöyle deðerlendirmiþti:
“Torul ‘kadersiz’ bir kasabadýr. Halký yoksuldur. Erzurum'la Trabzon gibi oldukça büyük iki ili birbirine baðlayan önemli bir transit yolunun üzerinde bulunmasýna karþýn geliþememiþtir. Tarým arazisi yoktur, yer altý zenginliði yoktur; halkýnýn geçim kaynaðý, tutunacak dalý yoktur. Bu nedenle de bol bol ‘gurbet’ vardýr.”
Bu yoksulluðun üzerine güneþ olmuþtu deðerli eðitimci.
Eðitim görmüþ bir insan olarak orada, o yoksulluðun kol gezdiði ortamda, memleketinin çocuklarýna, bir þiirinde belirttiði gibi “Mehmet’in kalemi / Fatma’nýn defteri” olarak, “sene be sene yazýlýr-okunur” bir öðretmen olmuþtu Nabi Üçüncüoðlu.
Cemal Aydýn onun için “okuldaki dersler bittikten sonra Torul’un izbe yerlerindeki küçücük odalarda kalarak öðrenimlerini sürdüren öðrencilerini geceleri ziyaret eder, içinde bulunduklarý koþullarý inceler, ödevlerine yardýmcý olurdu.” demiþti. Sevgili arkadaþým Cemal Aydýn, öðretmenini anlatmasýný istediðim bir yazýda ise þunlarý yazmýþtý:
“Muharrem Bey’in oðludur masada oturan: Nabi Bey. Ortaokulun müdürü. Ýnce, uzun, narin kemikli elleriyle bir yudum alýr sudan. Sonra, aðýr aðýr içer kahvesini. Sol elinde, siyah, üzeri gümüþ kakmalý tesbihi vardýr ikiye katlamýþ. Bir durur, bir çeker caddeye bakarak. Neler düþünür bilinmez ama gözleri hep bir þeyleri arar gibidir. Aðýr aðýr kalkar masadan. ‘Hocam bizden olsun bu akþam’a karþýn -bahþiþi de ihmal etmeyerek- masanýn üzerine bozukluklarý býrakýr. Nabi Bey ikram kabul etmez. Öyle bilinir. Öyledir de…”
Üçüncüoðlu, “Gümüþana’nýn Godil Deresi’nde”n, dünyanýn “yumruk kadar” olduðu yerdeki elma aðacýndan; hanýmlara, beylere selam iletirken “Sarý otobosun mavini”yle yaþamýmýza özgün duyarlýklar eklemiþ bir þairdi.
Yörenin pek çok þairi gibi o da “hamsi” için þiir yazmadan geri durmamýþ Hamsiname’yle destanlaþan hamsiye, dizeler armaðan etmiþti.
HAMSÝ KOYDUK TAVAYA
Evimizde teneke dolusu, sepet sepet
Bayram var: Hamsinin kilosu ona,
Bazlamanýn kraldan çok hükmü,
Soðan soframýzdadýr.
Hamsi koyduk tavaya, kadeh gözlüm
Ömrümüzün bu tarafýný alladýk - pulladýk;
Fakirliði gurbete yolladýk.
En önemlisi de onun memlekete olan sevgisiydi. Þiirlerinde yalýn, saydam ýþýl ýþýl bir söylemle þu dizeleri armaðan etmiþti bize.
MEMLEKET
Benim olduðum için seni severim
Ben öðretmenim.
Akþamlarý, akþamlar kadar yorgun
Ortalýk ýþýmadan Memleketime
Güneþ olurum.
Mehmet'in kalemi
Fatma'nýn defteriyim sene be sene
Yazýlýr-okunurum.
Ben öðretmenim
Anadolu'mun en yeni kitabý, uzun
Van Gölü'nden Marmara'ya okunmuþ
Ellerimin üzerine, parmaklarýma
Saygýlarýn en güzeli konmuþ.
Dönemin siyasal iktidarýnýn polislerinin Ýstanbul Üniversitesine baskýn günü olan 28 Nisan, 27 Mayýs’a giden olaylarýn da kývýlcýmý olur. Turan Emeksiz öldürülür. Dönemin pek çok þairi gibi Üçüncüoðlu da ileride Memleket’e alacaðý þu dizeleri yazar.
NÝSAN YAÐMURLARINA KAN YAÐDI
Cop yarasýnda Atatürk vardý
Gelincikle papatyanýn kardeþliði
Beyazýt'tan Kýzýlay'a kadardý.
Büyük kýzý Füsun’a armaðan ettiði þiiri; sevginin, duyarlýðýn bir top ipek gibi karþýmýzda salýnmasýna örnektir. Þiirde sürekli arayýþla þiirine yeni ufuklar açmaya çalýþan bir þairin duyarlýðýný görürüz:
DÖNE DÖNE DÖNE
UMUTLARA - SEVÝLERE,
DÖNME YOK.
Baþarýlý oyun, böyle güzel gidecek – döne döne
Umut + sevi, yaþamak babamýzýn malý
Kolkola, yanak yanaða, yuvarlacýk
Pazartesi, salý.
Düþlerimiz en diþi maymunluklarý, akþamlarýn
Aný, ana ana ballanýr, döne döne
Umut + sevi, yaþamak Funda’larýn malý
Ellerimde üçgen kýrýtýþlarý, yýldýzlarýn, tence
Gözlerime, gözlerin akmalý.
Yýllar boyu üzerine yazýlar yazdýðým Nabi Üçüncüoðlu’nu, Karma Ortaokulu müdürlüðü sýrasýnda tanýmýþtým. Öðretmenlik stajý yaptýðým okulun müdürüyken yakýndan gözlediðim bu deðerli eðitimci-þairin saðlýðý o yýllarda iyice bozulmuþtu. Öldüðünde Beþikdüzü’nde öðretmendim.
Yýllarca yaptýðým hazýrlýklara bir biçim vermek için 2009’da bu deðerli eðitimcinin, bu özgün þairin yaþamýný, Memleket Þairi Nabi Üçüncüoðlu adýyla kitaba dönüþtürmüþ, emeðinin yitip gitmemesi için elimden geleni yapmýþtým. Özellikle bugün çok kiþinin bulamayacaðý Memleket’i de kitapta vererek onun þiirdeki emeðini, baþarýsýný sevenlerine aktarmaya çalýþmýþtým.
Deðerli þairimizin büyük kýzý Av. Füsun Üçüncüoðlu (Akyener) ile yaptýðým söyleþide, Füsun Haným, Torul ve Trabzonlularýn yakýndan tanýdýðý annesi Ayçin Hocahanýmý da anarak soruma þu yanýtý vermiþti:
- Zigana daðýna nasýl kar yaðdýðýný -o yörede öðretmenlik yapan biri olarak- ben de çok iyi bilirim. Bu durum, duyarlý insana ufuk açmada büyük bir zenginlik oluþturur. Babanýzýn þiirlerinde yöreden tanýdýðý kiþiler var. Onlarý “Semiz Usta”, “Burnunu Karýþtýran” “Hayri Usta” …biçiminde deðerlendiriyor…
-Semiz Usta, Torul’da yaþamýþ biri. Kim olduðunu bilmiyorum. Onu babamýn bir öðrencisi anlatmýþtý. Elma aðacý, þiirlerinde önemli yer tutuyor. Torul’un, babamýn kiþiliðinde yer tuttuðu gibi annemin yaþamýnda da önemli bir yerinin olduðunu, annemin ölümünden sonra daha iyi kavradým. Bunu da annemin ölümünden sonra gittiðim Bayramiç’te fark ettim. Annemin Torul’u sevmesinin nedenlerinden biri, Bayramiç coðrafyasýyla Torul’unkinin büyük benzerlik gösterdiðidir. Bayramiç’e gittiðimde kendimi Torul’da hissettim. Bayramiç, Kaz Daðlarýnýn eteðinde, elma aðaçlarý içinde bir kasaba, aynen Torul gibi…
Nabi Üçüncüoðlu, ömrünün baharýnda 47 yaþýnda aramýzdan ayrýlmýþtý.
Rasim Þimþek öðretmenim, onun için “Þimdi Nabi Öðretmen, Van gölünden Marmara'ya bir aþk gibi yüreðinde taþýdýðý memleketinin sevgi-topraðýnda “saygýlarýn en güzeli”ne bürünmüþ yatýyor.” demiþti.
Akrabasý, þair Gündoðdu Sanýmer de “Anadolu insanýnýn yoksulluðu, çaresizliði, bitmez tükenmez yalnýzlýðý, Nabi Aðabey'in þiirlerinde en yalýn, en güçlü ifadesini buluyordu. Onun, içinde yaþadýðý ortamý görmeden bütün bunlarý yeterince algýlamak, belki de olasý deðildir. Çevresinde gördüðü insanlarýn yaþamlarýný, araya hiçbir slogan koymadan tüm gerçekliðiyle anlatabiliyordu. Gözlem gücü, yalýn anlatýmý, humoru ve güzelim dizeleri bugün de içimizi ýsýtacak niteliktedir.” diye yazmýþtý.
Yakýn dostu Þair Subutay Hikmet ise çok sevdiði arkadaþý Nabi Üçüncüoðlu’nun ardýndan þu dizeleri yazmýþtý:
(…)
“Þimdi Godil deresi öksüz
Þafakta gümüþ gümüþtür
Perþembelerden sonra bir cuma
Bakarsýn Nabi ölmüþtür
31 Ocak 1969
Perþembelerden sonra bir cuma
Elveda dedim size
Elveda karatahtalara ak kâðýtlara
Ama bana aðýt yakmayýn
Dayanamam aðýtlara”
Nabi Üçüncüoðlu, ölümünün üzerinden yarým yüzyýl geçse de emeði, öðretmenlik hizmeti, þiirleri, çevresine tuttuðu ýþýk, sevenlerinde çiçek açýyor. Anýsýna saygýlar sunuyor, onu tanýmaktan, yazmaktan gurur duyuyorum.
Nabi Üçüncüoðlu-Ayçýn Üçüncüoðlu, kýzlarý Füsun ve Funda ile.
Nabi Üçüncüoðlu öðrencileriyle…
Süleyman Atal
2019-01-31 22:57:25
Füsün haným babanýz orta okulda müdürümüzdü çok nazik beyfendi öðrencilerini seven onlara bir þeyler öðretmek için büyük bir özveri gösterirdi anneniz Ayçýn haným lisede Coðrafya öðretmenimdi her ikisinede Allahtan rahmet diliyorum mekanlarý cennet olsun Iþýklarda uyusunlar
Füsun AKYENER
2019-01-30 16:51:22
Her þeyin çok hýzlý tüketildiði zamanýmýzda ölümünün 50. yýlýnda Kýymetli Babamýz Nabi ÜÇÜNCÜOÐLU'nun sayýn Ahmet Özerin çok deðerli anlatýmlarý ile anýlmasý bizi çok duygulandýrdý. Sayýn Ahmet Özer'e teþekkürlerimizi sunarýz Füsun Akyener-Funda Üçüncü