Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi (3)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Değerli okuyucularım!

Bu ülkeyi düşmanlarından temizleyen,

Bu ülkenin namusunu koruyan,

Bu ülkenin halkını ümmet olmaktan kurtaranın sadece Sadece Büyük Atatürk olduğunu düşünenler gibi,

Büyük Atatürk hiçbir şey yapmadı diyenler arasında bir fark yoktur.

Bu iki fikri savunanlar:

Bilmeyenler,

Öğrenmek istemeyenler,

Okumayanlar,

Başkalarına kolay kananlar,

Ve hainlerdir.

“Her zaman dünyanın yarısını ve bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür. Fakat, bütün dünyayı her zaman aldatmak olanaksızdır.” Atatürk.

Adeta bir sihir oluşmuş,

Adeta bir doğa olayı gibi Anadolu kurtularak Türk Halkı’na emanet edilmiştir.

Yani bir mucize gerçekleşmiştir.

Halen dünyada birleşmiş milletlere bağlı 205 ülke var.

Bu ülkelerin tabanı bilim ve eğitime dayalı olanlarının tamamı bu görüşü reddeder ve Büyük Atatürk’ün Türkiye’nin kurucusu olduğunu kabul eder.

Yetmedi!

Büyük Atatürk’ün Milli Mücadele’deki Kuva-yı Milliye kahramanlarını da hem hayırla yâd eder,

Hem de bu kahramanlarını bizden fazla haklı olarak destanlaştırırlar.

“Ben, icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.” Mustafa Kemal.

Ülkemizde bunların başında da Prof. Dr. Ali SARIKOYUNCU gelir.

Sayın SARIKOYUNCU için bu kahramanların en büyüklerini yıllar önce yazmaya başladı.

Bir tarihçi olarak da yıllarca öğrencilerine anlattı.

Bu nedenle de 14 cilt kitabı yazmaya başladı.

Bu kitapların 3 cildi elde ki, bunları diyanete bağışladı.

4. cildini yazdı.

Diyanete verdi.

Ama DİB Vakfı bu cildi yayınlamamak için ayak diretiyor.

Sebebi mi?

Bu kitapta Atatürk düşmanlarına verdiği cevap.

Son olarak da yayımladığı uzun ve haklı makale nedeniyle de linç edilmeye çalışılmaktadır.

Beyler!

Bu gayretiniz boşuna.

Zira önemle Denizli ili kahramanlarından “Denizli Müftüsü Hulusi Efendi” sizi suya getirir ve su içmeden geri getirir.

İşte Sayın SARIKOYUNCU’nun makalesinden bir kesit: Belirtildiği üzere, Ahmet Hulusi Efendi, İzmir’de alınan kararlar doğrultusunda Denizli ve çevresinde halkı bilinçlendirmeye, mücadele fikrini aşılamaya çalışmıştır. İlerideki izahlarımızdan da anlaşılacağı üzere, bunda da başarılı olmuştur. 2. İzmir’in İşgaline Gösterilen Tepki ve Verilen Cihad Fetvası Tersine dönen harp talihi, yıllar yılı Türk semasına kara bir kâbus gibi çökmüştü. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan bu yana her ev, dededen torununa kadar bütün fertlerini savaş meydanlarına göndermiş, gidenlerin çoğu geri dönmemişti. Kızgın çöller, dondurucu stepler, engin denizler, nice Türk evlâdını yutmuştu. Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) yenilgisiyle de arka arkaya gelen bu felâketler doruk noktasına ulaştı. Diğer taraftan-bu felâketler yetmiyormuş gibi-bir de halkın elinden silahları alındı. Böylece Türk Milleti manevî gücü yanında, maddî gücünü de kaybetmişti. 1919 Mayıslarında böylesine kara bir bulut çökmüştü Denizli’nin de üstüne… Şimdi de yeni bir söylenti dolaşıyordu: “Yunan İzmir’e Çıkacak” Burunlarının dibine yaklaşan bu felâket sebebiyle, Denizli’de halk mütereddit, şaşkın ve korkuluydu. Nihayet 1919 Mayısının 15’inde, korktukları haber bomba gibi patladı. Yunan İzmir’e çıkmıştı. Bu acı haber, Denizli’ye de ulaştı (15). Denizli Mutasarrıfı Faik Bey (daha sonra İçişleri Bakanı da olan Faik Öztrak) bu acı haberi öğrenir öğrenmez, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’yi, Askerlik Şubesi Başkanı Tevfik Bey’i, Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey’i ve eşraftan bazı şahısları da yanına çağırarak, İzmir’den gelen telgrafı okudu. Mutasarrıf ve beraberindekiler, işgal haberini Dâhiliye Nezareti’ne de bildirdiler.

Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi (3)

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!