Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi (4)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir ulusun kalkınması, ulusal güçlerin bir yönde toplanması ve gayretlerini ona göre planlaması halinde başarılı olur.

Bunların başında da Ahmet Hulusi Efendi gelmektedir.

Bunun gibi çok kahramanımız var.

Bu nedenle “İslamiyet’de-Osmanlı’da ve Günümüzde Kadın ve çocuk” adlı kitabı yazarken rastladığım kadınların her birinin arkasındaki en güçlü desteği eşleri vardı.

Eşlerinin öldürülmesinden sonra o kadınlar silahı ele almıştır.

O kadar ki, sağ el veya solaksa ona göre memesini aldırırdı.

İşte tarihimizde bu kadınlara “Amazon” denirdi.

Çünkü memesi silahı kullanmasına mani oluyordu.

“Bir ulusun başarıları mutlaka genel ulusal güçlerin bir yönde toplanması ve yoğunlaşmasıyla mümkündür.” Mustafa Kemal.

Başarıyı sağlayan insandır.

İnsan da güveneceği,

Güveninden emin olacağı kişilerin ardından gider.

O zaman da fedakârlığın sınırı yoktur.

“Bir ulusun çocuklarının fedakârlıkları için ölçü bulunamaz.” Mustafa Kemal.

1919 Mart sonlarında, yani işgalden 50 gün kadar önce, İzmir’de toplanan kongreye Denizli Sancağı adına katılan Heyet-i Milliye Başkanı Ahmet Hulusi Efendi, dönüşünde, benimle uzun ve çoğu gizli pek çok görüşme yaptı ve Denizli Sancağı kazalarından Acıpayam, Buldan, Sarayköy, Tavas, Çal’da, özellikle müftüler ve müderrislerle eşrafın önderlik ettiği kurullar oluşturduğunu söyledi. Artık kaçınılmaz olan Yunan işgali karşısında neler yapılması gerektiğinin şimdiden düşünülmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını önerdi… Yapılması gereken, vatanın bağımsızlığı ve onurunun zorunlu kıldığı şeylerdi. Bilimsel yeterliliği ve ahlâkı ile sancağın her tarafından sevilen ve sayılan bir adamdı. Her yandan olumlu haberler geliyordu. Ahmet Hulusi Efendi, zor koşullar altında göreve çağırdığı kişileri, yetki ve özelliklerini çok iyi belirleyerek saptamış ve atamıştı. O sayılı günlerin bendeki en derin izlenimi budur” (14). Belirtildiği üzere, Ahmet Hulusi Efendi, İzmir’de alınan kararlar doğrultusunda Denizli ve çevresinde halkı bilinçlendirmeye, mücadele fikrini aşılamaya çalışmıştır. İlerideki izahlarımızdan da anlaşılacağı üzere, bunda da başarılı olmuştur. 2. İzmir’in İşgaline Gösterilen Tepki ve Verilen Cihad Fetvası Tersine dönen harp talihi, yıllar yılı Türk semasına kara bir kâbus gibi çökmüştü. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan bu yana her ev, dededen torununa kadar bütün fertlerini savaş meydanlarına göndermiş, gidenlerin çoğu geri dönmemişti. Kızgın çöller, dondurucu stepler, engin denizler, nice Türk evlâdını yutmuştu. Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) yenilgisiyle de arka arkaya gelen bu felâketler doruk noktasına ulaştı. Diğer taraftan-bu felâketler yetmiyormuş gibi-bir de halkın elinden silahları alındı. Böylece Türk Milleti manevî gücü yanında, maddî gücünü de kaybetmişti. 1919 Mayıslarında böylesine kara bir bulut çökmüştü Denizli’nin de üstüne… Şimdi de yeni bir söylenti dolaşıyordu: “Yunan İzmir’e Çıkacak” Burunlarının dibine yaklaşan bu felâket sebebiyle, Denizli’de halk mütereddit, şaşkın ve korkuluydu. Nihayet 1919 Mayısının 15’inde, korktukları haber bomba gibi patladı. Yunan İzmir’e çıkmıştı. Bu acı haber, Denizli’ye de ulaştı (15). Denizli Mutasarrıfı Faik Bey (daha sonra İçişleri Bakanı da olan Faik Öztrak) bu acı haberi öğrenir öğrenmez, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’yi, Askerlik Şubesi Başkanı Tevfik Bey’i, Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey’i ve eşraftan bazı şahısları da yanına çağırarak, İzmir’den gelen telgrafı okudu.

Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi (4)

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!