Devletin mallarını satarak işe başladılar!
Tekel’den Tüpraş’a…
Telekom’dan Petkim’e…
Limanlardan, madenlere kadar neredeyse tüm kamu girişimlerini sattılar.
Sonra ‘kara gün’ için saklanan “ihtiyat akçesi”ne el attılar…
Yetmedi, Merkez Bankası’nda bulunan 128 milyar doları yok ettiler!
Dış borçlanma yoluyla alabildikleri yüzlerce milyarı harcadılar.
Dahası; 20 yıldır topladıkları vergileri havaya savurdular!
Tam bitti derken; vatandaşın dişinden tırnağından artırdığı üç kuruşunu “döviz garantili mevduat hesabı” kararıyla ceplettiler!
Altın ve döviz alan, borsaya yatıran, fonda bekleyen küçük yatırımcının birikimini saatler içinde buhar ettiler!
Sanki organize bir yağma hareketi gibiydi…
Bir gün öncesine kadar ısrarla savunulan ‘düşük faiz’ politikası TL’yi hızla eritirken, vatandaş da elinde-avucunda bulunan parasını koruma güdüsüyle, panik halinde altına ve dövize yatırdı. İktidarın ‘din soslu’ faiz düşmanı politikasının devam edeceğine inanan insanlar; parası daha fazla erimesin diye 18 liradan dolar, 1000 liradan gr altın aldı. Çünkü devleti yöneten kişilerin sözlerine güvendiler ve o inanç içinde birikimlerini koruyacaklarını sandılar.
Faka bastıklarını anladıklarında, iş işten geçmişti.
Ve bakan Nebati ‘çarpılan küçük yatırımcı oldu’ diye itiraf etti yaşananları. Vatandaşın “can ve mal güvenliğinden” mesul olan devlet yöneticileri, göz göre göre küçük yatırımcının tuzağa düşmesine izin vermişti!..
Sonuçta, halkın elindeki 3 kuruşa da legal yoldan itina ile el koyuldu!
Sürek avı hedefine ulaştı, balinaların midesi doydu.
Bir tanıdığım durumunu şöyle özetledi; mart ayında düğünümüz vardı ve her gün altın fiyatları yükseliyordu. Yeteri kadar paramız da yoktu. 30 ay vadeyle kredi çekip, daha fazla yükselmeden altın almak mantıklı geldi. Bankadan kredi çekip altın aldım. Yediğim kazık 42 bin lira…
Yoksul insanların geleceklerini satarak, faiz karşılığında ödünç aldıkları parayı çaldılar!
Asıl soru şu; bu süreçte vurgunu kimler yaptı?
Açıklama öncesinde 18 liradan yüklü dolar ve altın satan kurum ve kişiler kim?
Her şey kayıt altında…
Velhasıl, vatandaşın birikimini cepleyen vurguncuları ortaya çıkarmak devletin görevi. Birkaç saat içinde kimlerin hesabı şişmişse, vurguncu bellidir!
Ve son soru; dolar artışına karşı TL mevduatına “dövize endeksli garanti” veren devlet, devleti yönetenlerin “nas” sözüne inanan vatandaşın zararını da karşılayacak mı?
Hiç sanmıyorum…
Çünkü “atı (ç)alan Üsküdar’ı geçti” sözü halen tedavülde!..
