Yönetmen: Hakan Alak & Şeyh Bedreddin: Suavi & Börklüce Mustafa: Bülent Emrah Parlak & Torlak Kemal: Saygın Soysal & Zeynep: Elif Nur Kerkük
Toplumsal sorunlara ilgi duyduğumuz günlerde temel bakış açımız “eşitlik” ve “adalet” fikriydi. “özgürlük” kavramı arkadan geldi. Ve o günkü bakış açımızla, ”BedreddinDestanı”nı Nazım’dan okuduğumuzda, işte bizim tarafımızdan özlenen ve uğruna mücadele edilmesi gereken fikir bu olmalıydı. Bu düşünce doğal olarak oluşmuştu.
Üstelik bu eşitlik özlemi, kendi topraklarımızda hayat bulmuş, zalimler tarafından bastırılmıştı. Ama” yarin yanağımdan gayrı her şeyde ortak” olma ideali bizim de idealimiz olmalıydı ve öyleydi de.
Nazım’ın dizelerini yutmuştuk adeta. “Simavne Kadısı oğlu Şeyh Bedreddin”, “Börklüce Mustafa”, “Torlak Kemal” hayallerimizin baş kahramanlarıydı artık.
Bu duygularla yoğrulmuştuk. HAKİKAT filmini bu yüzden çok merak etmiştim. Yönetmen Hakan Alak, muhalif bir film çekmedik. Hakikat’i anlattık diyordu.
1400 lü yılların Anadolu’sunun ilk halk ayaklanmasıdır bu. İlk eşitlikçi isyandır anlatılan.
Aydın ve Karaburun elleri hala bu isyanın izlerini taşır.
Nazım, bu destanı yazdığında hapistedir. Üst koğuşta yatan idamlık eşkiyaların zincirlerinin şakırtıları arasında başlar destanı kağıda dökmeye.
Tarihi kelam müderrisi Mehemmed Şemseddin Efendi’nin “Simavne Kadısı oğlu Bedreddin” isimli risalesini okuyarak başlamıştır yazmaya. Hele bu eserin bir yerinde Cenevizlilere sırkatiplik yapan Dukas’ın Börklüce Mustafa hakkında “adi” sıfatını kullanması onu güldürmüş, belki de yazmak için motive etmiştir.
Öz kardeşi Musa’yı ok kirişiyle boğup, altın leğende kardeş kanıyla aptest alan Çelebi Mehmed Sultan devridir. Osmanlının durakladığı bir dönemdir.
Manisa Valisi, komutasındaki yaya azap askeri olan Ali Ferid’i, Börklüce Mustafa’yı öldürmekle görevlendirir. Zeynep’in ağabeyini öldüren Ali Ferid esir düşer. Burada sürdürülen eşitlikçi düzenle arasında özdeşlik oluşan Ali Ferid’le, onun öldürülmesini isteyen Zeynep aralarında duygusal yakınlık bile gelişir.
Ancak tarih yenilgiyi yazacaktır. Henüz toplum bu gelişmeye açık değildir.
“ve teker teker
bir an içinde,
omuzlarında dilim dilim kırbaç izleri,
yüzleri kan içinde
geçer çıplak ayaklarıyla yüreğime basarak
geçer Aydın ellerinden Karaburun mağlupları..”
Yağmur çiselemektedir, Serez Çarşısı elleriyle yüzünü kapatmıştır. Börklüce Mustafa’nın, Ayasluğ şehrinde gerildiği çarmıhtan haykırdığı “iriş dede Sultan” narası, Serez çarşısında yankılanmıştır..
