ABD’nin Bela Gemileri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

28.07.1914 yılında başlayıp 11.11.1918 yılında sona eren Avrupa merkezli 1. Dünya Savaşı’na bizleri sokan Goeben ve Breslau adlı iki Alman “bela” gemileridir. Bu gemiler daha sonra satın alınıp “Yavuz”  ve “midilli” adlarını almışlardır. 29 Ekim 1914 günü Karadeniz’deki Rus şehirlerini bombalaması sonucu Osmanlı, bu savaşa resmen katıldı; Sevr Anlaşması’nı imzalayıp tarih oyunluğundan adını sildirtti. Bu nedenle bunun gibi gemilere “bela gemiler” diyorum.

1841 yılından 1936 yılına kadar 95 yıl trafik akışının egemenliğimizde olmayan boğazlar,  1936 Montrö Antlaşması ile Atatürk’ün engin görüşü sayesinde 85 yıldır Türkiye Cumhuriyetinin elindedir. Bu Sözleşme ile Türkiye’ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkını elde etmiştir; bu sözleşme barış zamanı sivil gemilerin özgürce geçişini garantiler. Sözleşme, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin geçişini sınırlar getirmiştir.

“Amerika dünya gemisinin kaptanıdır. Onunla iyi geçinmek zorundayız,” diyen ve 15 Temmuz 2016 Darbesi’nin baş mimarı olan F. Gülen düşüncesinin vücut bulmasını istemek ve o düşüncede bir duruş sergilemek hainlik olmaz mı?

“Yeryüzünün en büyük devleti Amerika İslam’ı desteklemektedir,” diyen ve Rus Ordusu Kafkas cephesi komutanı Grandük Nikolay Nikolayevich’in taktığı madalya ile gururla fotoğraf çeken S.Nursi düşüncesinin vücut bulmasını istemek hainlik olmaz mı?

“İslam kilidinin anahtarını İngiltere’nin eline teslim etmekte hiçbir tehlike yoktur,” diyen Atıf Hoca düşüncesinin şu günlerde ülkemizde vücut bulması hainlik olmaz mı?

“Padişahın ve benim yegâne ümidimiz İngiltere’dir,” diyen Damat Ferit düşüncesinin şu günlerde ülkemizde vücut bulması hainlik olmaz mı?

İlber Ortaylı’nın şu sözlerine katılmamak elde değil: “Adalet Bakanı’nın hırsızı, Aile Bakanı’nın tecavüzcüyü, Çevre Bakanı’nın imar rantını-getirimini-, Orman Bakanı’nın betonu, Bilim Bakanı’nın hurafeleri, Eğitim Bakanı’nın tarikatları, Rektörün cehaleti savunduğu ülke,  Osmanlı gibi çökmeye mahkûmdur.” Bu nedenle aklın yolunda, bilimin ışığıyla ilerlemeli!

Yukarıda sözü edilenler ile bu anlağın bugünkü iyeleri, geleceğe sırtı dönük yürümekte, değişimi düşman görmekte, olumsuzluklarından ve tembelliklerinden utanmamaktadırlar. Üretmeyerek, türetmeyerek, savaş alanlarında değil ev içinde kavga ederek, yoksulu yoksulla dövüştürerek, ancak vaaz ve dualarla yönetimin gözüne girerek, kendi rahatlıkları ve yüksek makamları için egemenliği başka devletlere devretmeyi bile kendilerince mubah göstererek Osmanlı’yı tarih oyunluğundan uzaklaştırmışlardır. Hazırı tüketen bu anlak iyeleri, mevcut iktidarı da, Türkiye Cumhuriyeti’ni de bu yol ve yöntemle gözden düşürmektedir. Gerçekler orta yerde dururken; birlikte hareket eden sığırcık kuşlarına kurşun sıkmak asıl hedefi gizlemektir, diye düşünüyorum.

“Biz Karadeniz’in uluslararası sularda bulunmasından kaynaklanan haklarımızdan yararlanmak istiyoruz. Yani gerektiğinde gemilerimiz Karadeniz’e girebilmeli. Bu nedenle Montrö esnetilmeli ya da yeniden düzenlenmeli,”   diyen Montrö düşmanı ABD’nin sözleri değil, içimizde etkin ve yetkin konumda olanların; “Montrö’de bize tanınan hak yok”, “Kararnameyle Montrö’den çıkılabilir”, “Montrö kaldırılmalı”, “Montrö’nün fesih süreci başlayacaktır” şeklindeki ABD paraleli sözleri endişelerimi alevlendiriyor.

Amiral Türker Ertürk, “ Dünyada hiçbir doğal suyolu, bu kadar güvenli anlaşma ile korunmamaktadır. Bu boğazdan.. en güçlü zamanında Hitler dahi geçememiştir, ”  derken Montrö’nün 85 yıllık anlam ve önemini, antlaşmanın iriliğini, diriliğini ve de gücünü veciz bir şekilde bir kere daha Türk ulusuna vurgulamıştır.

Şu günlerde Karadeniz’e geçmek için Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinden Montrö Antlaşması gereğince izin isteyen ABD savaş gemilerinin de Karadeniz’e geçip 29 Ekim 1914 günü Rus şehirlerini bombalayan “Goeben” ve Breslau” adlı Alman gemileri gibi bela gemiler olabileceği endişesini taşıyorum. Rusya’nın Ukrayna ile savaşın eşiğinde olması, ABD savaş gemilerinin Karadeniz’e çıkmak istemesi, içimizde 6. Filoya nerede ise secde edecek durumda olanların, bugün de bu filonun Montrö delinerek Karadeniz’e çıkmasını ister durumda olması, endişelerimi çoğaltıyor.

ABD’nin Karadeniz’e çıkacak savaş gemilerini 29 Ekim 1914 yılında Rus sahil şehirlerini bombalayan ve Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşına girmesine vesile olan Alman gemileri durumuna sokulabileceği endişesini taşıyorum. Çünkü ABD, bilimi barış için değil, daha çok savaş aracı olarak kullandığını defalarca dünyaya göstermiştir. Bu nedenle Karadeniz’e açılacak ABD savaş gemilerini “bela gemiler” olarak görüyorum.

ABD’nin Bela Gemileri

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!