Ender güzellikteki yüzlerce deniz canlısı ve balık türü ile endemik bitkilere ev sahipliği yapan, Saros Körfezi’ne FSRU denilen uluslararası likit doğalgaz ve petrol taşımakta kullanılan, dev kargo gemilerin barınacağı liman ve 320 metrelik iskele yapılma girişimi Keşan’da binlerce kişinin katıldığı mitingle protesto edildi.
Keşan Kent Konseyi ve Saros Gönüllüleri Platformu’nun çağrısıyla Türkiye’nin birçok bölgesinden binlerce çevreci, BOTAŞ’ın FSRU Limanı projesine karşı Keşan’da buluştu. Enez Kavşağı, Sarıkız Konakları ile Merkez Kent noktalarında saat 11.00’de buluşan kalabalık Anafartalar Caddesi’nden başlayarak Alparslan Türkeş Meydanı ve İsmet İnönü Caddesi’ni geçerek Cumhuriyet Meydanı’na yürüdüler. “Saros’a adalet”, “Saros’uma dokunma” pankartları açan vatandaşlar, yol boyunca “Bu daha başlangıç mücadele devam, Saros’a adalet istiyoruz. Mahkeme kararı uygulansın. Sahiller halkındır satılamaz” sloganları attı. Haluk Levent de bir konser vererek çevre eylemine destek verdi.
“İKİ KEZ ÇED RAPORUNU İPTAL ETTİRDİK, MAHKEME SÜRECİ DEVAM EDİYOR”
CHP Edirne Milletvekili Okan Kaytancıoğlu,CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker de mitinge katıldı. İstanbul, Çanakkale başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden de çok sayıda ekoloji örgütü ve siyasetçinin de katıldığı mitingde konuşan Saros Gönüllüleri Sözcüsü Mürşide Ertürk Çoban, BOTAŞ’ın hukuksuzca liman inşaatına başladığını belirterek, şunları söyledi:
“Hukuksuzca başlatılan FSRU doğal gaz ve petrol taşımacılığı limanı, körfezimize her gün telafisi mümkün olmayan, zararlar vermeye devam ediyor. Bu liman yapıldığında Katar’ın doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak olan 100 bin tonluk dev kargo gemileri, 400 metre uzunluğunda boylarıyla, 10 metre çaplı pervaneleriyle sığ deniz dibini ters düz edecek, körfezin flora ve faunasını tamamen bozacaktır. Dış ticaret için, başka ülkelere verilmiş sözler uğruna, arazi sahiplerine bilgi dahi verilmeden, vatandaşın ata topraklarına ansızın girilmiştir. İki kez ÇED raporunu iptal ettirmiş olmamıza, tüm itirazlarımıza, devam eden mahkeme sürecimize ve en önemlisi bölge halkının projeye karşı olmasına rağmen gece gündüz demeden, son hızla yıkıma, talana devam edilmektedir.
BOTAŞ ve yüklenici firma, tüm çevredeki Saros sakinlerini, her gün hafriyat tozu, gürültüsü ve görüntü kirliliğine boğarak, adeta gümrükten mal kaçırır gibi bir telaşla çalışıyor. Her liman direği için deniz tabanını 50 metre delip, tüm deniz canlılarını yok ederek Saros’un tabanına tonlarca beton dökülüyor.
“SAROS KÖRFEZİ’NİN BALÇIK HALİNE GELMESİNİ İSTEMİYORUZ”
Kaptan Cousteau’nun Kızıldeniz’e eş güzellikte dediği, dalış turizmi yapılan deniz dibi güzelliği hallaç pamuğu gibi atılarak, hunharca zarar verilerek ilerleniyor. Kendi kendini temizleme özelliğine sahip, dünyanın en özel denizlerinden biri olan körfezimizin ne yazık ki, dış kaynaklardan artarak gelen kirliliği temizlemesi, mümkün olmayacaktır. Her gün, tüm kıyılardaki gönüllülerimizden aldığımız şikayetlerle görüyoruz ki inşaatın yarattığı tahribat ile daha şimdiden deniz suyumuz hızla kirlenmektedir… Biz Saros Gönüllüleri, Saros Körfezi’nin; İzmit, Aliağa, Bandırma Körfezi gibi balçık haline dönmesini istemiyoruz.”
“HALK BU LİMANI İSTEMİYOR, İSTEMİYORUZ”
Bu projenin, bölgeye istihdam ya da doğal faz ihtiyacının karşılanması gibi hiçbir faydası olmadığını iddia eden Mürşide Ertürk Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü:
“BOTAŞ’ın dış alım satım anlaşmaları gereğince bu terminalde dönüştürülen tüm doğal gaz Avrupa ülkelerine transfer edilecektir. Başından beri savunduk ki; seçilen bu bölge yanlıştır. Liman inşaatının yalnızca 7 km ilerisinde aktif Ganos fay hattı bulunmaktadır. Olası depremde, yaşanacak bir kazada, bir doğal gaz tankerinin patlaması, Hiroşima’ya atılan atom bombasının tam 55 kat büyüğünde yıkım gerçekleştirecektir. Böyle bir durumda bölgede tek bir canlı bile kalmayacaktır. Bugüne kadar Trakya Platformu’nun ve Keşan Kent Konseyi’nin desteğiyle yürüttüğümüz mücadelemizde, 45 bin ıslak, 130 bin change.org’da olmak üzere toplam 175 bin imzamız var. Tüm sahil kesimlerinde ve hatta yurdun her köşesinde on binlerce gönüllümüz bulunmaktadır. Bugün bu alanda bir kez daha gördük ki halk bu limanı istemiyor. Bu nedenle sesimizi daha da yükselterek hep birlikte bir kez daha haykırıyoruz. Halk bu limanı istemiyor, istemiyoruz.”
“BİLİM İNSANLARI DA BİZİ DOĞRULADI”
Sadece halkın değil, bölgede defalarca keşif yapan bilim insanlarının da liman projesine karşı görüş bildirerek, kendilerini doğruladığını anlatan Çoban, “Bilimin esasına ve hukukun üstünlüğüne inanarak yol aldığımız süreçte bugüne kadar pandemi nedeniyle elimiz-kolumuz bağlı beklemek zorunda kaldık. Artık sabır taşı çatlamıştır. On binlerce ağacımız kesildi, verimli tarım arazilerimiz yok oldu. Yetmedi, köylünün arazisine ‘Burada yol, şurada şantiye yeri lazım’ denilerek tutanaklar imzalattırılıp işgal edilmeye, el konulmaya devam edildi” dedi.
“KÖRFEZİMİZİ YOK ETMEYE HAKKINIZ YOKTUR”
ÇED raporlarında 270 metre uzunlukta yapılacağı söylenmesine karşın liman uzunluğunun ihalede 320 metreye çıkarıldığını belirten Saros Gönüllüleri Sözcüsü Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ÇED raporuna da riayet edilmediği ortaya çıkmıştır. Belli ki, proje bitinceye kadar veya bittikten sonra; petrol kimya tesisleri, yan sanayi tesisleri, gemi bakım-onarım alanları, depo, ek bina, müştemilat gibi ihtiyaç duyulması muhtemel ilavelerle de alanının genişlemesinin önü açık bırakılmıştır. Saros, milyonlarca yılda oluşmuş özel, kapalı bir habitattır. 2018’de önce turizm koruma ve geliştirme bölgesi ilan edip, aynı yıl inşaata başlamış olmanız hiç samimi değildir. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla körfezimizi yok etmeye hakkınız yoktur.
“BU LİMAN İÇİN SEÇİLEN YER YANLIŞTIR”
Bin kere söyledik, gene söyleriz. Bıkmadan, usanmadan, bin kez daha söyleriz. Bu liman için seçilen yer yanlıştır. Ayrıca; bu bölge ülkemizin taraf olarak imza attığı, Barselona, Bern, Ramsar anlaşmaları uyarınca koruma altındadır. Bern Sözleşmesi’nce korunan, balıkların yuvalandıkları, deniz dibi doğal bitki örtüsü olan deniz çayırları, karbon emiliminde doğal bir filtre vazifesi görürler ve denizlerimizin belası olan müsilajın oluşumuna engel olurlar. BOTAŞ tarafından inşaat bitince geri serilmek üzere, dünyada ilk defa denenen bir yöntemle bu çayırların ortamlarından koparılıp başka bir bölgeye taşındıkları iddia edilmektedir. Ne yazık ki; bu endemik bitki türünün ne kadarının taşındığını, taşındıkları bölgeye uyum sağlayıp sağlamadıklarını ve taşındığı yerlerin koordinatları ve durumları bizimle paylaşılmıyor. Boru hattı için 10 bin ağaç kesildi. Anayasamızın 169. maddesi, ‘Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir’ diyor. BOTAŞ ise Anayasa’yı çiğneyerek boru hattını mümkün olduğunca yanan orman alanlarına yerleştirdik’ diyerek suç işlediğini itiraf ediyor.
“ÜLKEMİZ KATAR’IN VİLAYETİ DEĞİLDİR”
Eyyy BOTAŞ! Ülkemiz Katar’ın vilayeti değildir. Avrupa ülkelerinin taşeronu ya da maşası hiç değildir. Ülkemiz, ticari anlaşmalar yaparken kendi coğrafyasını ve habitatını kirletme uğruna, bu ticari anlaşmalara taraf olamaz, olmamalıdır. Sevgili dostlar, şimdi artık sizlerin desteğiyle daha da güçlüyüz. Hep birlikte bu talana ‘Dur’ demek için buradayız. Ülkemizin her köşesinden çevre gönüllülerimiz burada, her biri ayrı ayrı; derelerimizi, denizlerimizi, ormanlarımızı, dağlarımızı, taşlarımızı, yaban hayatı ve yaşayan tüm canlıları savunmaya and içmişler ve bugün bize de omuz vermeye destek olmaya geldiler. Bugüne kadar ve bu günden sonra Yurdumuzun her köşesinde yanlış faaliyetlerle katledilen; ovalarımızı, yaylalarımızı, ormanlarımızı, denizlerimizi korumak ve doğal yaşamı savunmak adına; Kaz Dağları’ndan- Kuzey ormanlarına, İkizdere’den- Ya Kanal Ya İstanbul’a, Bahçeşehir Gölet gönüllüleriyle, Validebağ gönüllüleriyle, Boğalı Dağları gönüllüleriyle ve biz tüm Saros gönüllüleriyle ve şu an adını sayamadığım birçok ilimizdeki çevre mücadelesine gönül veren dostlarımızla hep birlikte haykırmaya devam edeceğiz. Havama, suyuma, toprağıma dokunma, dokunma, dokunma!”
CHP’Lİ GAYTANCIOĞLU: ARKASINDA KATAR’IN FİNANSMANI VAR
Keşan’daki “Saros’uma dokunma” mitingine destek veren CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Kaytancıoğlu ile çevreci vatandaşlar da ANKA Haber Ajansı’na şunları söylediler:
CHP milletvekili Gaytancıoğlu: 3 yıllık bir mücadele. TBMM’de mücadele ediyoruz, yargıda mücadele ediyoruz, bakanlıklarda mücadele ediyoruz. Halk mücadele ediyor. Sahillerde eylem yapıyoruz. Pandemiye rağmen dikkatli bir şekilde kimseye zarar vermeden. 170 bin imza topladı buradaki halk. İstemiyor. Doğaya karşı olan bir olayı istemiyor. 7 kilometre ilerisinde fay hattı var. Devletin paralarının boşa harcanmasını istemiyor. Halk çiçeği böceği istiyor. Halk denizi istiyor halk kendi kendine denizi temizleyen körfezin kendisini istiyor. Halkın mücadelesine destek vermek lazım. Ben siyasi olarak sonuna kadar destek veriyorum. CHP sonuna kadar destek veriyor. Ama nedense Ankara’daki adamlar bunu kafaya takmışlar. Arkasında Katar’ın finansmanı var. Katar finansman sağlıyor. Neden? Çünkü Katar gazını, doğal gazını gemilerle satabiliyor. Gemilerin de yanaşması için liman lazım. İzmir’e bir liman yaptılar. İskenderun’a bir Liman yaptılar. Üçüncü Limanı buraya yapmak istiyorlar. Bu limanı yaptıktan sonra Avrupa’ya doğal gaz taşıyacaklar.
“TEK ADAM REJİMİN TÜRKİYE’YE GETİRDİĞİ SORUN”
Türkiye bir Pazar olacak. Türkiye kullanılacak. Biz kendimizi kullandırmak istemiyoruz. Halkımız sürekli yanımızda, gencinden yaşlısına kadar herkes bu mücadeleye destek veriyor. Biz çok az çağrı yaptık şu anda on binlerce kişi burada. Daha geniş kapsamlı bir çağrı yapsak daha kalabalık olur. Bütün Trakyalılar buraya akacak biliyoruz. Tüm kendisini ülkesinin geleciğine adamış ve geleciği çocuklara bırakmak isteyen herkes burada. Haklı mücadelemiz iki defa yargıdan olumlu rapor çıktı. ÇED yapılamaz yani çevreye zararlı. Herkes hayır diyor ama bir kişi istiyor. O bir kişi kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yönetiyor. Tek adam rejimin Türkiye’ye getirdiği sorun. Sadece yargının işlemesini istiyoruz. Buradaki herkes adalet istiyor. Ve yargı kararlarına uyulmasını istiyorlar.
“PARAYI BEN VERECEĞİM LÜTFEN SAROS’U KİRLETMEYİN”
Küçük çocuk Uras: Saros’u kirletmelerini gerçekten istemiyoruz. Saros’u çok seviyorum ben. Her yıl her yaz buraya gelip yüzüyorum. Burada çok fena anılarım var, çok güzel anılarım var. Yani bir çocuğun gözünden merak ediyorsanız böyle. Lütfen zaten kirlettiler daha çok kirletmesinler. Marmara’yı kirlettiler en azından Saros’u kirletmesinler. O yüzden biraz mutsuzuz. Para için bu mükemmel denizi mahvetmek istiyorlar. Çok acınası bir durum. Ülkemizin nasıl bir duruma geldiği çok kötü bir durum. Bazen çok üzülüyorum. Saros’u lütfen kirletmeyin parayı artık ben vereceğim. Ne olursa olsun parayı ben vereceğim. Artık lütfen kirletmeyin Saros’u.
“ORDU’DAN GELİYORUM EŞİM ALZHEİMER OĞLUMA BIRAKIP GELDİM”
Ordudan gelen vatandaş: Eşim Alzheimer hastası. Onu oğluma bırakıp geldim. Ordu’dan geliyorum. 20 sene önce kampa çadır kuruyordum. Şimdi deniz yemyeşil olmuş girilmiyor üç kere denize girdim. Denize giremedim yosun kokuyor. O pislikleri bir görseniz borudan çıkıyor. Çıkıyor tekrar denize boşalıyor.
Vaysal Köyü sakinleri: Bu ülkede nasıl olunursa öyleyiz.
“BUNDAN 20 YIL SONRA SU İÇİN İNSANLAR GÖÇ ETMEYE BAŞLAYACAK”
Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli: Bölgemizde yaşanan bu doğa katliamına artık sessiz kalmamız gerekiyor Saros Köfrezi dünyada kendi kendini temizleyen üç Körfezden birisidir. Ve doğal güzellikleriyle herkesin imrendiği bir alandır. Dünya bu kadar hızlı kirlenirken iklim değişikliği bu kadar hızlı yaşarken artık lütfen doğaya karşı biraz daha anlayışlı olalım ve yapacağımız yatırımları doğa ile uyumlu hale getirelim. Çünkü geriye gidecek hiçbir şansımız yok önümüzdeki süreçte artık Dünyada yaşanan iklim değişikliği, çevre krizi çok ciddi boyutlara geliyor. Çok değil bundan 20 yıl sonra su için insanlar göç etmeye başlayacak bir an önce eyleme geçelim artık doğayı koruyalım Saros’umuza sahip çıkalım.
“ÇEVRENİN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUZ O YÜZDEN GELDİK “
Vaysal Köyü sakinleri: Bu bölgemiz Edirne’nin nefes alına bilecek en güzel yerleri. Ormanlarımız bakımından zenginiz ve su kaynaklarının oluştuğu bir alandayız. Bir taşocağı geldi bizim de orada başımıza bela oldu. İki tane su kaynağıyla sekiz köyü idare ediyorduk. Üçüncü kaynak açıldı geçen bu yıl şu anda idare edemiyoruz. Su kesintilerimiz var. Bizde bu olaylardan mustaribiz. Çevrenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. O anlamda bu mücadeleye de katkı sağlamak için buradayız.
“ŞİMDİ SAROS’A GÖZ DİKTİLER”
Uzunköprü Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hacer Doğrugüven: Ergene ile 1995 yılından itibaren mücadele ettik. Sonunda Ergeneyi Marmara’ya boşaltılar ve bunlara devamlı itiraz ettik Trakya’nın çevre sorunlarıyla her dakika ilgileniyoruz ve Trakya’daki çevre hareketlerinde hep varız. Sonunda Marmara’ya verdikten sonra müsilaj meydana geldi. O kirlilik sanayi kirliliği ve şimdi de Saros’a göz diktiler. Saros’u kurtarmaya çalışıyoruz. Yaşam alanlarımıza devamlı müdahale ediyorlar. Yaşam alanlarımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Suyumuz havamız toprağımız her şeyimiz kirleniyor. Bizde buna karşı çıkıyoruz onun için mücadelemize devam ediyoruz.
“KÖRFEZİ MARMARA DENİZİNE ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Davacıların Avukatı Bülent Kaçar: 2018 yılından itibaren hem idari olarak hem hukuksal olarak hem de gördüğünüz gibi toplumsal olarak kamu yararlı savunmaya devam ediyoruz ve bu proje iptal olana kadar devam edeceğiz. Bu hukuksuzluk o kadar derin ki. Marmara’daki müsilajı oluşturan bütün etmenleri şu an inşaat aşamasında deniz tabanındaki sondajlarla körfezi Marmara Denizi’ne çevirmeye çalışıyorlar. Oysa iskele diye tarif ettiği 270 metre diye ÇED raporuna yazdığı bu proje ihaleye 320 metrelik bir liman olacak. Bu hukuksuzluğun ilanıdır ihalesi de ÇED’i de tamamen hukuksuzdur. Bu çerçevede bu faciadan bir an önce dönülmelidir.
“UMARIM HUKUK BİZİ BUGÜN GÖRÜR”
Saros Gönüllüleri Sözcüsü Mürşide Ertürk Çoban: 3 yıl önce Saros körfezine bir liman yapılacağını duyduğumuzda. Birkaç arkadaşla ne yapabiliriz diye düşündük ve bugüne kadar bu mücadeleyi üç yıldır sürdürüyoruz. Davalarımızı açtık. Hukuksal sürecini avukatımızla titizlikle yürüttük. Şu anda Saros’un her kıyılarından ve İstanbul’dan çevre dostlarımız burada. Müthiş bir buluşma oldu. Bugün ‘Saros’a adalet, Saros’uma dokunma’ mitingi yapıyoruz burada. Umarım ses getiririz umarım hukuk bizi görür ve biz bugün buradan sesimizi duyurmuş oluruz.