2 Temmuz 1993’te Laik Demokratik Cumhuriyet’e karşı ayaklandırılan gerici bir topluluğun, Sivas’ta Madımak Oteli’ni ateşe vermesi sonucu, 35 vatandaşımızın katledilişinin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen; acı hala taze ve yüreklerde ki yangın hala söndürülemedi…
2 Temmuz 1993; Madımak Katliamı’nın üzerinden 30 yıl geçti. Gerici grubun yaktığı Madımak Oteli’nde Metin Altıok, Asım Bezirci gibi sanatçılar yaşamını yitirirken hedefte “laik Cumhuriyet” vardı.
“Gerici katliam” olarak nitelendirilen “Madımak katliamı”nın üzerinden 30 yıl geçti. Katliam, hafızalardaki acı yerini halen koruyor. Arasında sanatçıların, şairlerin, yazarların bulunduğu çok sayıda aydın, dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak, Pir Sultan Abdal Derneği tarafından organize edilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Temmuz 1993’te Sivas’a gitti. Sanatçılar arasında Aziz Nesin, Metin Altıok, Hasret Gültekin, Asım Bezirci ve Nesimi Çimen gibi tanınmış isimler de bulunuyordu.
HEDEF ‘LAİK CUMHURİYET’
2 Temmuz’da, cuma namazının ardından bir araya gelen gerici grup, “Şeytan Aziz”, “Sivas, Aziz’e mezar olacak” sloganlarıyla Aziz Nesin’i hedef alarak kültür merkezinin önünde toplanmaya başladı. “Sivas laiklere mezar olacak” sloganını da atan kalabalık, aydınların kaldığı Madımak Oteli’ne gitti. Burada sloganlar, laik Cumhuriyeti hedef alan “Kahrolsun laiklik”, “Müslüman Türkiye”, “Yaşasın şeriat”a dönüştü. Herhangi bir müdahale ile karşılaşmayan grup, oteli taşlayıp çevredeki araçları ateşe verdi. “Yakın” ve “Cehennem ateşi” sesleri arasında kısa süre sonra da otelden ateşler yükseldi.
“Allah’ım bu senin ateşin, içeriye gönder” sözleriyle yakılan otele itfaiye ekipleri tarafından gerekli müdahale yapılmadı. Aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de bulunduğu 33 aydın ile 2 otel çalışanı yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi.
ÇİLLER: ÇOK ŞÜKÜR…
İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itildi. Başından yaralanan Aziz Nesin’i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Saldırı, iki günlük sokağa çıkma yasağının ardından ancak durdurulabildi.
Turgut Özal’ın ölümünden sonra cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel’in yerine Doğru Yol Partisi genel başkanı seçilen ve başbakan olan Tansu Çiller’in, katliamın ardından sarf ettiği “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” sözleri ise Türk siyasi tarihinin sayfalarına girdi. Demirel’in “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş. Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı var” açıklaması da tepki çeken sözler arasında yer aldı.
Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise yaşananlardan dolayı “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir” diyerek Aziz Nesin’i suçladı. Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan da aydınları hedef göstererek “Olaylar, Sivas’a girmiş bir ekibin halkı tahrik etmesinin sonucudur” dedi.
Yaralı olarak kurtulan Nesin, daha sonra yaptığı basın açıklamasında hem Demirel’i hem koalisyon hükümetini, “‘Bir devlet var’ diyordum ben. ‘Bir devlet var, inanılacak devlet var. İyi kötü, yanlış yapıyor, doğru yapıyor ama devlet var. Elbette bunu önleyecekler. Bu kadar ödün verilemez’ diye düşünüyordum. Yanılmışım” sözleriyle eleştirdi.
Madımak’tan ağır yaralı kurtulan yazar Lütfiye Aydın: Aslanın ağzına atıldık.
Madımak Katliamı’ndan ağır yaralı kurtulan yazar ve edebiyat öğretmeni Lütfiye Aydın: “Dünyanın gözü önünde aslanın ağzına atıldık” dedi.
Lütfiye Aydın, gericiler Madımak Oteli’ni yakarken, eşiyle apartman boşluğuna atlayarak katliamdan ağır yaralı kurtulan bir yazar ve edebiyat öğretmeni. Madımak katliamıyla “yaşamının dibine adeta dinamit koyulduğunu” belirten Aydın, 2 Temmuz 1993 günü yaşadıklarını anlattı:
YAKILMAYI BEKLEDİK
“Büyük bir şangırtıyla cam kırıldı. Bunun üzerine hepimiz koridorlara gittik, orada kurbanlık koyunlar gibi oturduk. Yakılacağımız zamanı bekledik. O dönem benim için camın kırıldığı ana kadar var. Yangın kısmını hatırlamıyorum. Bende ciddi hasar kaldı. Eşimin anlattığı kadar biliyorum. Otel alev alev yanmış. Bel kemiğim kırılmış. Kızgın cam yağmurundan dolayı 3. derece yanık oluşmuş.”
MORGDAN DÖNDÜM
Morgun kapısından dönmüşüm. Ankara’ya cenazelerin taşındığı uçakla getirilmişiz. İnsan hayatı önemli değil. Önemli olsa 8 saat taşlanıp yakılmaya müdahale edilirdi. Dünyanın gözü önünde aslanın ağzına atıldık. Hastaneye yattıktan sonra gördüğüm yanık tedavisi bir işkence gibiydi. Belleğimi yitirdim. Ben yazarım, öğretmenim. Hayatımın dibine dinamit konulmuş. Tam dört dörtlük trajedinin içinden çıktım geldim. Okumayı daha sonra öğrendim.”
Duruşmalara katılmadığını kaydeden Aydın, “Eşim, ‘Bu laik Cumhuriyete bir saldırı, bunun için davacıyım’ dedi. Bunun bir laiklik kavgası olduğunu kitleler halâ içselleştiremedi” dedi. Aydın, “‘Yaşasın şeriat, kahrolsun laiklik’ sloganları atıldı. Bu olay Alevilik-Sünnilik değil. Ya laiklik ya şeriat kavgasıydı” diye konuştu.