DİSK, 2021 yılı asgari ücretin net 3 bin 800 lira olmasını istedi.
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, en azından TUİK’in verileri dikkate alınması gerektiğini sbelirterek, “Asgari ücret geçim ücreti olmalı. Uluslararası standartlara uygun bir biçimde hesaplanmalı ve üzerindeki vergi ve kesinti yükü kaldırılmalı” dedi.
Hükümet ile işçi ve işveren sendikaları, 2021’de uygulanacak asgari ücreti belirleme çalışmalarını sürdürüyor. DİSK, azgari ücretin ne olması gerektiğine ilişkin bir rapor hazırladı. Arzu Çerkezoğlu, DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından her yıl düzenli olarak hazırlanan asgari ücret araştırmasını bu yıl “Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması-2021” başlığıyla yayınlanan raporu basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu.
Çerkezoğlu, konfederasyon olarak önerilerinin 2021 yılı asgari ücretinin net 3 bin 800 lira olması yönünde olduğunu bildirdi. Halen, brüt 2 bin 943 , net de 2 bin 324 lira 70 kuruş olan asgari ücretin ortalama ücret olarak uygulanır hale geldiğini söyledi. Çerkezoğlu, ANKA’ya şu değerlendirmeyi yaptı:
“ULUSLARARASI STANDARTLARA UYULMAK ZORUNDA”
“Asgari ücret belirlenirken her şeyden önce uluslararası standartlara uyulmak zorunda. Uluslararası standartlar derken Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü, Avrupa Konseyi’nin bütün kararları asgari ücreti işçinin sadece kendisi değil ailesiyle birlikte yaşayabileceği bir geçim ücreti olarak tarif eder. Ama Türkiye’de yıllardır tek bir işçi üzerinden hesaplanan asgari ücret var. Asgari ücretin aile ile birlikte hesaplanması son derece önemli.
“AÇLIK SINIRIN ALTINDA BİR AZGARİ ÜCRET VAR”
Türkiye’deki açlık sınırı, yoksulluk sınırı rakamları son derece önemli. Türkiye’de yoksulluk sınırı sekiz binin üzerine çıkmış durumda. Bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının bile altında bir asgari bir ücret var. Bu asla kabul edilemez. En azından bir evde iki kişi çalıştığında bir yoksulluk sınırı kadar bir gelirin haneye girmesi gerekiyor. O nedenle yoksulluk sınırı önemli bir ölçüdür. TÜİK, her yıl bir rakam belirliyor, asgari bir geçim tutarı belirliyor ve bunu asgari ücret tespit komisyonuna sunuyor. Ama her yıl komisyon, TUİK’in, yani devletin kendini kurumunun belirlediği rakamlardan daha düşük bir asgari ücret belirliyor. En azından TUİK’in önerilerinin bu acıdan dikkate alınması gerekli. Yani özetle asgari ücret geçim ücreti olmalıdır. Uluslararası standartlara uygun bir biçimde hesaplanmalıdır. Ve son olarak üzerindeki vergi ve kesinti yükü kaldırılmalıdır.”
3,3 MİLYON İŞÇİ ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA BİR ÜCRET ALIYOR
DİSK’in asgari ücret le ilgili raporu özetle şöyle:
“Asgari ücret milyonların meselesidir. Türkiye’de milyonlarca işçi asgari ücrete mahkûmKEN, milyonlarca işçi de yasa dışı bir biçimde asgari ücretten mahrumdur. Asgari ücret azami sayıda işçiyi ilgilendiriyor. Asgari ücret giderek ortalama ücret haline geliyor, ortalama ücret asgari ücret düzeyine düşüyor. 3,3 milyon işçi (bütün ücretli çalışanların yüzde 17’si) asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin yarısından daha az ücretle çalışan işçi sayısı 1 milyona yakın. Asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan işçilerin sayısı 7,5 milyon (bütün ücretli çalışanların yüzde 38,3’ü) civarındadır. Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısı 9,7 milyondur. Bütün ücretli çalışanların yüzde 50’ye yakını bu kapsamdadır. Tüm ücretli çalışanların yüzde 64’ü ise (12,5 milyon işçi) asgari ücretin altı ile asgari ücretin bir buçuk katı arasında bir ücret elde ediyor.
Covid-19 salgınıyla birlikte ücretlerde önemli kayıplar yaşandı ve asgari ücret altında gelir elde edenlerin sayısı arttı. 1.168 lira ödenekle zorunlu ücretsiz izne çıkarılanlar asgari ücretin yarısı kadar bir gelirle yaşamaya zorlanıyor. Salgınla birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğiyle asgari ücretin altına mahkûm edilenler ile işini kaybeden kayıtsız işçiler göz önüne alındığında asgari ücretin altında gelirle yaşamak zorunda olanların sayısının daha da arttığını söylemek mümkün.