İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan Taksim Gezi Parkı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi.
31 Mart ve 23 Haziran seçimleri sonuçlarını bir türlü kabul etmeyen ve içine sindiremeyen AKP Hükümeti, Ekrem İmamoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni çalıştırmamak için her yolu deniyor. Bir yanda İBB Meclis aritmetiğindeki çoğunluk üzerinden önü kesilmeye çalışılan, yetkileri sınırlandırılmaya çalışılan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi ifadesi ile “topal ördek” durumuna düşürülmek istenen Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmek için akla-izana sığmayan uygulamalar meydana geliyor. İşte bu uygulamalara son örnek ise, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan Taksim Gezi Parkı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi oldu.
Tapuda İBB’ye tahsis edilmiş olan ve mülkiyeti İBB’de bulunan Taksim Gezi Parkı, geçen hafta alınan kararla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi. Devir işlemi Vakıflar Kanunu 30. maddeye dayandırılıyor.
Vakıflar Kanunu 30. maddede “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur” ifadesi yer alıyor.
Herhangi bir taşınmaz üzerinde vakıflara ait bir mal varsa, Vakıflar Genel Müdürlüğü, buna dayanarak geri tescil talep edebiliyor. Bu hak, belediyeye, özel idareye veya Hazine’ye geçmiş tüm taşınmazlar için geçerli.
Habere göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün elinde, Gezi Parkı için Osmanlı dönemine ait tapu kayıtlarına dayanan belgeler var.
Eyüp Muhçu; “Hukuki Tartışmaya yol açar”
TMMOB Mimarlar Odası’nın önceki dönem genel başkanı Eyüp Muhcu böyle bir kararın hukuki tartışmalara sebep olacağını söyledi:
Eyüp Muhçu;“Gezi Parkı arazisinin mülkiyeti normalde İBB’nin tasarrufundadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi durumunda siyasi iktidarın bir takım tasarruflar düşündüğü varsayılabilir. Hukuken tartışmalı bir süreç doğar. İBB bu hizmeti yapacak donanıma, kadroya ve birikime sahipken bu arazinin devredilmesinin hukuken ve mantıken izahı mümkün olmayacaktır. Böyle bir durum hayata geçtiği takdirde; Gezi Parkı konusunda bir takım kaygı verici amaçlar güden bir siyasi bir anlayışla karşı karşıya kalacağız demektir” şeklinde açıklamada bulundu.