Atatürk ile ilgili ne kadar çok şey bildiğimizi düşünsek de, aslında Atatürk ile ilgili her gün yeni bir şeyler daha öğreniyor ve her öğrendiğimiz yeni bilgilerde hem şaşkınlığımız hem de Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hayranlığımız artıyor. Trabzonlu Emekli Asker, Albay Mustafa Önsel ve arkadaşı Emekli Albay Muzaffer Taytak, Ankara Söğütözü’nde bulunan Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Atatürk’ün bu mütevazı kulubesini yerinde ziyaret ederek, görüntülediler.
MÜTEVAZİ LİDER
Orman Çiftliği arazisi üzerinde ormanlar katledilerek yapılmış devasal bir konutun bulunduğu , 1150 odalı sarayın yakınlarında bir yerde Atatürk’ün gizli evinin boyutlarının farkına varınca ne kadar mütevazi bir lider olduğunu sizler de bir kez daha anlayacaksınız.
Parasını kendi cebinden vererek yaptırdığı yarı taş yarı kerpiç 16’şar metrekarelik kücücük iki kulübe. İstese; sarayların en büyüğünü yaptırabilecek olan Atatürk, küçük bir kulübede kuş sesleriyle söğüt ağaçlarının arasında huzur buluyordu.
İŞTE KOLİBA VE HİKAYESİ ATATÜRK’ÜN KÜÇÜK VE MÜTEVAZİ SARAYI
Koliba yani küçük kulübe, konum itibariyle Ankara-Söğütözü’nde AKP genel merkezinin hemen arkasında yer alıyor. Buranın yapılış hikayesi; 1926 yılında Mustafa Kemal Atatürk, yaverine ‘şu parayı al ve bana Söğütözünde bir koliba yaptır’ diyor. Atatürk’ün yaveri almış olduğu parayla kulübeyi ve yanındaki hizmet binasını yaptırıyor. Atatürk zaman zaman devlet işlerinden dolayı kafasını dinlemek istediğinde kendisi veya yakın çevresi ile birlikte bu kulübede dinlenme fırsatı buluyor. Hatta ünlü hasır koltukta kahve içerkenki pozu bu kulübede çekilmiştir.
O hasır koltuk, Atatürk’ün annesinin kendisine hediye etmiş olduğu seccade bu kulübede muhafaza altında duruyor. Hizmet binası diğer adıyla bekçi kulübesi olarak geçen yerde ise kahve pişirmek için veyahut yiyecek hazırlanan bir alan. Bu kulübe 1926 yılından Atatürk’ün vefatına kadar yılda birkaç kez kullanabildiği, suların aktığı güzel yeşillik bir mesirelik alan. Kendisinin vefatından sonra ise gözardı edilmiş ve yıllarca unutulmuş. Ta ki 2001 yılında dönemin hükümetinin Bayındırlık Bakanı direktifi ile burası restore edilmiş. Restorasyon ile birlikte o kadar yeni malzeme kullanılmış ki kulübenin o günleri yansıtan ruhu kaybolmuş. Fakat varlığı bile güzel bir değer. Önemli olan ise buranın halk tarafından bilinmesi ve halkın ziyaretine açık tutulabilmesidir. Şu anda maalesef kapısı kilitli. Ziyarete açılmasının sağlanması halinde pek çok insan bu bölgeye gelip o günleri tekrar gözünde canlandırabilmesi mümkün olur.
Haberle ilgili ayrıntıları https://www.youtube.com/watch?v=baXpe0SBmpg adresinden izleyebilirsiniz