CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin pek çok ilinden gelen çiftçi temsilcileri ile görüştü. Çifçilerin sorunlarını dinleyen ve sürekli not aldığı gözlenen Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra çiftçilere hitaben bir konuşma gerçekleştirdi. İşte o konuşmadan bazı bölümler.
BUGÜN KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİ Mİ?
“ Bugün aslında çok önemli bir toplantı yapıyoruz. Cumhuriyetin kuruluşunda sizin adınız ‘Köylü milletin efendisi’ idi. Düşünün bir devlet kuruyorsunuz, devleti yeniden inşa ediyorsunuz, o inşanın mihenk taşı, ana taşı, ana omurgası olan köylüler, Cumhuriyetin efendisi olarak tanımlanıyor. Aradan yıllar geçti, bir asıra yakın zaman geçti; Peki, köylü gerçekten de milletin efendisi mi? bugün gerçekten de köylü milletin efendisi mi? Bu sorunun cevabını siz biliyorsunuz, ben bir şey söylemek istemiyorum.”
“SORUNLARINIZI BİLİYORUM”
“ İki değerli çiftçi arkadaşımız, Sayın Mustafa İpek ve Sayın Cem Yalvaç’ı büyük bir dikkatle dinledim. Sorunlarınızı biliyorum. Özellikle konuşmanızı ben istedim. Neden biliyor musunuz? Sorunu yaşayandan sorunu dinlemezseniz, sorunu çözemezsiniz. Önce sorunu yaşayanı bir dinleyeceksiniz, hangi dertlerle muzdarip bu kişi ve ne istiyor bu kişi, haklı mı haksız mı, ondan sonra oturacaksınız sorunu çözmeye çalışacaksınız.
Dünyanın bütün ülkelerinde ister en gelişmiş ülke olsun, ister en az gelişmiş ülke olsun, dünyanın bütün ülkelerinde tarım stratejik sektördür. Altını çiziyorum stratejik sektördür yani olmazsa olmaz sektördür tarım. O zaman tarım stratejik sektörse, dünyanın bütün ülkeleri tarıma ayrıca önem verirler. Pek çok alana önem verir ama tarıma ayrıca önem verirler. Bir çiftçi haykırıyor. Nereden? Gene Denizli-Honaz’dan, “700 bin liralık borç, faiziyle 2 milyon 300 milyon liraya çıktı Bütün her şeyimi, aracımı, tarlamı bağladılar. Kızım da kefilimdi” diyor. Bir arkadaşım dedi, akrabayız birbirimize kefil oluyoruz. “Kızım da kefilim, ineklerimizi sattık, birçok hayvanım da bakımsızlıktan telef oldu” diyor. Mehmet Ali Görel, Denizli Honaz’dan böyle isyan ediyor. Haklı mı isyanında? Haklı. Stratejik sektörse tarım ve tarım bütün dünyadaki ülkeler için vazgeçilmez bir sektörse o zaman tarımın desteklenmesi lazım. Niye desteklemiyoruz? Çiftçi tarımı terk etmeye başladı; üzülerek ifade edeyim, son 18 yılda çiftçi tarımı terk etmeye başladı. 2002 yılında 26 milyon 579 bin olan tarım alanımız, ekilen biçilen alan, 2019’da 23 milyon hektara düştü, ekilmiyor, 3 Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor şimdi. Bereketsiz mi? Hayır bereketli. Eksek bir şey çıkmaz mı? Hayır çıkar. Bereketli mi topraklar? Bereketli. Niye ekilmiyor? Ektiği zaman zarar ediyor, batıyor çiftçi, ‘niye ekeyim’ diyor. Peki bunu düşünmesi gereken kim? O ekilmeyen tarlalar için o tarlalar ekilmeli demesi gereken kim? Siyasi otorite yani devleti yönetenler.”
“BUNA İZİN VERMEYİN!”
“Kopmanın boyutunu anlatayım size. 2011 yılında Tarım Bağ-Kurlu sayısı 1 milyon 121 bin kişi. 2020 yılında 1 milyon 121 bin kişiden 556 bin kişiye düşmüş. Peki, bu insanların sosyal güvenliği ne olacak, bu insanlar yaşlanınca bunlar emekli aylığı alamayacaklar, ne olacak bu insanlara? Sosyal devlet bu insanlara bakmayacak mı? Ben size sorunun çerçevesini belirlemeye çalışıyorum. Sizin yaşadığınız dünyada, sorun yaşadığınız dünyanın çok daha büyük olduğunu anlatmak istiyorum ve Türkiye için bir felaket olduğunu anlatmak istiyorum. Gittiler sanki Türkiye’de bütün araziler ekilmiş gibi Sudan’dan ve Nijerya’dan arazi kiraladılar, binlerce dönüm. Efendim pamuk ekeceğiz, burada daha ucuz, Türkiye’ye getireceğiz. Bir hükümet kendi çiftçisiyle rekabet eder mi arkadaşlar? Nijerya’da daha ucuza mal ediyorum, orada ekip biçeceğim, sonra Türkiye’ye getireceğim, burada satacağım. Peki bizim pamuk üreticisi ne olacak, bizim mısır üreticisi ne olacak, bizim buğday üreticisi ne olacak, bizim arpa üreticisi ne olacak? Batacak. Buna izin vermeyin. Biz bunu eleştiriyoruz, her ortamda eleştireceğiz, eleştirmeye de devam edeceğiz.”
“DEVLET,MALİYETİ DÜŞÜRECEK TÜM ÖNLEMLERİ ALMAK ZORUNDADIR.”
“Bakın arkadaşımız söyledi, patates üreticisi maliyeti 1 lira. 50 – 60 kuruşa alıcı bulamıyor. Ne olacak bu kişi? Rakama bakıyorsunuz değerli arkadaşlarım 400 bin, 500 bin ton bekliyor. Ya çimlenirse ne olacak, ya ekenler ne olacak, ya bu çiftçinin hali ne olacak, düşünen var mı? İktidardan bir Allah’ın kulu; bu patates üreticilerinin derdi var, en azından ben bunları alayım, büyükşehirlerde açlık içinde olan yüzbinlerce hane var en azından bu hanelere 10 kilo, 15 kilo, 20 kilo bedava dağıtayım desin. Akıllarına bile gelmiyor. Soru şu, niçin akıllarına gelmiyor? Çünkü sarayda böyle bir tablo yok herkesin karnı tok orada. Sanıyorlar Türkiye’de herkesin karnı tok, herkesin durumu iyi sanıyorlar Türkiye’de, ama herkesin durumu iyi değil.
Değerli arkadaşlarım dedim ki, tarım dünyanın bütün ülkelerinde stratejik sektördür. Bizim ülkemizde de stratejik sektördür ve sizin için, tarım için Anayasaya özel kanun, özel düzenleme yapılmış, Anayasada 45. madde. Ne diyor okuyayım, “Devlet bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır yani maliyeti düşürecek bütün önlemleri devlet almak zorundadır.” Bakın kolaylaştırır diyor kolaylaştırabilir değil. Emredici hüküm. Devlet bunu yapacak kolaylaştıracak. Girdi maliyeti yüksekse efendim gübre maliyeti düşürecek, ilaç düşürecek, elektrik düşürecek, girdi maliyetlerini düşürecek, anayasanın emredici hükmü. Sadece bununla mı? Hayır. Bir madde daha var, “Devlet bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi, ektiniz, biçtiniz ürün elde edildi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gerekli tedbirleri alır.“ Alabilir değil, alır. Bu da ne demektir? Satışı belirliyor bu da. Ürünün gerçek değeri neyse o değer üzerinden alacak. Maliyeti düşürecek, ürünü satın alacak ya da satılmasına imkan sağlayacak ve çiftçi rahat edecek. Batmayacak çiftçi. Kim diyor? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasası diyor. Peki iktidar sahipleri bu anayasayı bilmiyorlar mı, bu anayasadan haberleri yok mu? Haberleri var.
Sayın Başkanım sizden istirham ediyorum, Ziraat Odaları Birliğinin Sayın Genel Başkanından da istirham ediyorum, Anayasanın bu 45. maddesini çerçeve içinde yazarak bütün Ziraat Odalarına gönderin, bütün çiftçi arkadaşlarımıza gönderin. Kendileri için anayasal güvence var, çiftçi için anayasal güvence var. Siz anayasanın kurallarını uygulamıyorsunuz çiftçiyi batırıyorsunuz. Hakkınız teslim edilmiş, hukukunuz da teslim edilmiş ama adalet yok, gereği yapılmıyor. Bunun gereğinin yapılması lazım.”