İBB İyi Parti Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan, Mayıs ayı oturumunda İBB Meclisi’nde çeşitli konularda açıklamalarda bulundu.
İBB İyi Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan İBB Meclisinde bir konuşma gerçekleştirdi. Son zamanlardaki gündem ve iktidar ile ilgili açıklamalarda bulunan Özkan konuşmasına Süheyl Ünver’in ‘İstanbul Risaleleri’ adlı eserinden örnekler ile başladı. Özkan’ın açıklamaları:
”Ord. Prof. Süheyl Ünver’in ‘İstanbul Risaleleri’ adlı kitabında şöyle bir tarihçe var:
“Fatih İstanbul’u alıp da Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitir. Sesin geldiği tarafa hemen bir adam gönderir. Sakalları uzamış, hali perişan bir keşiş bulup getirirler. Huzura çıkarırlar.
Keşiş Korkar, teskin ederler.
Fatih “Niçin hapsedildin?” diye sorar.
Keşiş fala baktığını ve kuşatma hazırlıkları sırasında İstanbul’un Türklere geçeceğini söylediği için Konstantin’in onu zindana attırdığını söyler ve ekler,
“Şimdi karşınızda bulunuyorum, demek ki falım doğru imiş” der.
Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair fal bakmasını ve doğruyu söylerse mükâfatlandırılacağını bildirir. Keşiş şöyle der:
– ‘İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Lakin öyle bir zaman gelecek ki emlâk ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.’
Bu falın bildirdiği sonuçtan büyük üzüntü duyan Fatih ellerini kaldırarak ‘İstanbul’da edindiğim yerleri ecnebilere satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar!’ diye beddua eder. İnatla Kanal İstanbul yapmaya kalkanlar için bir kez daha hatırlatmak istedim.
Bu vesileyle Cumartesi günü kutlayacağımız “Bir çağı açıp bir çağı kapatan İstanbul’un Fethi kutlu olsun.”
‘İstanbul Risaleleri’ ile ilgili oldukça enteresan bir durum daha var aslında. O da, bu kitabın 1995 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı esnasında İBB tarafından bastırılmış; Ve bu kitabın önsözünü de Sayın Erdoğan’ın yazmış olmasıdır.
“Tarihi şehirlerimiz giderek asıl kimliklerinden uzaklaşıyor. Yaşanan büyük iç göç yüzünden başta İstanbul olmak üzere bütün büyük şehirlerde yerli nüfus azınlığa düşmüş, yeni sakinler ise şehrin kültürünü, tarihini ve tabii dokusunu korumak hususunda yeterli hassasiyeti göstermemiştir. İstanbul bu manada en çok zarar gören şehirlerin başında gelmektedir. Bu güzel şehir korkunç bir yağmaya uğramış, tarihi ve tabii dokusu, dili, kültürü ve gelenekleriyle birlikte yok olmaya yüz tutmuştur. Biz sorumluluğunu üstlendiğimiz bu şehrin kimliğini korumayı da asli görevlerimizden sayıyoruz.”
Tabi o yıllarda metinlerini yazan kişi, şu andaki metinleri yazan kişiden çok daha kaliteliymiş ki, bir hanımefendiye Bay, bir beyefendiye de Bayan dedirtmemiş.
Kitabın önsözüne yazılan şu duyarlı satırlara bakar mısınız? O gün bu satırlarla eleştirdikleri İstanbul’un, bugün yarattıkları İstanbul’a tıpatıp uyuyor olmasına ne demeli..
‘İstanbul’a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum’ diyen ardından daha büyük bir ihanet projesine girişen, inadına Kanal İstanbul diyen, rant için İstanbul’un tüm güzelliklerini satan, yeşilini yok eden, tutarsız dış politikalarıyla İstanbul’u adeta küçük Suriye haline getiren Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’a ait bu sözler..
Belli ki REFAH PARTİLİ İBB Başkanı Erdoğan’ın sözünü AK PARTİLİ Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan hiç dikkate almıyor, hiç mi hiç dinlemiyor.
AK PARTİ VE UMUTSUZ GENÇLİK
Saygıdeğer meclis üyeleri,
Geçtiğimiz Çarşamba günü, 19 Mayıs zaferimizin 102. yılını kutladık yine büyük bir coşkuyla..
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız buradan bir kez daha kutlu ve daim olsun.
Ulu önder Atatürk, bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün teminatı Cumhuriyet’i gençlere emanet etti. Gençlere inandı, gençlere güvendi; ışık oldu, umut oldu, aydınlık yarınlarının öncüsü oldu.
Bir de bugüne bakalım kısaca; gençlik mutsuz, gençlik umutsuz, gençlik aç; biliyor ki torpili yoksa işi de yok, 3-4 üniversite bitirse dahi bir anlamı yok; çünkü her yeri, her kademeyi parsellemiş durumda AK Gençlik..
Özgürlüğün esamesi desen okunmuyor zaten, düşünenler hain; sorgulayan, hak arayanlar da maalesef terörist ilan ediliyor.
Mevcut iktidara zerre kadar güveni kalmayan açlıkla terbiye edilmeye çalışılan gençlik, ilk fırsatta yurt dışına kaçmanı yollarını arıyor.
BU ÜLKENİN KURTULUŞ REÇETESİ ATATÜRK
Aslında, tarihi feslilerden öğrenmek yerine NUTUK okumuş ve idrak etmiş olsalardı mevcut iktidarın temsilcileri, inanın bugün bambaşka bir Türkiye olurduk.
Mesela yerli çiftçi dururken yabancı çiftçiyi zengin yapmazdık. Mesela aşı için el açıp kimseye yalvarmaz, dün “güvenmiyorum” dediğimiz aşıyı bugün müjde diye sunmaya kalkmazdık.
Mesela ülke tarihine bu kadar yabancı hocalar ya da müftüler olmazdı. Gerçek tarihi bilselerdi, ülke değerlerine sahip çıkar, Evlad-ı Fatihan’ın da ne olduğunu bilirlerdi mesela.
Hatırlarsınız, Ayasofya’nın bir baş imamı vardı,
Boğaziçi’ne de ekonomi dersi vermeye kalkmıştı!
İleri geri konuşuyor kısa sürede de tepki oklarını üzerine çekmeyi başarıyordu. Kendi kendini imha etmişti bu baş imam. Ama tam birinden kurtulduk diyoruz maalesef bir aklı evvel daha çıkıyor.
Kendi tarihinden bihaber, akla da bilime de sırt çevirmiş biri daha çıktı bu kez, Düzce’de ve müftü kisvesi altında.
Dersine çalışmış olsaydı bu hadsiz, Selanik Göçmenlerini böyle bilirdi;
Selanik Göçmenleri sevgidir, hoşgörüdür
Selanik Göçmenleri akıldır, öngörüdür
Selanik Göçmenleri medeniyettir, görgüdür
Selanik Göçmenleri akıl, bilim ve irfandır
Selanik Göçmenleri Evladı Fatihan’dır
Ve onlar; Atatürk’ün izinde her daim aydınlıktır
Selanik Göçmenleri Bayrağa, milletine, vatanına âşıktır.
Tüm Selanik Göçmenlerine buradan selam olsun!
Hele hele o mavi gözlü bozkurt bakışlı Sarışın Selanikliye de kurban olsun.
Selanik göçmenleri özelinde İslam bayrağını Balkanlar’da dalgalandıran tüm Balkan göçmenlerine de selam olsun.
İyi ki varsınız Vatan size minnettar !
SORUŞTURMALAR VE EKREM İMAMOĞLU
Kıymetli İstanbullular,
İstanbul’u kazandığı günden bugüne Sayın Ekrem İmamoğlu’na incelemeler, soruşturmalar art arda geliyor biliyorsunuz…
Türbe bahçesinde yürürken ellerini bağladı diye, ‘Ya Kanal Ya İstanbul” yazısını bilboardlara yazdırdı diye suçlanıyor ve inceleme başlatılıyor anında..
Neredeyse, “İstanbul’a ve İstanbullulara yaptığınız hizmetlerle, hükümetin itibarını zedeliyorsunuz” diye de soruşturma açılacak Ekrem başkana..
Yani, hizmet yapamasın, çalışamasın diye; devam ediyorlar ipe unu sermeye..
Meşhur dezenfektan konusunda kime açıldı soruşturma, elbette Sayın İmamoğlu’na açıldı. Sanırım; İBB de sayın bakanın şirketindeki düşük kaliteli, fahiş fiyatlı bu dezenfektanlardan alsaydı, herhangi bir sorun yaşamayacaktı. Çünkü Ticaret Bakanlığında bu böyle oldu.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Ve bu lahana turşusuyla da perhiz olmaz….
TARİKATLARA GİDEN MUSLUKLAR KAPATILDI
Yandaşsanız ve de bir tarikata bağlıysanız, AK Parti iktidarında tüm kapılar, tüm musluklar size açık anlayacağınız..
Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB yönetimi ilk iş olarak vakıflara, cemaatlere, tarikatlara, yandaş derneklere giden muslukları kapattı.
Üstelik, bu yandaş vakıf ve derneklerin çoğu bir tarikata bağlı veya ilişkili… Halktan toplanan vergiler buralara aktarılırken, bu oluşumlarla bağlantısı olmayan milyonlarca İstanbulluya ulaşamamış meğer bu hizmetler..
AKP’li eski İBB yönetiminin hazırlamış olduğu 2018 STK raporuna göre, geçmiş dönemde vakıf ve derneklere harcanan resmi rakam: 847 milyon TL!
25 yıldır açık olan bu muslukları kapatarak, milletin parasının gereksiz kanallara aktarılmasının da önüne geçti Ekrem Başkan.. Bundan daha büyük bir hizmet olur mu İstanbul için…
Bilinmelidir ki; İstanbulluların parasını yandaşlara aktarma dönemi 31 Mart ve 23 Haziran’da kapandı. O iş bitti, gitti…
İBB’ye iş yaptırmamak için her yolu deniyorlar. Ve görüldüğü üzere demokrasi sadece kendilerine..
Bakın, İBB Teftiş Kurulu 50 civarında yolsuzluk dosyası hazırladı, suç duyurusunda bulunuldu. Teftiş Kurulunun tespit etmiş olduğu usulsüzlüklerle dolu 13 küsur milyarlık dosyaya mülkiye müfettişleri el koydu. “Biz bunları inceleriz” dediler.. Şu anki mevcut adalet mekanizmasının içinde kim kimi denetleyecek, kimi kime şikâyet edeceksiniz..!
Bir an evvel ülkenin normalleşmesi, hukuk devletine dönülmesi,
yargının baştan aşağı dizayn edilip bağımsızlıkla bütünleşmesi elzem hale geldi.
Memlekete komple bir temizlik şart!
Zira bu milletin sabrı artık iyice tükendi..
‘CUMHUR’UN ENGELLERİ
Cumhur İttifakının pek kıymetli üyeleri sizler zaten biliyorsunuz nasıl engeller çıkardığınızı, tekliflerimizi meclisten geçirmemek için nasıl yan yatıp çamura battığınızı, o yüzden ben, bu şehrin sahiplerine, İstanbullulara anlatmak istiyorum, İBB hizmetleri önünde nasıl bir engel teşkil ettiğinizi…
Daha bu durumun sinyallerini, İBB Meclis’inin ilk gününde 25 senedir 9 kişi olan ihtisas komisyon üye sayılarını 9 kişiden 8 kişiye düşürerek aslında niyetinizi belli etmiştiniz. Yani 5 cumhur ittifakı 4 millet ittifakı risk görüldü ve bu sayıyı 8’e indirdiler. Ve 5’e 3 olarak ihtisas komisyonları oluşturuldu. Ve Pazartesi günü de yeni ihtisas komisyonlarının seçimi yapıldı.
Bu durumu sayın istanbulluların vicdanlarına bırakıyorum. Geriye doğru dönerseniz, sayın Erdoğan’ın dediği ‘topal ördek’ hikayesinin başlangıcı da aslında buralarda başlamıştır.
Sevgili İstanbullular,
Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB yönetimi, görevi devralalı henüz 8 ay olmuştu ki tüm dünyayı olumsuz etkileyen Korona virüs salgını girdi hayatımıza.
Daha küresel salgın başlar başlamaz İstanbul Büyükşehir Belediyesi, başlattığı yardım kampanyasıyla can suyu olmak istedi dar gelirli vatandaşlarına…
Maalesef bu yetki yani yardım toplama yetkisi İBB’den alındı, bu zamana kadar yapılmayan yapıldı, yetki tek bir elde toplandı, toplanmış paralarına da el kondu İBB’nin ve hala bu paralar blokeli, sebebi nedir biliyor musunuz? Aşa muhtaç edilmiş insanların aş ile kontrol edilmesidir! İBB kaybedildikten sonra bu yardımlar İBB üzerinden yapılmasın diye siyaseten alınmış bir karardır.
Burada cezalandırılan İstanbul halkı ve ben Cumhur İttifakı’nı buradan İstanbullulara şikayet ediyorum.
Biz bir yıldır, bir yandan salgınla mücadele etmek zorunda kaldık, bir yandan da lebalep kinle çevrelenmiş bu zihniyetle ve gerçeklikten uzak çarpıtma haberlerle…
Yandaş medya hiç boş durmadı anlayacağınız..! Her gün bir yalan habere imza attı ve atmaya da devam ediyorlar, çamur at izi kalsın gazeteciliğinin kirlenmiş kalemleri..
Oysa daha iyi bir İstanbul için yola çıktı yeni İBB yönetimi.. Şeffaflıktan, liyakatten yana, adil, insan odaklı bir yaklaşımı şiar edinerek. Partizanlıktan uzak ve tüm meclisi kucaklayarak…
Artık Meclis toplantıları, ihaleler, kapalı kapılar ardında değil canlı yayınlanıyor. Ama iktidar temsilcilerini bu da rahatsız etti. Haklılar, bünye şeffaflığa alışık değil tabi..
Belediye tabelasına Sayın Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla T.C. ibaresi yeniden eklendi. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman’ın portreleri ve tarihi yarımadanın 7. tepesinde yer alan Bulgur Palas, İBB ‘ye kazandırıldı.
Bu kadar özüne saygılı, bu kadar tarihe değer veren bir başkan için durmadan soruşturma açılması da maalesef çok yazık, bir tek izahatı var o da İstanbul’u kaybetmenin verdiği hazımsızlık..
Kıymetli İstanbullular,
İşte bu zihniyetle aynı çatı altında yaşıyoruz maalesef…
Çatı demişken;
İstanbul’u depreme hazırlayacak “çatı” düzenlemesini de reddetti bu mecliste AK Parti-MHP grubu. Her zamanki gibi neyi, neden reddettiğini bile anlamadan.
Kullanışsız, konforsuz çatıları kullanılır ve konforlu mekânlara dönüştürecek, kentsel dönüşümün önünü açacak bu teklif, bir değil, 2 değil tam 3 kez reddedildi bu mecliste…Nedenini anlamak mümkün değil!
Çoğunluk bizde, vicdanımız zaten rafta, akıl desen arafta,
o zaman engel ittifakımızın hakkını tam olarak verelim diyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanı AK Parti Gençlik Kongresinde gençlere seslenip demişti ki;
“Kötü siyasi tecrübeleri sakın örnek almayın.” Ben de bu söze kesinlikle katılıyor ve diyorum ki; mevcut iktidarın yaptıklarını sakın örnek almayın! Sizi sürekli yanlışa sürükleyecek bu karanlıktan hızlıca uzaklaşın!
Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB yönetimi, kazılmış ve terk edilmiş metro çukurları devraldı. Hiç başlanmamış yeraltı treni hatları, başlanmış ama durdurulmuş hatlar devraldı.
İBB, Metroları tamamlamak için ne istese, ne dese kabul bulmadı. Kendilerine gelince oluk oluk akan kredi kanalları,
İBB ’ye gelince sıkı sıkı kapandı. Kamu Bankaları kredi musluklarını İBB ye tamamen kapattı!
İBB, dışardan kredi buldu bulmasına da; iktidar bundan da pek memnun kalmadı. Tüm kredi yollarını tıkarken İBB ‘ye, “Kendiniz halledin” dediler. Bulunca da İBB ‘ye duyulan güveni hazmedemediler.
Yaklaşık 1.5 yıldır müteahhitlerin alacakları yüzünden durdurulan 10 metro hattı inşaatını kendi kaynağını kendi bularak yeniden başlattı İBB.
Eğer o hatları zamanında devam ettirebilselerdi, artan döviz kurlarından kaynaklı yaklaşık 10 milyar lira ek bir maliyet ile İBB karşı karşıya kalmaycaktı.
Bugün İstanbul, dünyanın aynı anda en çok metro yapılan şehri oldu. 5 dalda da ödül aldı.
İBB, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının yeşil şehirler platformuna katıldı. Yeşil olarak nitelenen projelerine buradan finansman bulabilecek. İlk projesi ise 25.5 kilometre uzunluktaki İncirli-Sefaköy-Beylikdüzü-TÜYAP metro hattı olacak.
Marifet, “her yere metro” pankartları asmak değil ki, marifet önceliği metro yapabilmek…
İYİ Parti Grubu olarak bizler metroda internet teklifi getirdik.
İBB ‘ye de bir ek gelir getirecek, İstanbulluyu rahat ettirecek bir teklif metroda internet..
Burada bile engel çıkarıyor AK Parti grubu. Teklifimiz hala Ak Partililerin çoğunlukta olduğu tarife komisyonunun onayını bekliyor. Neyi, neden beklettiklerinin bir izahatı da yok üstelik…
Buradan internet mağduru olan gençlere sizleri şikâyet ediyorum. Metroda eğer internetiniz çalışmıyorsa sevgili gençler; bunun sebebi de Cumhur İttifakıdır.
TAM KAPANMA VE İBB
Ülke genelindeki her 4 işsizden 1’i İstanbul’da yaşıyor. En fazla yoksul sayısı yine İstanbul’umuzda.
İBB, bölgesel istihdam ofisleriyle iş arayanların da umut kapısı oldu ve iş imkânı sağlamaya da devam ediyor.
Personel ihtiyacı olan işverenler ile iş ihtiyacı olan personelleri buluşturuyor. Ve işte bu ofisler 15 bini aşkın, arkasında dayısı olmayan işsizimize istihdam olanağı sağladı ve sağlamaya da devam ediyor. 17 günlük tam kapanma döneminde bile uzaktan çalışma yöntemi ile 329 vatandaşı daha iş sahibi yaptı bu ofisler..
Liyakati dikkate alan, partizanlıktan uzak seçimler yapılıyor İBB’nin işe alımlarında. Tüm engellemelere rağmen kısa zamanda birçok işin layıkıyla başarılmasının sırrı da bu aslında…
İstanbul’da doğal gaz hattı olmayan mahalleler vardı, İBB, buradaki vatandaşları doğal gaza kavuşturmaya devam ediyor. Yani demem o ki; kömürü siyasete alet edemeyecekler artık. Kömür artık havayı kirletmediği gibi siyaseti de kirletmeyecek.
Bir ülke tarım ile sanayi ile kalkınır. Hiç bir işe yaramayan gereksiz kanallarla, sözüm ona mega projelerle değil.
İBB yıllardır çiftçileri unutmuştu… Bugün ise bereketli topraklarda tarım tekrar başladı.
Ekrem İmamoğlu Başkanlığındaki İBB, göreve geldiği günden beri tarıma büyük önem veriyor. 4 milyonu aşkın ücretsiz fide dağıttı, üstelik bu fideler İBB’nin seralarında üretiliyor. Üretimden sulamaya, ekimden satışa tüm süreçte de destek oluyor. Bakın, ilk kez bir İBB yönetimi, çiftçilere yem üretimi için tohum desteği veriyor. Ücretsiz dağıtılan silajlık mısır tohumu, çiftçimizin üretim maliyetlerini azaltıp onlara can suyu olacak.
Tohum, tarım ilacı, gübre ve damla sulama gibi çiftçiye maliyet yükü getiren kalemlerde hibe yapılarak çiftçinin maliyeti de önemli ölçüde azaltılıyor. Satılamayan ürünlerin ise, İBB tarafından hal fiyatları üzerinden alım garantisi verlyor.
Tarımı korumayan, çiftçiye destek olmayan, toprağa sahip çıkmayan, ormanı yok eden, su kaynaklarını tahrip eden bir Tarım ve Orman Bakanlığımız var. Tarım Bakanı önceliğimiz Kanal İstanbul diyedursun; İBB alın teriyle toprağı sulayan çiftçilerimizin yanında olmaya devam ediyor.
İBB soğanı, patatesi elinde kalmış Anadolu’daki çiftçiye destek elini uzattı salgın boyunca, İstanbullu ihtiyaç sahibi ailelere, bu ürünler halk süt ile birlikte dağıtıldı. İBB’nin ihtiyaç sahibi ailelere ücretsiz dağıttığı Halk Süt, bugün 130 bin çocuk ve 10 milyon litre’ye ulaştı.
İktidar ise çiftçinin sesini yine çok geç duydu, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) patatesi, soğanı aldı almasına da çoğu depolarda kalmış ve çürüme aşamasına gelmişti artık…
‘Askıda Fatura’ adıyla dünyada eşi emsali görülmemiş bir dayanışma hareketi başlattı İBB..
Paylaşsın diye İstanbul, buna yenileri de eklendi. Aile destek, anne-bebek destek, eğitime destek paketlerimiz, tam da olması gereken gibi; veren el, alan elden habersiz.. Askıda Fatura dayanışma kampanyası ile ihtiyaç sahiplerine sağlanan destek 50 Milyon TL’yi aştı.
Bugün, Türkiye’nin en ucuz aylık öğrenci AKBİL’ini kullanıyor İstanbul’da öğrenciler. Ve İstanbulkartlara yatırılıyor tüm bu sosyal destekler..
Uzaktan eğitim, dijital uçurumu daha da derinleştirdi ülkemizde ne yazık ki. Gerçi yüz yüze eğitimlerinden de bir hayır görmemiştik ki. Öğrenciler arasındaki fırsat eşitsizliği uzaktan eğitimle daha da büyüdü maalesef. İBB eğitime de yardım elini uzattı. Tableti olmayan 40 bin öğrencimizi tablete, interneti olmayan köylerimizi de internete kavuştu.
Galata Kulesi’nin işletmesi İBB’den alındı bir süre önce, Kule-i Zemin Vakfı adına tescil edilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi.
Daha bu karara yönelik İBB tarafından açılan dava sonuçlanmamıştı ki Gezi Parkı da İBB’ den alındı ve yine adını ilk kez duyduğumuz bir vakıf adına, Sultan Beyazıt Hanı Veli Vakfı adına tescillendi.
Öğrendik ki; Gezi Parkını verdikleri Vakıf 2011 yılında yanan Beyazıt Camisi’ndeki tarihi hünkâr kasrını hâlâ onaramamış, atıl haldeymiş.
Üstelik, Topçu Kışlası’nın yerinde kurulan Gezi Parkı’nın Sultan Beyazıt Hanı Veli Vakfının olduğuna dair hiçbir tarihi belge de yok.
Anlayacağınız kaybedince İstanbul’u, nereden ne çıkaracaklarını, nasıl engel olacaklarını şaşırmış durumdalar.
Vicdanlar rafta, akıl arafta, tarihi eserler ise uyduruk bir vakıfta..!
İş yapmayan, tarihe zerre kadar saygısı da faydası da olmayan vakıflara İBB mülkiyetleri verildi anlayacağınız. Maksat İBB çalışamasın, maksat İstanbul’a artı değer katmasın…
İBB ise İBB Miras Projesi’ni hayata geçirdi! Mobil İBB Miras araçları tarihi eserleri gezerek temizliğini ve anlık onarımlarını gerçekleştiriyor.
Yandaşlara, tarikatlara gereksiz vakıflara musluğu bolca akıtan geçmiş İBB yönetimi, tarihi çeşmelere su vermeyi de unutmuştu maalesef. Bugün ise yandaşın, tarikatın musluğunu kesen bir yönetim var İBB ’de, tarihi çeşmelerin de artık suyu akıyor. Tarihine sahip çıkmak slogan atmakla değil, icraat yapmakla olur.
Buradan Gen Sek Yrd. Mahir Polat ve ekibine teşekkür etmeden geçemeyeceğim.
HAMİDİYE SU ALIMINI DA ENGELLEDİLER
Gözleri İstanbul’un sadece taşında toprağında değil, gözleri İstanbullunun ekmeğinde, suyunda da…
Siyaseti, en temel ihtiyaçlarımıza musallat etmeyi de başardılar maalesef..
Halk Ekmek büfelerini engelleyen bu zihniyet, Sayın Ekrem İmamoğlu göreve gelir gelmez ilk iş olarak kamu kurumlarına Hamidiye Su alımını engelledi, biliyorsunuz.
İnanın, İBB hizmetlerini engellemek için kullandıkları bu gayret, bu küresel salgın döneminde ekonomi politikalarına yansısaydı, bugün en güçlü ülkeler liginde zirveye oynardık.
Sağlık politikalarına yansısaydı bugün aşılanmadık vatandaşımız olmaz, ben aşılıyım maskesiyle klip çekmemize de gerek kalmazdı.
Eğitim politikasına yansısa, fırsat eşitliği olurdu ülkenin dört bir yanında; öğretmenler atama mağduru, öğrenciler de EBA’ya ulaşma mağduru olmazdı.
Tarım politikalarına yansısaydı bu gayret, dışa bağımlı bir ülke değil tarım cenneti olmuştuk bile çoktan…
Cennet demişken turizm cenneti de oluyorduk bir ara…
Turizm Cenneti yapamasalar da, Yasaklar, Yolsuzluk ve Yoksulluk Cenneti yapmayı başardılar ülkeyi. Oysa AK PArti bu 3Y ile mücadele etmeye gelmişti.
İBB’YE YASAKLAR LİSTESİ
Bakın, saray ve şürekâsına serbest olan ne varsa, bu millete yasak!
Ve tabi İBB de bu yasaklardan nasibini alıyor fazla fazla..
-Gazetecilerin yolsuzlukları haber yapması, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’yı uygulatması bir de Sayın İmamoğlu’nun türbede elleri arkada dolaşması yasak!
-Televizyon kanallarında terörist mektubu okumak serbest ama afişlere, billboardlara “Ya Kanal Ya İstanbul” yazmak yasak!
-Kadının haklarını, özgürlüğünü çalmak, kadını her türlü aşağılamak serbest ama İBB Kadın Destek Hattında çalışanlara “Acil Yardım Hattı” uzmanlığı yasak!
-Ekrem İmamoğlu’na dezenfektan soruşturması açmak serbest; sattığı dezenfektanla hazinede can da kan da bırakmayan bakana soruşturma açmak yasak.,
-Vatandaşı patates, soğan kuyruğuna mahkûm etmek serbest ama İBB ‘ye Halk Ekmek Büfesi açmak YASAK!
-Açız diyenin kafasına çay fırlatmak, dağıtılan soğan patates çuvallarıyla poz vermek serbest de İBB’nin vatandaşa yardım yapması YASAK!
-AK Partili ilçe belediyelerine cami satmak bile serbest de Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İBB şirket ve iştiraklerine yönetici ataması yasak!
-İBB’nin parasını tarikatlara, vakıflara aktarması serbest de kreş yapması, kütüphane yapması, eğitime harcaması yasak!
-Galata’ya hilti ile girmek serbest de İBB’nin belediye binasına çivi bile çakması yasak!
Oradaki bir iki maddeyi problemli görüp İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmenin mantığını anlamak mümkün değil! Eşitlikten bahseder İstanbul Sözleşmesi, Türklerin inancında kadın ve erkek eşittir. Ama bu eşari kafası, kadını avrat olarak görür, avrat da avretten gelir.Kadını avret olarak gören zihniyetten de maalesef ortaya çıkan sonuç bu!
UKOME’DE İLGİSİZ BAKANLIKLAR
Maalesef, her gün biraz daha yanlı, her gün biraz daha yanlış kararlar sokuyorlar uygulamaya panikleyerek. Çünkü tek bildikleri hizmet İBB çalışmalarını engellemek.
Ve bunun için yapıların iskeletiyle de oynanıyor. Bugüne kadar yapılmayan ne varsa yapılıyor.
UKOME’nin yapısını değiştirdiler mesela, Sayın İmamoğlu yönetimi yeni göreve geldiğinde..
UKOME’nin açılımı Ulaşım Koordinasyon Merkezi.. Şehir içi ulaşım politikasını, ücretlerini, yeni hat oluşumunu karara bağlayan bir kurum.
UKOME’de 2020 Şubat ayında Büyükşehir Belediyesi’nin üye sayısı 11’de kalırken, kamu kurumlarının sayısı 9’dan 14’e çıkarıldı.
İlgisiz Bakanlık temsilcilerinin eklenmesiyle İBB Meclisinde olduğu gibi UKOME’de de çoğunluk AK Partinin oldu.
Bakanlık yetkililerinin, biri bir diğerinden farklı düşünmüyor üstelik blok oy kullanarak reddediyorlar tüm önerileri.
Verilen direktif, burada da yerini şaşmıyor anlayacağınız..
* Kaliteli hizmeti İstanbullara sunacak 6000 yeni taksiyi
* 1000 adet minibüs ve dolmuşun taksiye dönüştürülmesini engellediler.
Dün de çıkmışlar kanunda açık ve net bir şekilde ‘gündem teklifleri ilk gün verilir’ denmesine rağmen, sırf popülizm yapmak uğruna 66.000 servis aracının toplu taşımaya entegre edilip 250 hat yapılmasını teklif karar usulüyle geçiriyorlar.
Bir tane hukuk bilgisi olan üyeniz yokmuş gibi.. Muhammet Bey ne dersiniz bu işe, Murat Bey siz okudunuz teklifi. Ömer Faruk Bey hadi diğer hukukçu meclis üyeleri bilmiyor kanunu siz başkan vekili olmuşsunuz. Hiç mi belediye kanununu okumadınız?
Dediğim gibi siyaset yapmak uğruna kendinizi rezil ediyorsunuz…
O kadar samimiyseniz 250 dolmuş ve 750 minibüs işsizlikten kan ağlıyor önce onların taksi dönüşümüne izin verin ve artık esnafı ve İstanbulluyu cezalandırmaktan vazgeçin..
YENİ OTOBÜSLERE BİNMEK İSTANBUL HALKININ
HAKKI DEĞİL Mİ?
İstanbul’a 10 senedir otobüs alınmamış biliyor musunuz? Sürekli arıza yapıyor eldeki otobüsler. Otobüslerin işletme maliyeti, yeni araç maliyetlerine yaklaştı.
İETT teklifini yaptı “300 tane yeni otobüse ihtiyacımız var” diyerek. Meclis’te komisyonlara yollandı ve kabul edildi bu teklif.
Üstelik bu 300 aracın parası da hazır, bir tek eksik var o da Sayın Cumhurbaşkanının imzası.
300 otobüs alımının onayı, sadece imza için 7 aydır Cumhurbaşkanlığında bekliyor. Bugün sipariş versek 1 senede alamayız.
Geciktirdikleri her kararın faturası çok ağır oluyor.
2020 yılı borçlanma onayını geç vermeleri İBB’ ye 192 milyon TL ek maliyete yol açtı.
Geçmişte yapılan yanlış, hesapsız ve yanlı projelerin davaları da sonuçlanarak İBB’nin üzerine borç kaldı.
İBB Başkanı İmamoğlu’nun borçlanma talebine kılı kırk yararak onay vermeyenler, kredi kullanma teklifiyle geliyorlar ilçe meclislerine..
İşte, bu hiç de adil olmayan şartlar altında hizmet vermeye çalışıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
İşlerine geleni hemen kabul ediyor, işlerine gelmeyen teklifi de anında reddediyorlar.
Biz de soruyoruz buradan bir kez daha kendilerine
neden ?
Bu kadar baskı, bu kadar engel; neden ?
Rant uğruna doğayı talan edenler, İBB’nin kazanılmış haklarını almaya, yeşili de alet ettiler. Siyasi manevralarına bunu da eklediler.
3. Köprü, 3. Havalimanı gibi talan projelerinde binlerce ağacı katledenler, İBB yönetimi değişince birden yeşil alan yaratma gayretine düştü. Bunun için de İBB’nin elindeki yerler seçildi pek tabi..
SÜLÜN OSMAN’A RAHMET OKUTUR BUNLAR!
Başakşehir’de askeri alan içinde kalan bir araziyi satın aldırarak İBB’yi 12 milyon dolar dolandırmışlar.
Ve bu alanları yeşil alana çevirerek Belediyeyi ve iştirakleri zarara uğrattıklarının utancını hiç hissetmeden İstanbula yeşil alan kazandırdık diye twit atmak’..Bu nasıl aymazlık, nasıl pişkinliktir. Yapılan bu işlemler Belediyeyi dolandırmaktır. İnanın bu yapılan işlemler Sülün Osman’a rahmet okutur.
İnanın mezardan kalkıp gelse pes der beni bu işe karıştırmayın der..!
Birazdan söz alacak AKP Grup Başkan vekiline gerçekleri söylemesini temenni ederek her ne kadar Kuran okumak ağzıma yakışmasa da Casiye 7. Ayetini hatırlatmak isterim;
Veylun likulli effâkin eśîm(in)
Yani: Yazık boyuna yalan söyleyip durmadan suç işleyene.
Yunus Emre’nin şu sözüyle sözlerimi noktalamak isterim:
Emeksiz zengin olanın,
Kitapsız bilgin olanın,
Sermayesi din olanın,
Rehberi şeytan olmuştur.
Bu vesileyle faaliyet raporunun hazırlanmasını emeği geçen tüm personelimiz adına, Sayın Genel Sekreterimize ve yardımcılarına grubumuz adına teşekkür ederim
Mayıs ayı meclisinde alınacak kararların İstanbul’umuza hayırlar getirmesini diliyor, yüce meclisi ve bizleri izleyen değerli İstanbulluları İYİ Parti Grubum adına en derin muhabbetlerimle selamlıyorum.”