KONUK YAZAR: Arslan BULUT / Yeniçağ Gazatesi arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
Tayyip Erdoğan‘ın, AKP Meclis Grubu toplantısında, “Şu anda Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek. Zannediliyor ki, her yer şu anda tozpembe. Değil… Onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar.” sözleri, makamının ağırlığına yakışmadı.
Anayasa’ya göre vatandaşın hesap vereceği yer bağımsız mahkemelerdir. Erdoğan ise İmralı’daki hükümlü Abdullah Öcalan‘ı Edirne’deki tutuklu Selahattin Demirtaş‘ın hesap vereceği makam olarak ifade etmektedir…
***
Erdoğan döneminde başbakanlık yapmış olan Ahmet Davutoğlu, “Parti kapatmalarla meşru siyaseti daraltmaya çalışan Erdoğan, Edirne ile İmralı arasında hiyerarşi kurarak illegal siyaset alanı oluşturma gayretinde! İmralı’dan gelen mektupla seçime gitmeye çalışıyorsanız bunlar beyhude! Sandık gelecek; siz ve ikiyüzlü anlayışınız gidecek.” şekline değerlendirdi. Yani Davutoğlu, HDP’nin kapatılmasına karşı çıkıyor ama “İmralı’dan gelen mektupla seçime gitmek” diyerek aslında bir hatırlatma da yapmış oluyor…
Yerel seçimler sırasında Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Selahattin Demirtaş, 23 Haziran seçiklerinde “İmamoğlu’nun söyleminin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz” diye bir açıklama yapmıştı. Bu çağrının ardından İmralı’daki Abdullah Öcalan da bir mektupla cevap vermiş ve o mektup Anadolu Ajansı üzerinden kamuoyuna açıklanmıştı
Bu konu o günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a da sorulmuştu.
Erdoğan, Ahmet Hakan‘ın, “İmralı’dan böyle bir açıklama yapılmasında iktidarın bir katkısı oldu mu?” şeklindeki sorusuna “Olaya ben şöyle bakıyorum, bizim derdimiz o değil, çünkü oralardan bize ne gelir gelmez bunları az çok kestiriyoruz. Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında HDP, PKK kanadında yaşanan bu savaş, tabii Öcalan ve Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar mücadelesine doğru bir kayma gösteriyor. Hatta daha da ileri, dağ da bu işin içerisinde.” diye cevap vermişti.
Şimdiki sözleri de aynı yaklaşımın devamı niteliğindedir…
Aslında AKP ne zaman sıkışsa Öcalan imdada yetişmiştir. Öcalan, her genel seçim öncesinde terör eylemlerini durdurarak, AKP’nin seçimleri kazanmasını sağlamıştı. İstanbul seçimlerinde de HDP oylarının karşı tarafa gitmemesi için çaba göstererek, AKP’nin kazanmasına yardımcı olmaya gayret etmişti.
Öcalan, el yazısı ile yazdığı mektupta “HDP’de ifadesini bulan Demokratik İttifak ve bağlantılı demokratik müzakere opsiyonu çözüm odaklı olmayı esas almıştır. Demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk üçlü sacayağına dayalı çizgi en doğru ve sonuç üretici siyasi platform durumundadır.” diyordu.
“Demokratik anayasal ittifak” kavramını Abdullah Öcalan, öncelikle “Türkiye’nin iç federasyonu” için kullanıyordu… Yani Türkiye etnik kökene göre devletçiklere bölünecek sonra federasyonla birleşecekti!
***
Peki şimdi Erdoğan, neden Öcalan-Demirtaş mücadelesine müdahil oluyor?
“Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerinden dolayı mı yoksa İstanbul seçimlerinde Erdoğan‘ın adayına karşı çıkmasından mı?
Konuyla ilgili çok sayıda paylaşım var… Bazıları şöyle
Mustafa Mit: “Edirne’deki, en büyük hesabı, İmralı’dakine verecekmiş… Peki İmralı’daki ile ne üzerinde anlaştınız da Edirne’deki bilerek veya bilmeyerek bozdu?”
Gürcan Dağdaş: “Erdoğan, ‘Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek’ dedi. İmralı cezaevi değil mi? İmralı adliye sarayına dönüştürüldü, eşkıya başı yargıç oldu da bizim mi haberimiz yok. Edirne’deki kötü, İmralı’daki cici mi?”
İzzet Kütükoğlu: “Edirne’deki İmralı’dakine neyin hesabını verecek? İmralı’daki, Edirne’dekine AKP’yi desteklememenin hesabını mı soracak?”