Yayla Turizmi ve Başta Trabzon Olmak Üzere, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ki Arap Turizmi ile ilgili gözlemlerimizi ve halkın düşüncelerini değerlendirdik… Beğeni ve görüşlerinize sunuyoruz.
Son gündem tiyatro sanatçısı Sermiyan Midyat’ın Twitter’da yaptığı bir paylaşım ile başladı.Aslında başlamadı,gündem de yer buldu diye ifade edelim.
Ünlü tiyatro oyuncusu Sermiyan Midyat,Trabzon seyahati için bindiği uçakta yaptığı paylaşım, Doğu Karadeniz’de ki Trabzon merkezli Arap turizmini tartışmaya açtı.
“Trabzon uçağındayım. Herkes Arapça konuşuyor. Umarım Trabzon’a gidiyorum” şeklinde Twitter’dan paylaşım yapan Midyat, alevlenen tartışmanın da odağında kaldı.
Olumsuz tepkiden çok olumlu tepki aldığını ifade eden Midyat; “Sözlerimin farklı yerlere çekilmesine üzüldüm. Sanatçı mizah anlayışında özgür olmalı. Yoğunluk başka nasıl anlatılabilir ki?” dedi.
TRABZONLU GENCİN SOKAK RÖPORTAJI SOSYAL MEDYAYI SALLADI.
Tartışmayı alevlendiren diğer bir husus ise; Trabzon’da gerçekleştirilen bir sokak röportajında, röportajı veren gencin Araplar hakkında ki açıklamaları 3 milyondan fazla izlendi.
Son dönemde Arap turistler ve Arapça tabelalarla gündemde olan Trabzon’da bir genç ile gerçekleştirilen sokak röportajı sosyal medyada gündem oldu.
Kentteki Arap turistler hakkında konuşan genç, yaşlı bir kişinin kendisine yaklaşması üzerine “Aha geliyor diyecek ‘telefonunu çıkart.’ Konu farklı dayı hiç senlik değil. Bakıyorlar ‘Erdoğan’ı mı kötülüyoruz falan saldıracaklar” dedi.
Genç, bu defa arkasından Arap turistler geçince onlar hakkında da çarpıcı sözler sarf etti. Sokak röportajı sadece Twitter’da 3 milyondan fazla kişi tarafından izlendi.
Trabzon’da ki Arap turizmi ile iligili gündem yaratan bu iki olay, Trabzon Şehri’nde de karşılık buldu.
Arap Turistler için verilen bu tip olumsuz mesajlar ile alakalı kamuoyunda oluşan olumsuz havayı dağıtmak isteyen AKP Ortahisar İlçe Başkanı Selaattin Çebi, Trabzon Meydan Parkı’nda Arap turistlere gül dağıttı.
Trabzon’da Arap turist sayısının fazlalığı nedeniyle Arapça tabelaların artması ve şehrin Araplara göre şekil değiştirmesi tartışılmaya devam ederken yeni bir gelişme yaşandı.AKP Ortahisar İlçe Başkanı Selaattin Çebi, Trabzon Meydan Parkı’nda Arap turistlere gül dağıttı.
Çebi, Arap turistlere herhangi bir ihtiyaçları ve eksiklikleri olup olmadığını sordu.Trabzonlu bazı vatandaşlar ise AKP Merkez İlçe Başkanının Arap turistlere gül dağıtmasına tepki gösterdi. Tepki gösteren bir vatandaş, “Kendi ülkemizde mülteci olduk” ifadelerini kullandı.
Sosyal Medyada ve kamuoyunda Trabzon ve Arap turizmi tartışması,Trabzon Şehri’nde de en önemli gündem maddesi olduğunu söylememiz gerekir.
Arap Turizmi konusunda Trabzon Kamuoyu da ikiye bölünmüş durumda… Arap Turizmini savunanların çoğunluğu iki görüş üzerinde yoğunlaşıyor.
Belli bir kesim ‘Yakın zamana kadar ülkenin turizm gelirlerinin Ege ve Akdeniz Bölgelerine aktığını, son yıllarda Doğu Karadeniz’de hızla gelişen turizm sektörü ile beraber Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde eski potansiyellerini kaybeden büyük turizm şirketlerinin kamuoyunda yaratmak istedikleri algının yansıması olduğunu’ ifade ederken; biraz daha muhafazakar bir kesim ise;
‘Arapların giyim-kuşam ve kıyafetleri üzerinden yapılan algının asıl hedefinin Müslümanlar ve İslamiyet olduğu ve alenen İslam karşıtlığı yapamayan kişilerin; Arapların kıyafetleri ve yaşam şekilleri üzerinden aslında İslam karşıtlığı algısı yaratma peşinde oldukları’ görüşünü savunuyor.
Arap Turizmini savunanlar olduğu kadar karşı çıkanlar da var.
Arap Turizmine karşı çıkanlarla ilgili ise;
*İnanç temelli olduğunu söylemek oldukça güç ama sosyal yaşam ve kültürel farklılıklar sebebiyle kamuoyunun bir kısmının Araplara mesafeli baktığını söylemek mümkün.
*Biraz mürekkep yalamış bir kesim ise; Osmanlı’nın son döneminde Arapların Türkleri arkadan hançerlediği görüşünde ve bu yüzden Araplara anti-pati ile bakıyorlar.Aynı kesim,Arapların çağdaşlaşma ve medeniyet olarak ülkeye hiç bir katkısı olmayacağı gibi, ülkelerinde uygulanan otoriter rejimler ve yaşam kültürlerinin ülkemize pazarlanması konusunda kaygı taşıdıklarını söylemek mümkün.Özellikle Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Orta Doğu coğrafyasında yaşanan işgaller ve nüfus hareketleri kamuoyunda kaygı ile izlenmeye devam ediyor.
*Ancak asıl büyük sorun ise; Orta Doğu coğrafyasından ülkemize doluşmuş mülteciler ve onlarla ilgili basın yayın organlarına düşen haberlerin ülke kamuoyunda yarattığı rahatsızlığın yansıması.
*Dahası ise; AKP Hükümeti’nin yabancılara vatandaşlık ve toprak satışını kolaylaştıran yasalar çıkarması ile birlikte, Türk Lirası’nda ki değer kaybı neticesinde yabancıların ülkemizde vatandaşlık ve toprak sahibi olmaları ve de bu konunun ülkemizin gelecek yıllarda rejim tehlikesi ve milli güvenlik sorunu yaratacağı endişesi taşıyor olmaları bir başka gerekçe olarak karşımıza çıkıyor.
Öncelikle şu konuyu ifade edelim. Trabzon’da tartışma konusu olan Araplar,İstanbul ya da diğer büyükşehirlerde olduğu gibi trafik ışıklarında araçların camını silen ya da dilencilik yapan tiplemeler değildir.VIP araçlar ile gezen,yemeye-içmeye düşkün ve alış-verişi seven insanlardır.
Arap ülkelerinden gelen bu turistler diğer ülkelerden gelen turistlerden daha fazla para harcıyorlar.Yani bizim halk dilinde ki gibi ifade edersek; daha ‘bonkör’ davranıyorlar. O yüzden para kazanma konusunda oldukça mahir olan Trabzon esnafı, bu durumdan oldukça mutlu ve haliyle Arap turistleri seviyorlar. Yöre deyimiyle ifade edersek; ‘keyif onlari boğayi’
Şu sıralar Trabzon’da; otellerde ki bir kişilik konaklama ücretleri 1.500 TL ve üzerine çıkmış durumda.Günlük araç kiralama ücretleri ise; üst sekment diyemeyeceğimiz orta halli araçlarda bile 1.500 TL yi bulmuş durumda…
Şehrin en işlek yerleri olan, Trabzon Meydanı Atatürk Alanı-Uzun Sokak ve Maraş Caddesi üzerinde gördüğünüz her 10 kişiden 8’nin Arap kökenli turist olduğunu söylemezsek,gerçeği gizlemiş oluruz.
Esnaf tabii ki para kazansın ancak bu fiyat tarifesi sadece Arap turistlere değil, yerli turist ve bölge halkına da aynı şekilde uygulandığını ifade etmemiz gerekir.Trabzonluların bu aralar popüler olan espirisini buraya ekleyelim.” Araplar,lokantalarda masayı donatıp elleriyle yemek yerken; Trabzon halkı bir simiti üç kişi bölüşüp,onları izliyor.” Durum tam da budur…
ARAP TURİSTLERİN DOĞU KARADENİZ’E İLGİSİ
Bizler ülke olarak, Orta Doğu’nun en Avrupalısı; Avrupa’nın ise, en Orta Doğulusu olduğumuz için, stratejik başka bir noktaya sahibiz. Orta Doğu’lular bizi Avrupalı gibi görürken; Avrupalılar ise bizi Orta Doğulu olarak görmekte…
Yani, Araplar ülkemize gelirken bir çeşit Avrupa ülkesine gidiyoruz mantığı ile kendi ülkelerinde ki otoriter rejimin yarattığı baskıcı iklimden biraz olsun uzaklaşmak için bizi tercih ediyorlar.Ülkemizdeki nüfusun çok büyük bir kısmının da müslüman olması tercih sebebi oluyor.
Ülkemiz nüfusunun büyük bir kesiminin müslüman oluşu,Arap turistlerin ülkemize gelirken kendilerini daha güvende hissetmelerine neden olduğunu düşünüyoruz.Müslümanların ‘domuz eti ve domuz eti ürünleri’ hassasiyeti ve ülkemizde de bu hassasiyetin var oluşu, tercih edilmemize neden olan bir başka seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’yi hem Avrupai buluyorlar, hem de ‘evlerinde gibi’ yaşayabildiklerini anlatıyorlar. Burayı güvenli buluyorlar. Gezerken ezan sesi duymak hoşlarına gidiyor. Gerektiği her an ibadet imkânı bulabilmeleri de tercih sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Peki Neden Doğu Karadeniz?
Müslümanlarda Cennet tarifleri arasında anlatılan, en güzel ve hoşa giden yerler; yeşillikler, bağlar ve bahçeler içinde, altından nehirlerin aktığı köşkler ve saraylar bulunan mekanlardır. Yem-yeşil alanlar ve içinden akan ırmaklar,ne çok sıcak ne çok soğuk olmayan iklim şartları, meyveler ve meyve bahçeleri tam da Doğu Karadeniz ile benzer özellikler arz etmesi Müslüman Arap turistlerin tercihlerinde etkili olduğunu düşünüyoruz…
Tevbe Suresi 72.Ayet‘te belirtildiği üzere ve Elmalılı Hamdi Yazır Meali’nden alıntı yaparak örnekleyelim;
“Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.”
Orta Doğu’da yaşadıkları coğrafyalarda çöl sıcağı ve bu mevsimde ki kavurucu sıcaklardan uzaklaşmak, yem-yeşil bir doğa harikası ve ne çok sıcak ne çok soğuk bir iklime sahip bir coğrafyada tatil yapmak isteyen Orta Doğu Ülkelerinde yaşayan Arap turistler için Doğu Karadeniz coğrafyası ve iklimi adrese teslim bir yerdir.
“ARAPLARIN BUGÜN Kİ TERCİHİ, YARIN BİZLERİN DE TERCİHİ OLACAK…”
Kendisi de aslen Trabzon/Maçkalı olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji ve Afet Yönetim Profesörü Mikdat Kadıoğlu ile yaptığımız bir sohbetten de alıntı yapmayı faydalı ve önemli görüyoruz.
Dünyada ve bulunduğumuz coğrafyada yaşanan küresel ısınma ve iklim değişikliği önümüzdeki yıllarda daha fazla hissedilen boyutlara gelecek.Ege ve Akdeniz Bölgelerinde daha ziyade Temmuz ve Ağustos aylarında zirve yapan ‘Yaz Turizmi’, önümüzdeki yıllarda bazı değişikliklere uğrayacak. Ege ve Akdeniz Bölgelerinde Temmuz ve Ağustos aylarında yaşanan turist yoğunluğu, aşırı sıcaklar nedeniyle ‘Yaz Başı ve Yaz sonu’ olarak ikiye bölünecek. Ege ve Akdeniz bölgelerinde Temmuz ve Ağustos aylarındaki turist yoğunluğu azalacak ve bu mevsimde ki turist yoğunluğu, daha serin bir iklime sahip olan Doğu Karadeniz Bölgesi’ne yönelecek…
Aşırı sıcaklar sebebiyle Temmuz ve Ağustos aylarında Güney Bölgelerinde ki turizm potansiyeli Kuzey’e yani Doğu Karadeniz Bölgesi’ne yönelim gösterek. O yüzden, Arapların bugün ki tercihi,yarın bizim de tercihimiz olacaktır.
PEKİ SİYASET BU İŞE NE DİYOR?
Bölgemize gelen Arap turistlerden kazanç elde edenlerin oldukça mutlu olduğunu ifade etmiştik.Siyasetin de bu işten mutlu olduğunu söylemek mümkün.Mutlu olmayanlar bile pek sesini çıkarmıyor.
Cumhur İttifakı Partilerinin yerel temsilcileri,sürekli zamlanan ve değişkenlik gösteren fiyatlar, ağır ekonomik koşullar altında ezilen esnafa ilaç gibi gelen Arap turizminden oldukça memnun.
Zira, bir müddettir halktan ve esnaftan tepki gelir endişesi ile sokağa çıkamaz ve esnaf gezemez duruma düşen AKP’li Yerel siyasetçiler,şu sıralar rahatlamış durumdadır.En azından yaz döneminde Arap turizmi sayesinde bu endişe minimum seviyeye düşüyor.
Millet İttifakı’na bağlı muhalefet partilerinden bazıları ise; bu durumdan pek memnun olmasa da Trabzon esnafı ile karşı-karşıya gelmemek için pek fazla sesini çıkarmak istemiyor.
Bazı esnafların, daha fazla para kazanma isteği üzerine kurguladığı ticaret anlayışı Trabzon kamuoyunda eleştirilse de; değişen bir durum olmadığı gibi, bu yönde umut verici bir çalışma ya da bir planlama yoktur.
Arap turistlerde bir beğeni kalitesi ya da ölçüsü pek fazla olmadığı için, vahşi bir ticaret anlayışı şehirde hakim olmaya devam ediyor.Kalitesizlik,kalite olmaya aday…
Trabzon, ‘turist zannedilerek yediği bir mercimek çorbasına 50 TL istenen, itiraz edince de Trabzonlu olduğu anlaşılan’ örnek ve örneklerle çalkalanıyor.Bu durum geçmişte örneği olmayan,şehrin halkı ve esnafı ile bağdaşmayan bir durumdur.
1980 yılı ve sonrasında ki siyasi yönetimler ve yönelimlerle ortaya çıkan üretmeden,çalışmadan,yorulmadan kısa yoldan çok daha fazla para kazanma alışkanlığının zirve yaptığı dönemleri yaşıyoruz.
DEĞERLENDİRME VE ÖNERMELER
Turizm,bir hizmet sekörüdür ve dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye gezmen çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümünün adıdır. Turist ise,yaşadığınız coğrafyaya gezmek,görmek,eğlenmek ve tanımak için gelen ve o coğrafyalı olmayan ‘el’ ya da ‘yabancı’ olarak görülen,misafir statüsünde olan kimselere verilen isimdir.
Bizim yaşadığımız toprakları,tarihi ve kültürel mekanları,doğayı,çevreyi ziyarete turist olarak gelenler, bizim dostlarımız ya da bizi dost olarak görenlerdir.Bizler de onları turist ya da misafir olarak görür ve öyle muamelede bulunuruz.
Kuralsızlık,kural değildir.Sınırlar doğru çizilmelidir.
Evimize kimin geleceğine elbette biz karar veririz. Gelen turisti ya da misafiri nerede ağırlayacağımıza da biz karar veririz.Gelen kişi ile kurduğumuz yakınlık derecesine göre; kimisine avluyu;kimisine oturma odasını,kimisine de misafir odasını açar ve ağırlarız ama yatak odamızı kolay kolay kimseye açmayız.Yani kazanmak istediğimiz para kaygısı,ilkelerimizi değiştirmemize sebep olmaz.Olmazdı.
Yüz yıllardır yaşanarak gelen bu gelenek ve göreneklerimizin bize öğretileri budur.Daha fazla para kazanacağız diye,değer yargılarımızı bir tarafa koyup ta vahşi bir ticaret anlayışını doğru görmek ya da muteber kılmak bizim insanımıza yakışan bir davranış değildir.Para önemli bir şeydir evet ama her şey değildir.O bakımdan, para kazanma konusunda yetenekleri gelişmiş ve mahir olan Trabzon esnafını uyarmak doğru olacaktır.Kuralsızlığı kural haline getirmek,hiç bir amaca hizmet etmez.
Önümüzde ki yıllarda daha fazlaca artacak olan ‘Yayla Turizmi’ ile ilgili yerli ve yabancı turistler için ortaya çıkacak konaklama ve sosyal tesis ihtiyacını karşılamak için ‘para kazanmak konusunda Mahir olan Trabzon Esnafı’ tarafından tıpkı Uzungöl ve benzerlerinde olduğu gibi doğayı ve çevreyi tahrip ederek yapılacak tesisleşme, yerli ve yabancı turistlerin Doğu Karadeniz Bölgesi’ni ziyaret sebebini ortadan kaldıracağı gibi ekolojik sistemin de bozulmasına ve de yok olmasına neden olacaktır.
“ARAP TURİZMİ OLMASA; ESNAF AÇ KALIR”
Son zamanlarda Trabzon’da seslendirilen bir söz de yukarıda alt başlık olarak yazdığımız “Arap Turizmi Olmazsa; Esnaf Aç Kalır” sözüdür.Bu sözün gerçekliği elbette tartışma götürmez.Ancak hem şehir esnafı hem de şehir halkı kendisine bunun nedenini sormadıkça; suni tenefüslerle yaşamaya devam etmek zorundadır.Artık ne kadar yaşayabilirse…
Yaz aylarında gurbetçiler ve Arap turistlere yaptığı satıştan ayakta kalmayı başaran,birazcık ta kenarda para biriktiren Trabzon esnafı için bir sonra ki bekleyiş,Trabzonspor’un iç sahada oynayacağı maçlarıdır. “Gurbetçiler maça gelecek te,para kazanacağız.”
Trabzonspor’un başarısına odaklı bir beklenti içerisine giren Trabzon Esnafı için tek seçenek Trabzonspor’un başarısıdır.Çünkü Trabzonspor, Bölgenin tek fabrikasıdır.O da doğru çalıştırılabilirse…
İktidarın yani güçlünün yanında durup;şehirde yanlış yapılan işlere muhalefet eden,işin doğrusunu anlatmaya çalışan insanlara muhalefet etmeyi,iftiralar atıp ihbar etmeyi,hakaret etmeyi, iktidar temsilcilerine yalakalık yapmayı alışkanlık haline getirmiş bazı insan grupları sebebiyle,düşüncesini söyleyemez hale getirdiğiniz insanları düşünün.
Gurbetçiler ve Arap turistler geriye dönünce; Trabzonspor’da da işler iyi gitmeyip yarıştan kopunca eskiden olduğu gibi ‘Sosyal Medya Fenomeni’ haline getirdiğiniz ‘Köksal Baba’ ya da onun gibi gariban ya da otistik bir figür bulur yine gününüzü gün edersiniz.Ama “niye bu satışlar artık eskisi gibi yok?” ya da “bu şehir için ne üretelim” diye düşünmezsiniz.
Trabzonspor’un maçına gelen gurbetçileri de Arap turist zannedip, mercimek çorbasına 50 TL almaya kalkarsanız; Trabzon’a maça bile gelmez,deplasman maçlarına giderler. Bizden söylemesi…