Sözcü Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil, İstanbul’da 14 yaşında ki bir çocuğun ‘Erdoğan’a hakaret’ davasından yargılandığını iddia etti.
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret iddiasıyla gözaltına alınan 14 yaşında ki çocuğu gündeme getirdi.
Sözcü gazetesi yazarı ve gazeteci Yılmaz Özdil bugünkü ‘Bu dava tarihe geçecek’ başlıklı yazısında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret iddiasıyla 14 yaşındaki çocuğun gözaltına alındığını iddia etti.
“Medyamızın haberi yok” ifadelerini kullanan Özdil, “Bana göre, hem hukuk tarihimize, hem demokrasi tarihimize ‘utanç’ olarak geçicek hadise“ dedi.
Özdil, “Asrın liderimize hakaret ettiği iddiasıyla 14 yaşındaki bir çocuğumuz evinden polisle aldırıldı, karakola çektirildi, savcıya götürüldü, adli tıp’a gönderildi, mahkemeye verildi, üç yıla kadar hapsi isteniyor!” ifadesini kullandı.
Özdil’in yazısının tamamı şöyle:
“İstanbul.
Sabah saat 9 civarıydı.
Kapının zili çaldı, 14 yaşındaki çocuğumuz açtı.
İki kişi gelmişti, polis olduklarını söylediler, sivildiler.
Çocuğun annesi o sırada mutfaktaydı, kahvaltı hazırlıyordu, telaşla kapıya koştu, ne olduğunu sordu, “oğlunuzu cumhurbaşkanına hakaret suçundan karakola götürmemiz gerekiyor” dediler.
Anne haliyle paniğe kapıldı, “ne yapmış oğlum?” diye sordu.
“Bizim görevimiz karakola götürmek” dediler.
Çocuğu alıp götürmek istediler.
Anne bırakmadı.
Annenin ısrarı üzerine, peki o halde siz getirin dediler, anneyle oğlu önde, polisler arkada, karakola geldiler.
14 yaşındaki çocuğa kimlik tespiti yapıldı.
Hâlâ suçunun ne olduğu söylenmiyordu, bir sosyal medya lafı dolaşıyordu ama, küfür mü etmiş, ne olmuş, açıklanmıyordu.
“Adliyeye götüreceğiz” dediler.
Anne çırpındı.
Ama nafile, bu defa anneyi dinlemediler.
Korkudan yaprak gibi titreyen çocuğu iki polisle birlikte polis aracına bindirip, adliyeye götürdüler.
Bir kapının önüne getirdiler, buraya otur dediler, sandalyeye oturttular, beklemeye başladı.
Hemen yan sandalyesinde bir başka çocuk vardı.
Öbür çocuk da 14 yaşındaydı.
Bizim oğlan öbürüne “ne yaptın?” diye sordu.
Öbürü “hırsızlık” dedi.
O da sordu, “sen ne yaptın?”
Bizimki “cumhurbaşkanına hakaret etmişim” dedi.
Hırsızlıktan getirilen oğlan güldü… “Oooo sen yanmışsın” dedi, “ben çocuk raporu alıp yarın mahkemeye çıkıcam, senin işin zor!”
Hırsız çocuk haklıydı.
Uzuuun bir bekleyişten sonra bizim oğlanı savcının odasına soktular, savcı, avukat ve zabıt katibi vardı, avukat kendisini tanıttı, devlet tarafından çocuğa avukat olarak verildiğini söyledi.
14 yaşındaki çocuk, hiç tanımadığı bir avukat ve savcıyla başbaşaydı.
Gene kimlik tespiti filan yapıldı, çocuğa hiçbir belge vesaire gösterilmedi, suçuna dair hiçbir şey söylenmedi, “tamam, hastaneye gidebilir” denildi.
Yine polisler tarafından adliyenin yanındaki hastaneye götürüldü.
Adli Tıp’a götürülmüştü!
Uzuuun bir bekleyişten sonra doktorun odasına soktular.
Doktor sadece ismini sordu, sonra da “çıkabilirsin” dedi.
Polisler bizim oğlanı Adli Tıp’tan çıkardı, götürüp karakolda endişeyle bekleyen annesine teslim ettiler “gidebilirsiniz” dediler.
Şak…
Eve tebligat geldi.
Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmıştı.
11 ay 20 günle 3 yıl arasında hapis cezası isteniyordu!
Çocuğa sadece ismini soran adli tıp doktoru “muayene edildi” diye rapor vermişti iyi mi… “Cumhurbaşkanına hakaret fiilinin hukuki anlamını ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişmiş olduğu kanaatine varıldı” diye rapor vermişti!
Üstelik…
Çocukların yargılanabilmesi için, kanunlarımız gereği, adalet bakanının özel izin vermesi gerekiyordu.
Adalet bakanı jet hızıyla izin vermiş, derhal yargılansın demişti.
(Hani sayın muhalefetimiz, istifa eden Abdülhamid Gül hakkında “sağduyulu insandı, saraya direniyordu” filan diyor ya… İşte o “sağduyulu” Abdülhamid Gül, cumhurbaşkanına hakaret etti diye 14 yaşındaki çocuğun hapis cezasıyla yargılanmasına olur verdi.)
14 yaşındaki çocuğumuz, bir elektronik postayla Cimer’e, yani cumhurbaşkanlığı iletişim merkezine şikayet edilmişti.
“Bu şahıs, devletimizin cumhurbaşkanına ithamlarda bulunup, devletin gizli bilgilerini deşifre ediyor, demokrasi, birlik ve beraberlik için bu şahsın cezalandırılmasını istiyorum, yardım edin” denilmişti.
14 yaşındaki çocuğumuzun instagram hesabından yaptığı bir paylaşım, şikayet mesajına eklenmişti.
Cimer de savcılığa vermiş, neticede bu dava açılmıştı.
Peki, 14 yaşındaki çocuğumuz instagramda ne yazmıştı da, hem cumhurbaşkanına hakaret etmiş, hem de devletin gizli bilgilerini deşifne etmişti?
Lütfen sıkı durun…
“813 Mit ajanı nerde? 128 milyar dolar nerede? Rahip Brunson nerede? Hacı hoca dediğiniz Gülen nerede? Ruslar tarafından bombalanan şehitlerimiz nerede? Şanlı şehitlerimize leş, Apo’ya sayın diyen kişi neden hâlâ orda? Kozmik odada Avrupa’ya verilen gizli bilgiler nerede?” diye yazmıştı.
Bırakın cumhurbaşkanına hakareti, bu mesajda herhangi bir kişiye bile hakaret yoktu.”