TRABZONLU DELİKANLI: YAŞAR MİRAÇ

featured
"TRABZONLU DELİKANLI" YAŞAR MİRAÇ
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Snapshot 6
RÖPORTAJ: Fatih Mehmet KÖROĞLU

“Hey kız, onyedili kız
Gözleri yıldız yıldız.
Gel otur çakıllara
Seninle konuşacağız…”

Yaşar Miraç… Trabzon’un yetiştirdiği ve ülkemiz kamuoyuna sunduğu en önemli edebiyatçı ve şairlerden biri olduğunu yazarsak,sanırım kimse bizi yadırgamaz.

Yaşar Miraç, İlköğrenim ve lise eğitimlerini Trabzon’da yaptı. Çalışarak okumak amacıyla yurt dışına gittiyse de 15 ay sonra Türkiye’ye dönerek Dil,Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Türk Dili Bölümü’ne girdi ve 1981 yılında bu okuldan mezun oldu. İlk şiirleri Trabzon’daki yerel gazetelerde yayımlanan Yaşar Miraç, daha sonra Milliyet Sanat Dergisi, Türk Dili, Sanat Emeği, Yusufçuk, Yazko Edebiyat, Militan gibi ulusal dergilere de şiir gönderdi. Karadeniz folkloruyla işlenmiş şiirinde kendine özgün bir dil kullanan şair, “Yeni Türkü Yayınevi”ni kurarak yönetti. 1983 yılında gittiği Almanya’da Türkçe öğretmenliği yapan şair, 1999 yılında Türkiye’ye döndü.”Yeni Türkü” müzik grubununda isim babası olan Yaşar Miraç’ın şiir ve yazıları uzun bir müddet Kıyı Dergisi’nde de yaynlandı. Barış, demokrasi, gurbet, sıla konulu şiirler yazmaktadır…

“Karadeniz hırçın kız,                                                        

Dağıt alnın üstünden perçem bulutlarını,o kara saçlarını
Sallayalım mendili Rize’den, Trabzon’dan.
Hazırlan düğününe Giresun’dan, Ordu’dan.


Karadeniz hırçın kız,  

Ver elini coşalım, dağlarla buluşalım, bir horon tutuşalım…”

***

Snapshot 16
VİRA TRABZON HABER – SÖYLEŞİ

Bir Pazar günüydü.Kendisinin yolu Kartal’a düşünce beni aramış ve müsaitsen buluşalım deyince;bir araya gelmiştik.Yaşar Miraç ile sohbet, o Pazar gününün sıradanlığını ortadan kaldırmış ve edebiyattan-sanata,spordan-siyasete dolu dolu birkaç saat geçirmemize vesile olmuştu. Bu güzel sohbetin ikimizin arasında kalması haksızlık olacağı düşüncesi ile yaptığım röportaj  teklifi üzerine kayıt cihazımızı çalıştırdık.Ben sordum,Yaşar Miraç yanıtladı…

Yaşar Miraç şimdilerde neler yapıyor?

-İstanbul Üsküdar’da yaşıyorum.Korona-virüs salgını sebebiyle bir müddettir istediğimiz gibi dolaşamıyoruz. Şiir yazmaya devam ediyorum.Son zamanlarda  deneme tarzında bazı çalışmalar da yapıyorum.Bir de bu Trabzonspor kitabımın ikinci baskısı için yeni eklemeler yaptım. Üzerinde çalışmaya devam ediyorum.

-Gelişen teknoloji,mesleği ‘Yazmak’ olan bir kişi olarak sizi nasıl etkiledi?

-Her şeyin olumsuz tarafları olmamakla birlikte, teknolojik gelişmelerin de yadsınamayacağı bir gerçektir.Ayrıca teknolojik gelişmelerin daha faydalı olduğu,daha yaygınlaştığı,bilgiye erişim noktasında daha hızlı mesafe alındığını söylemek mümkün. Geçmişte yazılı basın, haberi bir gün sonra verebiliyordu ama “İnternet Gazeteciliği” diye bir gerçeğimiz oldu ve olaylardan anında haberdar olabiliyoruz.Olayları öğrenmekte,tepki gösterilmekte ve kamuoyu yaratılmasında daha etkili olduğunu söyleyebilirim.Ama kendim henüz bu teknolojik gelişmelere tam anlamıyla ayak uydurabilmiş değilim.

“KAĞIDIN KOKUSU BAŞKA”

-Bazı sosyal medya uygulamalarını takip ediyorum ama çok etkin kullandığımı söyleyemem.Daha fazla izleyici olarak kalsam da faydalı oluyor ama yine de gönlüm kağıda baskılı yazılı kitle iletişim yayın organlarının yaşamasından yanadır.Kağıdın kokusu başka biz ona alıştık.Ayrıca o bana daha kalıcı geliyor gibi…

“ÖZENSİZ VE KONTROLSÜZ PAYLAŞIMLAR YAPILIYOR”

-Yeni teknolojik gelişmelere karşı değilim fakat eskiyi de terk edemiyorum. Hatta bilgisayarın başında bir şey yazmaktansa; el yordamı ile yazmayı daha çok seviyorum. Genç kuşaklar bunu daha kolay ve doğal olarak gerçekleştirebiliyorlar.Bende isterdim bunu daha yararlı kullanmayı ancak henüz bunu başarabilmiş değilim.

Snapshot 3

-Tabii ki takip ettiğim ve izlediğim kadarıyla sosyal medyada fazla ve gereksiz gevezelik yapılıyor.Can sıkıntısı ile önemli-önemsiz pek çok paylaşılıyor.Bu aynı zamanda bir bilgi kirliliğine neden oluyor.Söyleyecek sözü olanın,elbette ki yeni kitle iletişim araçları ile bunu kamuoyuna ulaştırması güzel bir şey ancak daha kontrollü ve daha seçici olmakta fayda var.

-Şairlerin şöyle bir özelliği var.Yazdığı şiiri, bir dergiye ya da kitaba koymadan önce bir eleme yapmak ister.O şiiri belli bir düzeye getirmeden yayınlamak istemez.Yeni kitle iletişim araçları bu konuda biraz özensiz ve kontrolsüz olduğunu görüyorum.Her yazdığın veya her söylediğin önemliymiş gibi yazılıyor.Gerçekten yeni bir şey söylediğin zaman ya da yazdığın şeyi belli bir seviyeye getirdikten sonra paylaşılması daha isabetli olacağı kanaatindeyim.O zaman daha değerli olur ve bu araçları daha doğru kullanmış oluruz.

“BİR ÖZETLEME ANLAYIŞI HAKİM,BUNU DOĞRU BULMUYORUM”

-İyi bir şiir, iyi bir öykü, iyi bir yorum bu yeni araçlarla insanlara daha hızlı ulaşması ve daha hızlı yaygınlaşması daha etkili bir yöntem olabilir. Fazla zaman ve emek harcamadan ortaya konulmuş şeylerin de aynı hızla yaygınlaşması da işin olumsuz tarafıdır. Şiire meraklı birisi o şairi, birkaç şiiri  ile özetlenmiş, antoloji yada dijital gruplarda izliyor. O aldığı bilgiler ile tanıdım diye düşünüyor. Hal bu ki öyle değil. Bir şairin birkaç şiiri ile tanınması güzel ama bu şekilde bir değerlendirme çok sağlıklı değil. Bir özetleme anlayışı hakim. Yani bir kolaycılık hakim ve bu durum böyle bir alışkanlığa götürüyor insanları…

IMG 20210930 164819 edited scaled

-Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Trabzon deyince aklıma” diye, dizelenmiş bir şiiri var.Ona atıfta bulunarak sorayım.’Trabzon deyince’ sizin aklınıza neler geliyor?

-Geçmişte yaşanan o güzel ve hafızalarda canlı kalan çok önemli hatıralar gelir elbette… Trabzon deyince; Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun çocukluğunu ve gençliğini andığı bir şiirdir.Bir kere kendimi çok iyi bir Trabzonlu hissettiğim için, nerede yaşarsam yaşayayım Trabzonlu olmanın özelliklerini kişiliğimde taşıdığımı sanıyorum.Trabzon insanının yüzyıllarca biriktirmiş olduğu bir kişilik vardır.Bu kişilik bir çok yönden olumludur.Bazı yönleri olumsuz olsa bile örnek alınması gereken bir kişiliktir.

Yani bunda cesaret, dürüstlük,yiğitlik gibi özellikler barındırır.Kendi çıkarından daha önce başkalarının çıkarlarını önemseme gibi bir sürü olumlu özellik taşır.Böbürlenme yoktur. Kendini beğenmişlik yoktur. Tersine, başarının karşısında alçak gönüllü davranma anlayışına sahiptir.Yani Trabzonlu’da böyle bir dayanıklılık vardır. Trabzonlu’da ayrıca lafı doğrudan söyleme alışkanlığı vardır.Öyle lafı dolandırmayı sevmez. Az ve öz  söyleme alışkanlığı vardır.Bunlar benim çocukluğum ve gençliğimde,benden daha  büyüklerimden,annemden, babamdan, çevremden ve  mahallemdeki insanlardan edindiğim özellikler.Bunu hayat boyu, ölünceye kadar sürdürmeye çalışacağım özelliklerdir.

IMG 20211107 182931 edited scaled

“SUYU BİLE FARKLIDIR TRABZON’UN…”

-Trabzon deyince aklıma; olumlu anlamda bir direnç,hırs,inat,mücadeleci ve çalışkanlık gibi kavramlar geliyor.Bunlar güzel şeyler ancak bunların karşısında son zamanlarda ortaya çıkan insan yozlaşması beni oldukça üzüyor.Yani Trabzon’un doğası,kendine has bir doğaydı.Yani suyu bile farklıdır Trabzon’un…

İstanbul’dayken Trabzon suyunu özlerdim.Trabzon’da çeşmelerden akan suyu ayırt ederdim.Bu kadar farklıdır yani.Ekmeği farklıdır,suyu farklıdır.Bunlar yavaş yavaş kayboluyor.İnsanları da dediğim karakterlerde insanlardır.Olumlu yönleri daha fazladır Trabzon’da.Maalesef bu özellikte bozuluyor. Trabzon’da daha kötüye gidiş olduğunu görüyorum.Doğada da maalesef kötüye gidiş olduğunu görüyorum.Yaylası bile eskisi gibi değil.Ormanları,dereleri müthiş bir saldırıya maruz kalmış ve direnmeye devam ediyor. Biliyorsunuz; HES olayı,berbat etti bir sürü yeri.Sahil desen; aynı şekilde.Yani kimse sahil yoluna karşı değil ama o şekilde olması şehre zarar vermiştir.Kumlu çakıllı yalılar nerede?Kayalar ve doldurulmuş deniz ve denizden koparılmış mahalleler ve insanlar.

“TRABZON GERÇEKTEN ÇOK BÜYÜK SALDIRIYA UĞRADI”

Trabzon gerçekten büyük bir saldırıya uğradı.Daracık sokaklar diyorduk, şimdi artık daracık apartmanlar görüyoruz.On beş katlı apartmanlar ve birbirine yakın dairedekiler alaca karanlıkta yaşıyorlar.Mahalle aralarına nerede bir boşluk varsa oralara bu tip apartmanlar dikmişler ve şehrin bahçelerini,bostanlarını ve mahallelerini denizden koparmışlar ve karanlıkta sadece denize bakan camlardan denizin göründüğü bir yaşamı insanlara reva görmüşler.Yani nereden baksan,Trabzon’un doğasına uymayan bir sürü katliamlar yaşandı maalesef.Aynı şekilde insanına da benzer uygulamalar yapılmış.

IMG 20211107 182952 edited scaled
“Trabzonlu Delikanlı diyorum.Trabzonlu eli-kanlı demiyorum…Çünkü bu bir duruş ve yiğitlikle ilgili bir ifadedir.

“FINDIK BAHÇELERİNE TARİKAT-CEMAAT YURTLARI AÇILDI.”

-1970’li yıllarda 33 kişiyi kurşunladılar ve öldürdüler. Faillerinin çoğu maalesef bilinmiyor. Üniversiteyi ele geçirdiler ve genetiği ile oynayıp, halktan kopardılar. Gerçek aydınlanma düşüncesinden uzaklaştırıldı ve tarikatların, ırkçı unsurların kalesi haline getirildi. Şehirde %30 genç işsizlik oluştu ve AKP’nin %60’ın üzerinde oy aldığı bir şehir haline dönüştürüldü. Fındık bahçelerinde tarikat yurtları açıldı. Buna üzülmemek mümkün değil. Trabzon yeniden kendine yakışan kültürel aydınlanmayı yaşayacak ve geçmişte olduğu gibi sadece Doğu Karadeniz’in değil tüm Karadeniz’in aydınlanmacı şehri olacak diye düşünüyorum. Bunu bizim insanlarımızın yetenekleri ile tesis edecek ve başaracak gücü vardır. O umutla yaşıyorum.

Snapshot 1 1

-Sizi bulmuşken, biraz da Trabzonspor’u konuşalım…

-Trabzonspor, benim doğduğum ve büyüdüğüm Hacıkasım Mahallesi’nde kuruldu. İdmanocağı ve Ziya Bey Sahası…

Benim çocukluğum orada geçti. Onun için ölmüş,yaşayan ne kadar Trabzonsporlu varsa hepsini tanırım.Futbolcu olarak,yönetici olarak hepsini tanır ve bilirim.

-Türkiye son yıllarda eğitim olarak, kültürel olarak kötüye gidiyor. Haliyle bu kötü gidişattan Trabzon’un ve Trabzonspor’un etkilenmemesi mümkün değildi.

Trabzonspor, yalnız futbol ve spor olayı değildir. Trabzonluların uğradığı haksızlıkların spor ile dışa vurulmuş halidir.

“TRABZONSPOR,HALKIN UĞRADIĞI HAKSIZLIKLARIN DIŞA VURULMUŞ HALİDİR.”

Kurtuluş Savaşı yıllarında Trabzon’un ileri gelen eşrafı, ağaları ve Derebeyleri Mustafa Kemal’e karşı oldukları için, Şehri de kendi düşünceleri etrafında yönettiler. Bunu yapanlar İttihat Terakki ve Teşkilat-ı Mahsusa ve de Enver Paşacı ekaliyetidir. Erzurum ve Sivas Kongrelerinde görev alan delegeler de bu anlayışın ürünüdür. Bu anlayış, Cumhuriyet Hükümeti’nin sonraki yıllarda bir tehlike olmasın diye Trabzon il sınırlarının daraltılmasına neden olmuştur. Mesela; Trabzon’un ilçesi iken, Trabzon’dan ayrılan Giresun’un il sınırları, Trabzon’un neredeyse iki katıdır. Aynı şekilde Gümüşhane’yi de örnek verebiliriz.
İşte Trabzonspor, tarihteki bu baskılanmanın da dışa vurumu ve tepkinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

-Trabzon’da İlk takım 1913 yılında İdmanyurdu ismi ile kuruldu.1.Dünya Savaşı ve sonrasında işgaller ve Kurtuluş savaşı dönemi derken, bu kulüp pek bir varlık gösterememiştir. Daha sonra 1921’de İdmanocağı,1924’te İdmangücü,1923’te de Sebat Gençlik gibi takımlar kurularak, Türk Futbolunun uluslar arası müsabakalara katılmasına olanak sağlamıştır. O dönemin Beden Terbiyesi 3 bölgede faaliyet yürütmüştür. Bunlar; İstanbul, İzmir ve Trabzon’dur.

“TRABZONSPOR 1967’DE ZORLAMA İLE KURULMUŞTUR.”

-Trabzonspor 1967’de zorlama ile kurulmuştur. O dönemde İdmanocağı bölgesel amatör liginde 3 kez Türkiye Şampiyonu olmuş ve Profesyonel lige alınması gerekirken, Adalet Partisi’nin Trabzonlu temsilcileri tarafından yapılan baskılarla, İdmanocağı- İdmangücü-Karadenizgücü’nün birleşmesi sonucu Trabzonspor kurulmuştur. İdmanocağı ve İdmangücü takımları arasında yaşanan rekabet Trabzon’da futbolu iyi bir seviyeye getirmiştir.

Snapshot 4 1

“TRABZONSPOR SADECE BİR FUTBOL OLAYI DEĞİLDİR.”

Trabzonspor’un gerek 2.lig’de gerekse 1.Lig’de yakaladığı başarıların ardında aslında kendisine yapılan haksızlıklara karşı bir baş kaldırı vardır. O yüzden Trabzonspor sadece bir futbol olayı değildir.

-Trabzonspor’un tarihsel gelişimi içerisinde zarar gördüğü konulardan biri de ‘paralı başkan’ konusudur. Tepeden inme paralı başkan konusu Trabzonspor’a çok zarar vermiştir. Ne zaman İbrahim Cevahir  “Merak etmeyin çok para verecek” diye Mehmet Ali Yılmaz’ı paraşüt ile Trabzon’a getirdi; işte bu iş yanlış oldu.1984 yılındaki şampiyonluğu saymazsak; (çünkü o takım kadrosu daha önce oluşturulmuştur) Mehmet Ali Yılmaz döneminde 17 yıl boyunca şampiyon olunamamıştır. Mehmet Ali Yılmaz’ın parasına göz diken orta halli eşraf, esnaf diyelim ona yağ çekerek hem parasını yediler hem de hak etmedikleri halde yönetimde görev alıp, boy gösterdiler.
Takım şampiyon olamadığı gibi geleneksel davranışını da kaybetti. Bir sürü yıkımlara uğradı. Trabzon Şehri, kültürel vasfını da yitirdi.

IMG 20210930 170913 edited scaled

-Peki Hocam; Sizce ‘O SENE,BU SENE Mİ?’ diye soralım…

-Şuanda ki durumda daha hiçbir şey belli değil. Evet Trabzonspor bu sene çok iyi gidiyor. Moral olarak, puan avantajı olarak ta her şey lehimize gözüküyor. Şuanda her şey lehimize gözükse de, gri bir zeminde yürümeye devam ediyor. Her an Trabzonspor’u çelmelemeye kalkabilirler.

-Şuan 3 temmuz olayı bana göre hala çözülmedi. Evet mahkemeler bir takım kararlar verdiler ancak bu durum ülkemizin ne kadar hukuk devleti oluşu ile ilgili bir durumdur. Önümüzdeki yıllarda bu davaların yeniden görüleceğini tahmin etmek zor değil… O süreç bana göre hala devam ediyor.

-Şuanda Trabzonspor’un başarısını sahiplenip, Kendisini Trabzonsporluymuş gibi gösteren, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı kanıtlanmış kişilere güzelleme ve türkü yapan bir takım adamların Trabzonsporluluğuna aldanmamak gerektiği gibi, Özkan Sümer’in felsefesine ve ruhuna sahip çıkılması gerektiğine inananlardanım…

8
mutlu
Mutlu
1
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
TRABZONLU DELİKANLI: YAŞAR MİRAÇ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!