Değerli dostum ve meslektaşım Ramazan DURAN’ın muhterem eşleri hasta.
Bir süredir de tedavi görüyor.
Daha doğrusu görmek istiyor.
Önce Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesine havale edildi.
Tetkikler yapıldı.
İlaçlar verildi.
Sonra da yerleşim alanları olan Antalya’ya dönüldü.
Gel gör ki Antalya Tıp Fakültesi bir ilacı kullanma ihtiyacı hissetti
Ama o konudaki patoloji testleri eksik yapılmışmış.
Ancak gerekli testlerin tamamlanarak “akıllı ilaç” denemek için kayıtlara bakılır.
Böyle bir test yapılmamışmış.
Her ihtimale karşı da;
0312 202 54 88,
İle 0312 202 54 99 nolu telefonlar da verilmişmiş.
Bunun aslını öğrenmek üzere arkadaşımın ricası üzerine,
Ankara’da yaşadığımdan Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesine gittim.
Maruzatımı,
Ve arkadaşımın bana WatsApp’tan gönderdiği bilgileri ilgili memure hanıma verdim.
Baktı.
Odasına gitti.
Hocası ile görüştüğünü söyledi.
Sonra da içeriden;
“Sayın Meslektaşım” diye başlayan el yazısı bir mektup gönderdi.
Hastamızın tetkiklerinin Aralık 2020’de yapıldığını,
O zaman bu tetkiklerin yapılmadığını,
Hastanın bu testlerinin yeniden bakılabileceğini söyleyen mektubu değerli arkadaşıma gönderdim.
İl dışında olduğundan da telefonlarını istedim.
Israrla vermek istemediler.
Vermek istemediler.
Sonra kardeşim il dışından aramak zorunda kalabilirler deyince yukarıdaki numaraları verdiler.
Gelin görün ki o numaralara cevap almak olanaksız.
Şimdi Avrupa,
Evrensellik diye haykırmamın nedeni bu.
Çalışan telefonu neden vermiyorsunuz?
Hastanızdan neden kaçıyorsunuz?
Hasta sizin velinimetiniz değil mi?
O zaman sizin güvenilirliğiniz kalır mı, diye kendime sordum.
Can havliyle de kendimi dışarı atıp bir köşede dinlenmek istedim.
Hastanenin her tarafı ören halinde.
Ağaçlar budanmamış,
Çimenler yerine toprak zemin oluşturulmuş.
İşte bu hastane tedavi dağıtıyor/muş.