Bazı belalar vardır ki, beklenmedik sonuçlar doğurur.
Başarılamayan sınavlar,
Önlenemeyen cinayetler,
Eğitimde meydana gelen dezenfermasyonlar,
Beklenmedik isyanlar,
Ve nihayet önlenemeyen ölümcül ya da sakat bırakan hastalıklar.
Ve diğerleri.
Hepsinde ekonomik kalkınmışlık gerekir.
Yani para ya da para değerindeki şey.
“Kamu Spotu” adında yapılan yayınlarda kullanılan maskelerin nasıl çöpe atılacağı sık aralıklarda hemen her kanalda gösterilmektedir.
Ama anlayana.
Bu köşenin okuyucuları bilirler!
Kullanılmış maskelerin nasıl çöpe atılacağı ile ilgili önemli bir yazı yazmış ve çok önemli ve olumlu tepkiler almıştım.
Sanırım o tepkilere nazire olsun diye sokaklar yine maske dolu.
Hatta her renginden ve her deseninden.
Ankara sokakları ile
Arka mahalle araları maske dolu.
Kanımca Etimesgut Belediyesi bunları görmezden gelmektedir.
Yeraltı treni (metro) tam seyahat edilecek dönemini yaşıyor.
Bu vasıtalarda vatandaş tabir yerinde ise pür dikkat.
Ama ya bu hastalığa inanmayan,
Ya da itikadı gereği hastalığı yok sayanlar her türlü bulaşı sağlamaktalar.
Yani ölümden çok polisten korkuyorlar.
Yani polisin ceza yazmasından.
Sigara içiyorum mazeretiyle,
Çay, kahve içiyorum yalanıyla,
Yemek yiyorum dalkavukluğuyla maskeyi;
Ya çene altına,
Ya tek kulağına takarak,
Ya da tamamen çıkararak tafra yapmaya devam ediyor bulaşı yayan Ankaralılar.
Yahu kardeşim ne nane yersen ye de hiç değilse mesafeni koru ve el temizliğine dikkat et olmaz mı?