Her yıl 11 Ekim’de kutlanır.
Kız çocukları her zaman Türkiye’nin gündemini oluşturmaktadır annelerle birlikte.
Cahiliye döneminde kız çocukları diri diri toprağa gömülürken,
Cahil Müslümanlar döneminde de adeta sermaye,
Ya da cinsel meta olarak görülmektedirler.
İşin en zor tarafı Müslümanların kendi dinlerine cahil olmaları ve cahiliye dönemindeki gözle kızlarımıza bakmaları.
İşte insanı acıtan bu.
Pek yakında çıkacak olan “Müslümanlıkta, Osmanlı’da ve Türkiye’de Kadın” konusunu değerli arkadaşım Nilgün BAKKALOĞLU ile çıkaracağımız kitapta dikkatle ele almaya çalıştık.
“Cehaletin Eğitiminin verildiği” toplumlarda kadının hep “tu kaka” edildiğini göreceksiniz.
İslamiyet’in ilk yıllarında bizzat erkekli kadınlı cemaat huzuruna çıkıp fetva veren kadınların varlığı
Milli Mücadele’de Büyük Atatürk’le omuz omuza mücadele eden ve gerektiğinde evladını yahut eşini bir kenara bırakarak (Gerektiğinde ölümüne göz yumarak) savaşan kahraman kadınlarımız,
Osmanlı döneminde ya da
Türkiye’de vakıf kurmuş olan kahraman kadınlarımızı göreceksiniz.
Elimizde “Çocuk Hakları Sözleşmesi”,
İstanbul sözleşmesi ve
6284 nolu yasa varken, bunları ya ortadan kaldırmaya,
Ya imzamızı çekmeye ki (Adına İstanbul Sözleşmesi denmesinin nedeni Türkiye’nin teklifi ile İstanbul’da imzalanmasından),
Ya da yok saymaya niyetliyiz.
Neden? Siyasi ve hatta Siyasal İslam’ın amacı bu değil mi?
Kız çocuklarımızı, bazı tarikat yetkili ya da etkili kişilerinin “Bademleme” diye tecavüz etmelerinin önünün açılması değil de nedir?
Neden bu ve benzeri kişilerin tek işi cinsellik?
Hangi tarikat yok ki cinsellikten beslenmesin.
Bazıları duyuluyor,
Bazıları gizleniyor,
Kanım odur ki az bir kısmı kamuoyunun önüne geliyor.
Dinin cinsellikle neden bu kadar ilişkili olduğu mesajı hep gündemde tutuluyor?