Elbette önce habere bakmak gerekir.
Haber:
1. Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık.
2. İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi.
3. Bilgi.
4. Yüklem (TDK sözlüğü. S: 1019. 2011. Ankara)
Haber:
1. Son ve yeni havadis, bilgi.
2. Ağızdan ağıza dolaşan söz.
3. Hâdis. (Ferit Devellioğlu. Osmanlıca-Türkçe Sözlük. Kurtuluş Ofset basımevi. S. 303. 1993. Ankara)
Hemen ardından ha haberin kime gerekli olduğunu,
Neden olduğunu öğrenmek gerekir.
Sanırım kimse haberin/haberlerin;
Koyuna,
İneğe,
Kaplumbağaya,
Tilkiye,
Defne ağacına,
Karaçama,
Sarıçama,
Karıncaya,
Köpeğe,
Kediye gerekli olduğunu söyleyemez.
Bir tek kala kala insan kaldı.
Yani haber sadece insana gerekli.
İnsan haberi nereden alacak?
İşte zurnanın “zırt” dediği yer burası.
Bu noktada bazıları haberi benim istediğim gibi alacaksınız.
Aksi taktirde size “haber maber yok” diyor.
Bazıları ben yapıyorum haberi ne yapacaksınız diyor.
Hemen bu noktada sormalıyım: Haberi kim/kimler öğrenmek ister?
Elbette haberin muhatapları.
Cebime dokunursa,
Çevreme dokunursa,
Sağlığıma dokunursa,
Eğitimime dokunursa,
Bilgime dokunursa,
Yaşam tarzıma dokunursa,
Yatma-kalkma saatlerime dokunursa. Vs.
O zaman haberin elde edinilmesi zorunludur.
İşte yine zurnanın “zırt” dediği yere geldik.
Haberi kimsen ve nasıl alacağız?
Zira haber gizlemek adet,
Ya da ifşa etmek suç oldu abi!