Bu cümlede üç özellik var.Birisi mutlu olmak,
Bir diğeri Türk olmak,
Bir diğeri ise Türk olduğu için mutlu olmak.
Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayıp da;
Mutlu olmak mı?
Türk olmak mı?
Yoksa Türk olup da mutlu olmak mı rahatsız edicidir.
Hem ne büyük rahatsızlık ki,
Aylardır mahkeme kararları ile bu sonuca ulaşmak için çabalayarak.
Önce böyle bir dava açacaksınız,
Ki yıllar önce böyle bir davayı açanı hemen sınır dışı edip vatandaşlıktan bile çıkarabilirdi bu yargı.
Sonra yargı kararı ile bunun olamayacağını anlayacaksınız,
Bu yargı neden beni dinlemiyor diye;
Bekleyip,
Sabredip,
Sonra da Danıştay denen kurumun üyelerini isteklerinizi yerine getirecek sayıya getirip yeniden dava açacaksınız.
Bu ne kin,
Bu ne nefret,
Bu ne intikam?
Kimden mi?
Elbette benden,
Elbette mutlu olmamdan,
Elbette Türk olduğum için duyduğum mutluluktan.
Bu sözle anlatılmak istenen;
Odur,
Budur,
Şuduru anlamam.
Ben içinde yaşadığım bu topraklarda Türk olarak mutluyum,
Her millet vatandaşı gibi ülkesinde yaşayıp,
Ülke vatandaşlığı ile mutlu oluyordum.
Haa!
Başka anlama geldiğini söyleyenler mi var.
Evet olabilir.
Bu ülkenin,
Bu vatanın,
Bu kimliğin,
Bu ülke halkının mutsuz olmasını isteyen birçok hain olabilir!!
Ben bu ülke sınırları içinde olup,
Kendini Türk kabul eden herkesin mutlu olma hakkının olduğuna inananlardanım.
Zira ben onlarla mutluyum.
Ermeni de olsa,
Rum da olsa,
Ya da başka bir kökenden olsa da.
Unutulmamalıdır ki bu milletin diline en çok hizmet edenlerin başında Agop DİLAÇAR gelmektedir.
Rahmetli DİLAÇAR bir Ermeni kökenli olsa da.
Bunun gibi daha niceleri var.