Türkiye öyle belaya kaldı ki, hastalık ferman dinlemiyor.
Esnaf çok ciddi darda,
Toplu taşım araçları neredeyse boşuna dolaşıyor,
Taksiler eskisi gibi dolaşarak değil, durdukları yerde müşteri bekliyor,
Artık iskambil kâğıtlara kahvehanelerden içeri girmez oldu,
Eskiden tabir yerinde ise “taş dizenler” oyunu unutacak hale geldi,
Sinemalar adeta halka küsmüş,
Sanat merkezleri müşteri tanımaz olmuş,
Okullar öğrencisiz,
Öğrenciler öğretmensiz kalmış.
EBA sistemi dedikleri oyuncaklı ders öğrenme neredeyse kültürümüzün bir parçası olmuş.
Öğretmenler yarım,
Öğrenciler yarımdan da küçük bölümleri ekran karşısında.
Hani öğretmeninin kıyafetini dikkatlice izleyen,
Hani öğretmeninin ayakkabısını eleştiren öğrenci yerini başkaları almış.
Öğretmen öğrencisini tam boyda görmek isterken,
Kıyafetini görünce “Çok güzelsin” diyeceği öğrencileri adeta ekran karşısındaki kıyafetini göstermekte.
Hatta adeta alttan pijama ile ders dinler hale gelmiş.
Kırtasiyeciler öğrencileri,
Öğrenciler kırtasiyecileri özlemiş.
Sokaklar yalnız,
Sokaklar ıssız,
Yollar yalnız, yollar ıssız.
Hepsi birbirlerine yoldaş,
Ama esas yoldaş öğrencileri yok.
Okuyan okuduğunu anlamıyor,
Dinleyen dinlediğini.
Adeta herkes bir formaliteyi tamamlıyor.
Ama çalışanlar ekmek peşinde,
Sokakta gezenler ise olmayan rızıklarının peşinde.
Denge bozuldu abi?
Her zamanki gibi aç olan aç,
Tok olan ise her zaman tok.