(Metin YURTBAŞI’nın Atasözleri Sözlüğü. 2012. İstanbul adlı kitabının 229 nolu sayfasında) kitabındaki tanımına göre: İyi gitmeyen bir işten ne kadar erken vazgeçilirse o kadar yarar sağlanmış olur.
Her kişinin,
Her insan gurubunun,
Her ülkenin böyle bir duruma düşmesi olasıdır.
Yani her insanın,
Her gurubun,
Ya da her ülkenin iyi gitmemesi doğaldır ve muhtemeldir.
Zira içinde insan olan her topluluğun kaderidir bu.
Bundan kurtulma olanağı var mı?
Kanımca var.
Bu da eğitimle olur ancak.
O zaman da ülkemizde eğitimcileri,
Ve bilim adamlarının yeniden sınıflandırılması,
Yeniden tanımlanması gerekir.
Bilim adamı olan,
Eğitimci olan nasıl olur da siyaha beyaz der?
Bilim insanı olan kişi ya da kişiler nasıl bir olayı,
Bir eylemi görmezden gelir?
Güzelle çirkini,
İyiyle kötüyü,
Doğru ile yanlışı nasıl anlamaz?
Nasıl olur da aklı yerine duygularını,
Nasıl olur da beyni yerini gönlünü,
Nasıl olur da gerçek yerine ideallerini kullanır?
Nasıl olur da eğitimci,
Ve bilim insanı kararlarını siyasi saikle verir?
Bunlar nasıl olur da sevmek yerine kinini ortaya koyar?
Nasıl olur da evrensel dünyanın,
Evrensel hukukun genel kabullerini görmezden gelir?
Nasıl olur da hastaya sağlam,
Nasıl olur da kazaya, gerçek değil der?
Nasıl olur da başarıya hayır der?
Nasıl olur da mutluluğa kem gözle bakar?
Nasıl olur da kardeşine düşman olur?
Nasıl olur da kendi vatandaşına kötü gözle bakar?
Nasıl olur da kendi yararını görmezden gelir?
Nasıl olur da üzüntüden sermaye çıkarmaya çalışır?
Bütün bu ve benzerlerini hayatın bir parçası olarak görmeli,
Hayatı sevmeli,
Hayata değer vermeli,
Hayatın değerini bilmelidir.
Yoksa hayatın; “Hayat, yarısı taze, yarısı bayat” olur.