Seçim yaklaştıkça insanların endişeleri artmaya başladı. Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden yapılan söylemler yeterli olmuyor. Bireysel çıkışlarla kendilerini aday yaptırmaya çalışanlar var. Adaylık süreci ve hangi yöntemle belirleneceği belli değil. Sürecin sağlıklı gitmesi için katkı vermek gerekir diye düşünüyorum.
‘Adaylık nasıl olacak?’ diye yapılan tek açıklama genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “adayı millet ittifakıyla birlikte belirleyeceğiz” söylemidir. Genel başkanlar üzerinden yapılan bu belirleme toplumsal muhalefetin kabul görüp, sahiplenmesini sağlar mı?
Ekonomik kriz var, iktidar gidiyor, belirlenen cumhurbaşkanı adayı bana yakın olsun, nasılsa kazanıyoruz, zaten bu seçim son şansımız düşüncesi tehlikelidir. Seçmenler üzerinde oluşturulan baskının korkuya dönüşmesi insanları seçimlerden uzaklaştırır. CHP’nin içerisinde aday olarak düşünülen insanlar üzerinden karşılıklı yıpratmaya yönelik tartışma yapılmaya başlandı. ‘Kimle kazanırız?’ tartışması, ‘ben kimin yanında yer bulabilirim’ şekline dönüşüyor. Taraftarlar arttıkça kamuoyunda iyi bir görüntü oluşmuyor. Milletvekili seçimleri de aynı tarihte yapılacak olmasına rağmen tek kelime edilmiyor. Tek adamlık yönetimine karşı çıkarken, tek adamların kurtarıcı gösterilmeye çalışıldığını görüyoruz. Belirsizliğin ortadan kaldırılması CHP yönetiminin görevidir.
Sendikalar, meslek örgütleri, dernekler, CHP’nin il ve ilçe örgütlerinin, örgütlü ve örgütsüz yapılanmaların, düşüncelerini alabilecek alanlar açılmalıdır. Milletvekilli adaylarının belirlenmesinde tartışmasız tüm parti üyelerinin katılımıyla ön seçim yapılmalıdır. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde ön seçim yapılmayacağı düşünülüyorsa kamuoyunun bilgilendirilerek ikna edilmesi ve atama yönteminin en geniş muhalif kesimlerin ortaklaşabileceği bir adayın nasıl belirleneceğinin şeffaf bir şekilde anlatılması gerekmektedir.
2023 seçimlerine giderken tüm sorumluluğu parti yönetimi ve genel başkana bırakmanın ağır bir yük olduğunu düşünüyorum. Bir yıl önce çok fazla ismin cumhurbaşkanı adayı olabileceğinden bahsediliyordu. Şu an itibariyle üç isim konuşuluyor. Kendilerinin resmi bir beyanları yok, aday olmayabilirler de… Toplumsal muhalefetin suskunluğu ortadan kaldırılarak, aday olmak isteyenlerin önünün açılması gerekiyor. Kendisini muhalif görüp yolsuzluk düzeninin değişmesini isteyen her yurttaşın, özgürce düşüncelerini açık alanlarda seslendirmesiyle doğru yolu açarız. Üye olduğumuz sendika, meslek örgütü, siyasi parti, yazılı ve sözlü görüş belirtebildiğimiz her alanı kürsüye dönüştürüp konuşmalıyız. Susmak, yanlış alınmış kararların ve tek adamlığın onaylanmasıdır.
Hayalimizdeki ülkeyi konuşalım, bunu gerçekleştirebilecek kadroları birlikte seçelim. Halkın iktidardan umudu kestiği bu günlerde, muhalefetin kendi içindeki iktidar kavgalarına tahammülü yoktur. Hayatın normalleşmesi, eşitlik ve adaletin sağlanması, geleceğe yürüyecek sağlıklı kadroların öne çıkabileceği, demokratik, katılımcı yöntemlerin önü açılmalıdır. Halkın alanlara inmesi, demokrasinin önünü açacaktır…