Uluslararası düzeyde yüksek değere sahip anıtsal bir eser olan Ayasofya Müzesi’nin işlevi ve tüm değerleri ile korunması ve geleceğe taşınması gerekirken; hatalı müdahalelerle yapı tahrip edilmekte ve zarar görmektedir.
1964 yıllından beri müze olarak işlevini sürdüren yapıya hiçbir şekilde müdahale edilmemiş, yalnızca, yapı olduğu gibi sergilenmiş ve yapının mekân düzeninde herhangi bir değişiklik veya herhangi bir ek yapılmamış ve eser korunmuştur.
2013 yılında iktidarın koruma hukuku ve mevzuatına aykırı aldığı “işlev değişikliği” kararı ile birlikte eserin sanatsal ve simgesel değerlerini zedeleyen müdahaleler başlatılmıştır. Bu süreçte kültür mirasını koruma ilkelerine aykırı olması nedeniyle yargı tarafından iptal edilen projeler ısrarla uygulamaya konmuştur.
İşlev değişikliği ile birlikte; anıtsal yapıda bazı tahribatlar, tadilatlar, mimari bileşen ve elemanlarına yönelik geçici kaplamalar ve ekler yapılmıştır.
Duvar, tavan yüzeylerinde ve kubbe iç yüzeyinde bulunan freskler, mozaik zemin kaplamaları kapatılmıştır. Tadilatlarla mekan bütünselliği ve algılanması ortadan kaldırılmıştır.
Yapılan müdahalelerle bahçede bulunan havuz kaldırılmış, yer döşemeleri ve duvarlar acemice yapılmış, jeneratör bahçe görünümünü bozan bir yere konmuş, yapının ve kulenin bahçe ve çevre ile ilişkisinde bütünsellik olumsuz etkilenmiştir.
Bütün bu ve benzeri hatalı ve acemice yapılan uygulamalar yetmemiş gibi; hiçbir restorasyonda görülmeyecek şekilde kule cephesine metal merdiven ve seyir yeri eklenmesi ilkel bir anlayışın yansıması olarak ibret vericidir.
Ülkemizin ve Trabzon’un çok önemli bir kültür varlığı olan Ayasofya’nın “sanatsal ve simgesel değerlerini’ yansıtması için alınan hukuksuz kararların kaldırılması, hatalı uygulamaların durdurulması ve eserin restorasyon ilkeleri doğrultusunda yeniden “müze işlevi” ile korunması sürecinin başlatılması bilimsel ve hukuksal bir zorunluluktur…
Trabzonlu yurttaşların sahip oldukları eşsiz doğal ve kültürel değerlerine daha fazla sahip çıkması umuduyla…