Metre bir uzunluk birimidir. Genellikle kısaltması olan m harfi ile gösterilir.
Metre bir ölçü birimi olup, genellikle desimetre, santimetre ve milimetrelere bölünmüştür. Üst katları onar onar büyür, alt katları onar onar küçülür.
METRENİN DEĞERİ;
a- Işığın hızının, vakumu alınmış boşlukta 1/299,792,458 saniye aralığında aldığı yol ölçülerek bulunmuştur.
b- Ekvatordaki dünyanın çevresinin kırk milyonda biri olarak tarif edilmiştir. Örnek kabul edilen bu metreye “etalon” denir.
c- Paris’te toplanan on birinci Ağırlıklar ve Ölçüler Genel Konferansında, kripton 86 atomunun 2P10 ve 5d5 seviyeleri arasındaki geçişine tekabül eden ışımanın boşluktaki dalga boyunun 1.650.763,72 katına eşit uzunluk, metre için esas alınmıştır.
Platinden yapılan ve standart kabul edilen bu metre Fransa’nın başkenti Paris’in Sevres kasabasında bulunan Milletlerarası Ağırlık ve Ölçüler Bürosunun yeraltındaki mahzeninde saklanır. Dünyada bütün metrelerin eşit olması istendiğinden bunu temin için bir örnek metre kabul edilir.
İnsanlık, metrenin değeri ile niye bu kadar kafa yormuş, uğraşmış, ilgilenmiş, titiz ve hassas davranmış. Ve neden dünyada aynısını esas almıştır? Zira bu titizlik ve hassasiyet gösterilmezse, eğitimden öğretime, bilimden teknolojiye, İmalattan üretime, ticaretten ekonomiye ve ölçülerle yürütülen diğer tüm maddi değerlere kadar her şey alt üst olur ve perişan olan İnsanlığın hayatı çekilmez hale gelir.
Bir toplumun sosyal ve kültürel hayatı içinde var ettiği değerlerinin tamamı olan Folkloru (Halk bilimi), o toplumu bir arada tutan inançları kadar vazgeçilmez manevi değeridir. Bu folklorunun (Halk biliminin) en belirginlerinden birisi de Halk müziği ve Halkoyunlarıdır. Karadeniz yöresinde bunun adı Kemençe ve Horon ’dur. ( Kemençe baş enstrümanımızdır. Kemençe derken diğer enstrümanlarımız olan Tulum, Kaval, Davul ve zurna gibi diğer halk çalgılarımızı da ifade ediyoruz.)
Kemençe ve Horon, yalnızca seslerden, adımlardan, figürlerden ve hareketlerden oluşmuş bir müzik, oyun veya dans değildir. Bunların ötesinde Karadenizlinin şahsına münhasır karakteri, hayat tarzı, ahlakı, terbiyesidir. Kısaca kendisini ifade eden en önemli değerleridir. Bu nedenle Kemençe ve Horon konusunda herkesin ve özellikle emek verenlerin çok titiz ve hassas olması gerekir.
Kimsenin sanatçılığına, horonculuğuna, oyunculuğuna ve bu alanda yaptıklarına bir şey demiyoruz. Kimsenin rakibi olmadığımız gibi tarafı da değiliz. Aslında hepimiz aynı şeyleri düşünüyor ve hayal ediyoruz ama aynı lisanı ve dili kullanamıyoruz. Bu işe emek verenlere saygımız nedeniyle, daha iyisini, güzelini, doğrusunu ve gerçeğini nasıl ortaya koyarız diye bir tespitle katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Bu yaklaşımımıza farklı anlamlar yükleyip alınganlık göstererek maksadı aşan karşılık vermek hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Kemençe ve Horon var ve ondan esinlenerek her birimiz bir şeyler çıkartıyoruz. Çıkarmaya da devam edeceğiz. Derdimiz Kemençe ve Horonun doğal ve otantik-özgün yapısını yani ruhunu bozmayalım. Kemençe ve Horonu kaybetmeyelim ve yaşatalım ki doğurmaya devam etsin.
Ayrıca kimsenin alnında ne olduğu, ne yaptığı, ne düşündüğü ve neyi anlatmak istediği yazmadığı için kendimizi doğru ifade edelim ki anlaşabilelim.
Bunu yaparken kültür adamlığı gereği, birer folklorcu-Halkbilimci, sanatçı ve horoncu olarak, ait olduğumuz topluma ve insanlara karşı sevgi ve saygıyla, halk bilimi değerlerimize, geleneklerimize, maneviyatımıza ve ahlakımıza uygun, nezaketten ve kibarlıktan ayrılmadan, sorumluluk bilinciyle, öğrendiğimiz ve bildiğimiz kadar alçakgönüllü, sanatkârlığımızın büyüklüğünce mütevazı ve hoşgörülü olarak, kimler adına ve ne adına söz ettiğimizi bilerek hareket edebilelim.
Saygılarımla ..!