‘’Bu Kanal Bir Rant Kanalıdır’’

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, İBB Meclisi Haziran ayı oturumunda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İbrahim Özkan, Konuşmasına başlarken Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık’a düzenlenen saldırıyı kınayıp, Bıyık’a geçmiş olsun dileklerini iletti.

Özkan, Mustafa Bıyık’a düzenlenen saldırı hakkında şu ifadeleri kullandı;

‘’2019 seçimlerinde AKP Kalesi olan Trabzon’un en büyük ilçelerinden Yomra Belediye Başkanlığını %52.41 gibi ezici bir farkla kazanan İYİ Partimizin, cesurlar hareketinin kıymetli değeri Yomra Belediye Başkanımız Mustafa Bıyık’a yönelik silahlı saldırıyı buradan bir kez daha kınıyor, başkanımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kıymetli kardeşimin her daim yanında olduğumuzu da belirtiyorum. Yılmadan Yomra halkı için çalışmaya devam…’’

Kanal İstanbul projesinin bir rant kanalı olduğunu ifade eden Özkan, şunları söyledi;

‘’Ülkemiz zor bir ekonomik süreçten geçiyor. İşsizlik alıp başını giderken işletmeler bir bir kapanırken, Vatandaşın payına düşen; Türlü türlü vergi, oluk oluk zam, ikide bir de doğalgaz müjdesi… İstanbul’un payına düşen? İnadına Beton Kanal, Rant için akıtılan bolca salya ve sınırsız ihanet… Ülkenin payına düşen de; Sonsuz zarar, azami ziyan ve oldukça derin bir sefalet. Kanal İstanbul demişken ay sonu temel atacağını söyleyen hükümete rağmen halkımıza şunu söylemek isterim.  Bu kanal bir rant kanalıdır. Şöyle ki; Dünyada birçok sonradan açılmış yapay kanallar vardır ve hepsinin ekonomik amaçları vardır. Dünyadaki yapay kanallar; Süveyş Kanalı, 193 km uzunluğunda bu kanal sayesinde gemilerin Afrika kıtasını dolaşmadan Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan bir kanal. Ortalama 4500 km’lik avantaj sağlıyor. Korint kanalı; 6,5 km uzunluğunda olan bu kanal ile Yunanistan 400 km’lik avantaj sağlamış durumdadır. Kiel Kanalı, Almanya’daki 98 km’lik bu kanal ,519 km’lik yolu kısaltan bir kanaldır. Dünyada en çok kullanılan kanal da bu kanaldır. Panama kanalı; 77 km’lik bu kanal Pasifik ve Atlantik okyanusu arasındaki geçişi sağlayan dünya ticareti açısından çok önemli yapay bir su yoludur. Ortalama 15.000 km’lik yolu kısaltan bir kanaldır. Görüldüğü üzere yapay kanallar ulaşımı kısaltarak daha avantajlı hale gelebilmek için yapılmış su yollarıdır. Peki bu bilgiler ışığında size soruyorum. Bu kanal hangi yolu kısaltıyor? Bu kanal kısaltsa kısalta Rantiyecilerin cebine giden yolu kısaltır. Bu kanal için de diğer ihalelerde verilen geçiş garantisi verildi mi maalesef bunu henüz bilmiyoruz. ‘’

WhatsApp Image 2021 06 14 at 18.55.30 1

AKP’nin kendisini devlet partisi olarak görmesine değinen Özkan, ”Son dönemde AKP’nin kendisini Devlet Partisi gibi görme hayalleri için attığı adımları ibretle izliyoruz. AKP ye söylenen her söz ve eleştiri devlete yapılıyormuş algısı yapmaları ne demokrasi ile ne de Cumhuriyetin çok partili sistem değerleri ile bağdaşmaz. Bakın size kısa bir anekdot anlatayım. Ankara ve İstanbul şehirlerinden birine “Atatürk” adı verilmesi için bir yasa önerisi hazırlığı yapıldığını duyan büyük önder Atatürk ne der biliyor musunuz?:

“Bir adın tarihte kalması ve ağızlarda söylenmesi için, şehirlerin temellerine sığınmak şart değildir. Tarih, zorlanmayı sevmeyen nazlı bir peridir; fikirleri tercih eder” der. AKP baktı ki fikirleriyle tarihte bir yer bulamayacak, Anadolu Üniversitesi Açık öğretim Fakültesi İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Ders kitabına kendi dönemini ekleyiverdi.  AKP’nin politikasından övgüyle söz edilmiş bu kitapta, ek 47 sayfa ile. Bence o yazı eğer olacaksa daha objektif olmalıydı mesela, Yolsuzlukta şampiyonuz, yoksullukta zirvedeyiz, yasakların zaten cennetiyiz, maşallah bize, böyle övmelilerdi aslında kendi dönemlerini… Madem başladık, mevcut iktidar, hangi fikirleriyle tarihte kalmayı başaracak? Nasıl hatırlanacak? Birkaç tane daha söyleyeyim hemen sizlere;

Andımızı kaldırıp, madalyalardan ve armalardan ülkenin kurucusunu çıkarıp; akıl, bilim ve liyakati dışlayarak, ülkeyi karanlığa boğanlar olarak hatırlanacak.

Yerli ve milli ne varsa bitiren, inadıyla İstanbul’u da ülkeyi de felakete sürükleyenler olarak hatırlanacak.

Ülkenin her köşesine derin yoksulluk ağları örülürken, yandaş müteaahitleri dünya ihale şampiyonu yapanlar olarak hatırlanacak.

Salgın sürecinde vatandaşını aşılamayı beceremeyip, ben aşılıyım maskeleriyle milletini aşağılamada sınır tanımayanlar olarak hatırlanacak.Topluma kin, nefret aşılamaktaki üstün performanslarını, koronavirüsle mücadelede gösteremeyen iktidar olarak hatırlanacak…

İstanbul Sözleşmesini fesh edip, kadının haklarını, özgürlüğünü yok edip, kadını yalnızlığa mahkum edenler olarak hatırlanacak.  Geçtiğimiz günlerde; İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Gönüllüleri işbirliği ile Üsküdar Meydanı’nda kurulacak Kadın Emeği Pazarını da engellemeye kalktı bu hazımsız, bu engelci zihniyet! Mazeret ne Corona virüs !Gençlik ve Spor Bakanlığı personelinin Üsküdar Belediyesi’ne ait teknede, fasıllı, göbek atmalı, tüm korona tedbirlerinin hiçe sayıldığı organizasyonuyla fetih kutlamak serbest; açık havada Kadın Emeği Pazarı da kadınların el emeği ürünlerini sergilemesi de yasak dediler! Halk Ekmek Büfeleri meselesinde oldukça kötü bir sınav veren Üsküdar Belediyesi, az önce açıklama yapan Validebağ korusu için Validebağ gönüllülerinin endişelerini umarım dikkate alırsınız. Halka rağmen eğer bir şeyler yapacaksanız siyasi sonuçlarını da hesap etmelisiniz.Üsküdar bu dönem hep engellemelerle gündeme geliyor.’’ diye konuştu.

‘’Adalet ve Hukuk Tarihe Karıştı’’

Adaletin ve hukukun tarihe karıştığının altını çizen Özkan, şunları söyledi;

‘’Kolay değil tabi, Ekrem İmamoğlu Başkanlığındaki İBB Yönetimi ile kadınların işbirliği; yani bu zihniyetin en korktuğu ve karşısında sürekli yenildiği iki büyük güç… Kadın Emeği Pazarı, İBB’nin uğraşları neticesinde açıldı açılmasına da Üsküdar Meydanında açılması planlanırken Üsküdar Marmaray çıkışına alındı. Yüzlerce kadın girişimci, Sarıyer Meydanı ve Üsküdar Marmaray çıkışında, ürünlerini halkla buluşturmaya devam ediyor.  Sizler de, 19 Haziran’a kadar pazarı ziyaret edip el emeği göz nuru bu ürünlerden alarak, bu zor dönemde kadın girişimcilere destek olabilirsiniz. Dünya kadınla güzel ve Kadınlar her şeyin en iyisini en güzelini hak ediyor. Bu karanlık, bu çağdışı, bu kadını ötekileştiren zihniyet çok yakında sona erecek, bu dönem bitecek, İstanbul Sözleşmesi de kadının özgürlüğü de geri gelecek, söz veriyoruz! Şunu da eklemeden geçmeyeyim; Bir de bu hükümet nasıl hatırlanacak biliyor musunuz? Yerli ve milli ne varsa bitiren, inadıyla İstanbul’u da ülkeyi de felakete sürükleyenler olarak hatırlanacak.

Mesela bu dönemde neler öğrendik; İnsanımız kuru soğana muhtaçken, milyar dolarlık yolsuzlukların havalarda uçuştuğunu öğrendik.  Ülkenin içine düşürüldüğü çukurun ve ahlaksal çürümüşlüğün oldukça derin olduğunu öğrendik… Adaletin, hakkın, hukukun tarihe karıştığını; bir tek yabancı dil bile bilmeyenlerin mafya dilini büyük bir ustalıkla kullanabildiğini öğrendik. Sayın cumhurbaşkanının, “Daha bunlar iyi günleriniz, daha neler göreceğiz neler” demeleri de sanırım bu dilin bir tezahürü.. Yolu da yol arkadaşını da seçmeyi bilmediklerini öğrendik, seçilen yol doğru ve hayırlı olmayınca akıbetin de hayırlı olmadığını gördük.

Bakın, öyle yapıp edip, helallik istemekle olmuyor. Haramdan, yalandan, ihanetten uzak duracaksınız; aklı, bilimi rehber alacak, adaleti de yönetimin merkezine oturtacaksınız. O zaman kanmazsınız, kandırılmazsınız, hellallik istemek zorunda da kalmazsınız.  Ülkede derin yoksulluk ağları örülmüşken, geçim sıkıntılı intiharlar her gün artarken milletini zerre kadar düşünmeyen bir iktidar var. Halk açlıkla mücadele ederken tek kalemle milyarlar, yandaş şirketlerin kasasına aktarılıyor. Yoksulluk ise gittikçe derinleşiyor; Toplum açlıkla sınanırken, AKP’li bir vekilin dünyanın en hızlı Ferrari’sini ÖTV’siz aldığını gördük.

Anlayacağınız, ezan, bayrak, dava, ümmet, beka, yerli-milli diye diye sömürdüler ülkeyi iliklerine kadar. Yandaşı, karındaşı yedi sülalelerini doyurup, paralarına para kattığını öğrendik. Buradan vicdanlara seslenmek isterim. İBB Teftiş Kurulu  50 dosyada usulsüzlük, yolsuzluk tespit etti . Bunların hepsi yakın döneme ait dosyalar. 13 milyar kamu zararı var şimdilik bu dosyalarda, bu da eski parayla tam 13 katrilyon demek… Bu dosyalara valilik kanalıyla ve mülkiye müfettişleri inceleyecek diyerek bakmayabilirsiniz incelemesini geciktirebilirsiniz.”

”Hiçbir iktidar süresiz ve sonsuz değildir.”

Hiçbir iktidarın sonsuz olmadığını kaydeden Özkan, ”Şunu hiç unutmayın ki; hiçbir iktidar süresiz ve sonsuz değildir. Bakın İsrail’de dün akşam dejenere olmuş, Yolsuzlukları ayyuka çıkmış, Netenyahu’yu İsrail halkı iktidardan indirdi. Şimdi sorgulama, hesap zamanı… Bakın bu devirler gelecek. Buradan tarihe bir not düşmek istiyorum. Yarın bu yapmış olduğunuz çalışmaların incelenmeyeceğin sanmayın Hesabı kuruş kuruş Bilmem anlatabildim mi ? İBB Teftiş Kurulu dar gelirli vatandaşların, barınma ihtiyacı için yaptırılan, sosyal konutların AKP döneminde Cumhurbaşkanlığı personellerine tahsis edildiğini tespit etti.

AKP döneminin kurum dışındaki başka kişi ve kurumlara tahsis edilen makam araçlarının sadece otoyol ve köprü geçiş faturası 29,4 milyon TL ve bu tutar da İBB kasasından ödenmiş olduğunu öğrendik. İstanbul Belediyesi şirketi Metro A.Ş. 2012’de Sikorsky satın almış. Helikopterden 3.2 milyon TL kiralama gideri elde edilmesine karşılık, gideri ne kadar biliyor musunuz, tam 14.4 milyon TL.  İsraf ; önceki yönetimlerin iş bilmezliği ve yanlış ekonomik tercihlerin İstanbul halkına sadece 10 metro inşaatındaki ek faturası tam 8.1 milyar liradır. Yapımı yavaşlatılmış diğer iki metro hattıyla da beraber bu bedel maalesef 10 milyar lirayı aşmaktadır”  Bu kadarı da olmaz denen ne varsa oluyor, bu kadarı da söylenmez denen ne varsa söyleniyor, nasıl olsa hesap sorabilen bir kurum yok ortada…

Din eksenli siyasal islamın temsilcisi olduklarını söyleyenlerin, camiler üzerindeki yolsuzluğunu da anlatayım sizlere; Selatin Camileri var biliyorsunuz. Selatin camileri, Osmanlı İmparatorluğu döneminde sultanların yaptırdıkları camilere verilen isim. Bir usulsüzlük de AKP’li İBB’nin “Selatin Camilerinin İbadete Hazır Halde Bulundurulması Hizmet Alımı” ihalesinde ortaya çıktı. 2018’de 41 cami temizliği 99.9 milyona bir şirkete ihale edilmiş. Öyle enteresan fiyatları var ki; aralarında metrekarede fark olarak 1-2 kuruşlar var. Danışıklı bir çalışma olduğu belli!  Yeni İBB Yönetimi ise 2020 yılında bu işi 22 milyona yaptı. İBB Miras kuruldu, mimarlar mühendisler alındı, 40 Çeşme, 53 hazire, 1200 eser bakımını da ekledi. Vurgunun büyüklüğünü de söyleyeyim, yıllık tam 80 milyon!

Kamu kaynaklarını bu denli savuranlara şu durumu söylemek isterim. Anladık kuldan utanmıyorsunuz bari yüce Allah’tan korksaydınız! Cumhurbaşkanı da tutmuş açlık üzerinden muhalefete ayar vermeye kalkıyor! Bu ülke de eğer açlık konuşuluyorsa iktidarda yandaşları doyuramadığımızdandır. Sizin itibarınıza harcadığımız parayla ülkemizde tek bir aç kalmayacağını hiç düşünmez misiniz? Tüm bunlar yaşanırken bu ülkenin cumhurbaşkanı muhalefete şöyle seslendi: “Millet açsa onları da siz doyuruverin” Ülkede açlığın, yoksulluğun, sefaletin sebebi sanki iktidar değilmiş gibi… Ne kadar da acı değil mi ? E hani komşusu açken tok yatan bizden değildi… Siz toklukla semirmeyle sınanırken millet yatağına aç girdi bu ülke de…Biz komşusu açken tok yatmayanlarız. Komşusunun açlığını dert edenlerdeniz. Siz İslâmın emrini unutsanız da biz hâlâ aynı yerdeyiz.

Bu vesileyle şu hadisi şerifi hatırlatmak isterim. Hazret-i Ömer’den (r.a.) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah’ın (s.a.v.) ashâbından birkaç kişi gelerek ‘filân şehit, filân şehittir!..’ dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak ‘bu da şehittir!’ dediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.): “Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm.” buyurdu.Demek ki Devlet malından bir hırka bile aşıran savaşta ölse bile şehit sayılmıyor.Ne kadar da anlamlı ve ibretlik bir hadistir. Sizler için dua ediyorum. Yüce Allah sizlere hidayet versin. Doğruluktan ayırmasın. Kalplerinizi yumuşatsın. Yanlışın karşısında elif gibi dimdik durmayı nasip etsin. Kibirden uzak tevazuda vav gibi eğilmeyi öğretsin.” dedi.

‘220 yıldır ülke gerçeklerine kör yaşıyorlar’’

İktidarın ülke gerçeklerine kör olarak yaşadığını vurgulayan Özkan, ’’George Orwell der ki; İktidarın tadını alanların önemli bir kısmı, bu konumu kaybetmemek için deri değiştiren yılanlar gibi her gün başka kimliklere bürünürler.  Bu sözü duyduğumda dünyanın en uzun zehirli yılanı olan Kral kobralar geldi aklıma.  Yetişkinleri yılda ortalama 6 kez, yavruları ise her ay deri değiştirirmiş. Ve bu değişim süreci sonunda yaklaşık 10 gün yarı kör vaziyette yaşıyormuş Kral kobralar. O da bir şey mi?  Bizde öyle bir iktidar var ki; oyları her düştüğünde gündemi, TL’nin değeri her düştüğünde verileri, menfaatleri ters düştüğünde de yol arkadaşı değiştiriyorlar. Ekonomi baş aşağı gidince de, sürekli doğal gaz, petrol, altın ve gümüş buluyorlar. Reform açıklıyorlar türlü türlü, paket paket…. Bir başkan gidiyor bir başkan geliyor, yine de bir dikiş tutmuyor tutarsız politikaları.. Dış güçler ve faiz lobisi de suç kapatıcı bilindik enstrümanları…Üstelik 20 yıldır da öyle yarı kör filan değil tamamen kör yaşıyorlar ama sadece ülke gerçeklerine…Örneğin, tarımın bittiğini, yerli çiftçinin köyünden, tarlasından yitip gittiğini görmüyorlar.

Kepenk kapatan esnafı, umutsuz vatandaşı, gittikçe derinleşen yoksulluğu görmüyorlar. Hakkı yenen EYT’liyi, ay sonunu hesaplayan emekliyi, ekmek savaşındaki memuru, işçiyi görmüyorlar. Aşının yetmediğini, vakaların düşmediğini, turizmin can çekiştiğini görmüyorlar. Yap boza dönen eğitimi, EBA’ya ulaşamayan öğrenciyi, KYK borçlusu gençleri, el yakan sınav ücretlerini görmüyorlar. Bakan değil gören olacağız diyenler, atanamayan öğretmenlerin tükenişini görmüyor. Sayıları milyonu bulan İİBF mezunlarına kamuda verilen kotaların azlığını görmüyorlar. Üretimi sıfırlayıp büyük ekonomi masalları yazanlar, şahlanma edebiyatı yapanlar, taneyle satılan portakalı, bardakla alınan yağı, mutfaklardaki yangını görmüyor. İnadına Kanal İstanbul yapacağız diyorlar da İstanbullunun geçim sıkıntısını görmüyorlar

Küresel Müslüman Kişilik Ödülü’ne elhamdülillah bu yıl da layık görülenler, Uygur Türklerine yapılan mezalimi maalesef görmüyorlar. İstanbul Sözleşmesinden çekilip, kadını namlunun ucuna yerleştirenler, giderek artan kadına şiddet olaylarında hiç bir beis görmüyorlar. Gördükleri şeyleri sayalım mı bir de… Bir kere, kendi menfaatlerini her şeyden üstün görüyorlar. Rant elde edilecek yerleri görmekte de üzerlerine yok. İtibardan tasarruf olmaz diyerek lüksten taviz vermiyor, alın terine asgari ücreti bile çok görüyorlar. Kredi mağduru çiftçinin arazisine el koyup, en değerli yerleri Katar’a layık görüyorlar.

Yandaş ihalecilerin borçlarını bir kalemde silip, vatandaşa kuru ekmeği reva görüyorlar. Açız diyene “abartma, al çay iç” tavsiyesi veriyor; soyanı, dolandıranı, vergi kaçıranı da sürekli mazur görüyorlar. Yerli ve milli ne varsa kaldırıp, nerede bir arap varsa vatandaşlık aldırıp, kandaşlarımıza kapıları sonuna dek kapatıp, Türk milletini sürekli hakir görüyorlar. Görmek ya da görmemek işte bütün mesele bu… Uzmanlık alanım ekonomi deyip, yüksek faizde, gıda zammında, borçlanmada, işsizlikte ve TL’nin yabancı paralar karşısında rekor değer kaybında Türkiye’yi şampiyon yaptıklarını gördük bizler de…Yalanlarının, talanlarının, yandaş kayırmalarının boyu dağları tepeleri aştı da; asgari ücretin sefaleti aşamadığını gördük.’’ İfadelerini kullandı.

‘’Kayırmacılık millet olmayı başaramamanın da bir göstergesidir.’’

Açıklamalarında  son yıllarda artan kayırmacılık olaylarına da değinen Özkan,’Hükümet en son, Topkapı Sarayı’ndaki eserleri Çamlıca Camii’ne taşımaya kalkmış. Hepimiz biliriz ki; Müzeler tarihsel değerlerin sergilendiği yerlerdir. Bunun için vardır müzeler. Müzedeki eserleri olması gereken yerden alıp Camide sergilemeye kalkmak, camilerdeki musluklara bile sahip çıkamazken tarihi eserlerimizi buralara emanet etmek, nasıl bir akıl tutulmasıdır? Doğayı ve yeşili yok et, tarihi eserleri talan et, insanları açlığa mahkum et, ülkenin geleceğini alt-üst et, sırada hangi mega projeniz var Allah aşkına! İstanbul’daki devlet hastanelerinde bulunan 48 İBB BELTUR şubesinin, Sağlık Bakanlığı’nın kira sözleşmelerini yenilememesi nedeniyle kapandığının ortaya çıktığını da bir kez daha hatırlatayım. Farklı hastanelerde 48 BELTUR kantini kapalı bu zihniyet yüzünden..

Bir önceki aya göre işsiz sayımız 275 bin kişi artarak toplam işsiz sayımız 4 milyon 511 kişi oldu ! İşten çıkarmalar 30 Haziran itibariyle serbest kaldıktan sonraki hali düşünmek bile istemiyorum. İktidara yakın olanlar birkaç işte birden çalışıp oldukça yüksek maaşlar alırken, milyonlarca üniversite mezunu genç işsiz var maalesef! Üniversite mezunu, işsiz bir gencimiz, Genel Başkanımız Sn. Meral Akeşener’in saha ziyaretlerinden birinde yanına sokulur ve şöyle der ; “Ben aç olayım ama liyakat olsun” Toplumsal gerileme ve çöküşün bir çok sebebi vardır. Ancak bunları en başta geleni kayırmacılıktır. Kayırmacılık millet olmayı başaramamanın da bir göstergesidir.

 İnsanlar iş derdinde, aş derdinde, geçim derdinde; yolsuzluk deryasında kürek çekenler ise günah işleme özgürlüğümüze müdahale edilmesin derdinde… Konuşmamın son bölümünde; Haziran ayında andığımız isimlerden biri de 9. cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel. O her şeyini Atatürk’e ve Cumhuriyete borçlu olduğunu bilenlerdendi. Doğduğu evi gezdirirken şöyle diyordu;” İslamköy’den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk’e borçluyuz.”Cumhurbaşkanı olur olmaz kendi partisiyle tüm ilişkisini koparmış ve parti gözetmeksizin herkesi kucaklamıştı. Tarafsız Cumhurbaşkanlığı ile akıllara kazındı. Tam 28 yıl önce Cumhurbaşkanı seçilen Demirel, oylamadan sonraki ilk konuşmasında tarafsızlık vurgusu yapıyor ve diyordu ki; başarılı ve etkili olabilmenin vazgeçilmez şartı, tarafsızlık ilkesine uymaktır.  Maalesef, bugün başımıza ne geliyorsa, bir türlü tarafsız olamayan, partili cumhurbaşkanlığı sisteminden geliyor. Demirel’in “Ekmek, güvenlik ve hürriyet arasında tercih yapılamaz” sözünün anlam ve önemini de bugün bir kez daha anlıyoruz.  

Hoşgörülü, tevazu sahibi, esprili renkli bir siyasetçiydi. Siyasetin Fötr şapkalı babasıydı. Ruhu şad mekanı cennet olsun.. Yolunuz Ispartaya düşerse mutlaka ve mutlaka Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesine uğrayın. 6 kez gidip 7 kez gelen ve büyük bir demokrasi mücadelesi veren Süleyman Demirlin hayat hikayesine şahit olun. Baba demişken, bu hafta sonu Babalar Günü; başta şehit babaları olmak üzere, sevgili babamın ve tüm babaların, baba bildiklerimizin babalar gününü kutlarım. İyi ki varlar…Ebediyete göç etmiş babalarımıza da Allahtan rahmet dilerim.  Sözlerime son verirken. Hafta sonu, Başkanlık divanı üyelerimiz, GİK üyelerimiz ve Milletvekillerimizden oluşan heyete Sn. İmamoğlu iki yıllık görev süresinde Millet İttifakı Belediye Başkanı olarak yaptıklarını hem saha ziyaretleri hem de yaptığı sunumla gösterdi. Yapılan bunca çalışmalar ve İBB deki zihniyet değişimini hep beraber gördük ve heyet memnuniyetlerini belirterek İstanbul’dan ayrıldı.

Sonuç özetle şöyle oldu; Sn. İmamoğlunun hızına yetişemiyorsanız bari arkasından el sallayın. Tüm gün bizlerle olan Sn. Başkana ve heyetine İYİ Partim adına teşekkürlerimi bir kez daha iletiyorum. Haziran ayı meclisinde alınacak kararların İstanbulumuza hayırlar getirmesini diliyor, yüce meclisi ve bizleri izleyen değerli İstanbulluları İYİ Parti Grubum adına en derin muhabbetlerimle selamlıyorum.’’ diye konuştu

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
‘’Bu Kanal Bir Rant Kanalıdır’’

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!