Türk halk müziğinin usta isimlerinden Ruhi Su, 20 Eylül 1985 tarihinde vefat etti.
Kanser ile olan savaşında hastalığı mağlup edemeyerek hayata gözlerini yuman Ruhi Su, 1985 yılında İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Bugüne kadar, ölüm yıldönümlerinde Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği ile Ruhi Su Korosu başta olmak üzere, usta ismin dostları ve birçok öğrencisi anma törenlerine katıldı.
1912 yılında Van’da dünyaya gelen Ruhi Su, 1942 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Şan bölümünü bitirdi. Ardından Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’na seçilen Su, Devlet Operası’nda da uzun bir süre çalıştı.
Ruhi Su, Türk Opera Sanatı’na Büyük Katkı Sağladı
Pek çok operada rol alan Ruhi Su’nun Türk Opera Sanatı’nın temellerine kattığı artı değer çok büyüktür. 1952 ile 1957 yılları arasında sosyalist dünya görüşü sebebiyle hapis de yatan usta isim, 1960 yılında tekrardan sahne almaya başladı. Söylemiş olduğu türkülerdeki siyasi söylemler nedeniyle işini kaybeden sanatçı, türkülerini tekrardan yorumlayarak küçük yaşlardan bu yana ilgi duyduğu müziğe devam etti.
1975 yılında Dostlar Korosu’nu kurdu, 1978’in ardından çıkardığı kasetler ile halk müziğinin tanıtılmasına çok büyük katkılar sağladı. 1977 yılında pasaport alan Su, Almanya, Hollanda, Belçika, İngiltere, Fransa ve Avustralya’da birçok konser verdi. Pasaport süresinin dolmasının ardından yakalandığı kanser tedavisi için yeni pasaport başvuruları yapılsa da, olumlu yanıt alamadı.
Alman Sanatçılar Su için Başvuru Yaptı
Pasaport başvurusu reddedilen Su, Alman sanatçıların da Kültür Bakanlığı’na başvurmasının ardından bir defaya mahsus olmak üzere Türkiye’ye geri dönmek için gerekli izinleri aldı. Fakat kanseri ilerlemiş, Ruhi Su sağlığını büyük ölçüde yitirmişti.
Ruhi Su, 20 Eylül 195 günü Cerrahpaşa Onkoloji Kliniği’nde yaşamını yitirdi. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilen usta ismin cenazesi, 1980 darbesinin ardından ilk büyük kitle hareketi olarak da tarihe geçti. Cenaze sonrasında toplam 163 kişi, İstanbul Siyasi Şube’de 15 günlüğüne gözaltına alındı.
Ruhi Su, yaşadığı süre boyunca Türk halk müziğinin yaygınlaşması ve tanınması adına büyük bir çaba harcadı. Ölümünün 35. yıldönümünde de, usta isim hala büyük bir özlemle anılıyor.
