“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Deniz Gezmiş,Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan,49 yıl önce toprağa değil;Yüreklere gömüldüler…

Türkiye’nin yakın siyasi tarihine iz bırakmış, ”Tam Bağımsız Türkiye” şiiarı ve mücadelesinin sembol isimlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan tam 49 yıl önce takvim yaprakları 6 Mayıs 1972’yi gösterirken, alınan siyasi bir kararla Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde sabaha karşı asılarak idam edildiler ve yüreklere gömüldüler.
İdam edildiklerinde Gezmiş ve Aslan 25, İnan ise 23 yaşındaydı. Bugün 6 Mayıs 2021 aradan geçen 49 yılda ”Tam Bağımsız Türkiye” mücadelesinde hiç kimse Gezmiş, Aslan ve İnan’ın bıraktığı etkiyi bırakamadı. ”Dar Ağacında Üç Fidan” olarak da anılan bu üç isim pek çok kitaba, şiire konu oldu…
Türk Edebiyatının ”kaptan”ı Atilla İlhan ”Mahur” adını verdiği şiirinde Gezmiş, Aslan ve İnan’ı şu dörtlükle anmıştı ;
”Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı”
Bugünün önemini Sunay Akın’ın Bir Çift Ayakkabı adlı kitabında anlattığı ”24 Çift Beyaz Lastik Ayakkabı” adlı hikayesinden okuyalım

094ee2f9 dde7 4d9c bbd1 e317b95c6a71 1

24 Çift Beyaz Lastik Ayakkabı

BİZ DEVRİMCİLİĞİ MUSTAFA KEMAL’DEN ÖĞRENDİK .. Deniz Gezmiş

Samsun’da spor malzemeleri satan bir mağazadan içeri giren 24 genç insan, 24 çift beyaz renkli lastik ayakkabı satın alırlar. Kente otobüsle, sabah 08:30’da gelmiş olmalarına rağmen, aynı gün yürüyerek, ayrılırlar
Samsun’dan, ayakkabıları gibi yüreklerinde taşıdıkları bembeyaz umutlarla..

Ankara yolunda yürüyen kafilenin en önünde ay yıldızlı bayrak taşınırken, arkasındaki pankartta şunlar yazılıdır

“Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü”

Gençler, 20 Ekim 1968 günü başlattıkları yürüyüş gerekçesini şöyle açıklarlar

”Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, Türkiye’nin istiklalinin zedelendiğini, elden gittiğini görüyoruz. Onun için atılması gereken devrimci adımın ‘İstiklali tam Türkiye’ için olacağına, gerçekleştirilmesi gereken ilk amacın ‘Tam Bağımsız Türkiye’ olduğuna inanıyoruz.”

Akşama doğru, yürüyüşün 20. kilometresinde polis tarafından durdurulurlar.

Ertesi gün, izinsiz gösteri ve yürüyüş yapmaktan gözaltına alınan gençler mahkemeye çıkarılır. Duruşma esnasında aralarından biri, “Burada yargılanan biz değil, Gazi Mustafa Kemal’dir” deyince, yargıç oturduğu kürsüden, hepsinin yüreklerine su serpen ve ülkede “Bağımsızlık” rüzgarının engellenemediğini dile getiren şu karşılığı verir :

“Burada bütün hakimlik sıfatımı ve titrimi bir kenara bırakarak şunu belirtmek isterim ki, Türkiye’de hiçbir mahkemenin Atatürk’ü yargılamaya gücü ve yetkisi yoktur.”
****
1 Kasım 1968’de serbest bırakılan gençler, yürüyüşlerini Ankara’ya doğru, türküler ve marşlar eşliğinde sürdürürler. Yürüyüş esnasında tutulan günlükte, en büyük destekçileri olarak öğretmenleri gördüklerini yazarlar :
****
Yolda, uğradığımız her yerde öğretmenlerden büyük ilgi gördük. Bu yürüyüş karşısında, Türk öğretmenlerinin ve aydınlarının tutumu milliyetçi nitelikteydi. Hareketin başarıya ulaşması için ellerinden gelen fedakarlığı gösterdiler. Atatürkçü ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin en etkin kuvveti olan öğretmen tabakasının, Türkiye’deki ilerici güçler arasında önemli bir yeri vardır. Bu niteliğiyle öğretmenler, memleketimizde bazı çıkarcı çevrelerle sık sık çatışmak zorunda kalırlar. Zira asla karşı devrimden yana değildirler. Sonuna kadar laik, demokratik, bağımsız Türkiye mücadelesinin içindedirler.”
****
3 Kasım günü Alaca’ya ulaşan gençler, kasabaya dikilecek Atatürk heykeline karşı gösteri yapanların tehdidine aldırmadan, büstün dikileceği yere taş taşırlar..
****
7 Kasım günü Aşık Nesimi çıkar karşılarına ve sazıyla onlara deyişler okur..
****
Yürüyüş boyunca katılanlarla sayıları üç yüze ulaşan gençlerin Ankara’ya 10 Kasım günü girip, Anıtkabir’de saygı duruşu yapmaları istenmez. Amaçları olay çıkarmak olmayan gençler dağılırlar ve 10 Kasım günü, ikişerli üçerli gruplar halinde gelerek Anıtkabir’de toplanırlar. 10 Kasım 1968’de ziyaretçi defterine şunlar yazılır
****
”Amerikan emperyalizmine karşı ikinci milli kurtuluş savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk milletini yok etmek gerekir. İmza : Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşçüleri.”
****
O gençlerden biri olan Deniz Gezmiş’i, 6 Mayıs 1972 günü, saat 01:25’de, Ankara Ulucanlar Cezaevi’nin avlusunda asarlar..
****
Darağacına çıkmadan önce görevliye şöyle seslenir :
****
Postallarımın bağlarını bile bağlamaya vakit bırakmadan beni apar topar buraya getirdiler. Postallar bu haliyle sehpada ayağımdan düşecek. Düşmelerini istemiyorum. Onları bağla da düşmesinler.”
Görevli, Deniz Gezmiş’in hayattaki son isteğini yerine getirir ve önünde eğilerek postallarının bağcıklarını bağlar.
****
Deniz Gezmiş, birkaç dakika sonra “Bağımsızlık” tutkunlarının yüreğinde dünya döndükçe sürecek olan büyük yürüyüşüne hazırdır !..
****
Deniz Gezmiş’den sonra aynı darağacında Yusuf Aslan katledilir. Sırada Hüseyin İnan vardır. Düşünce suçlusu genç adam, asılmadan önce avukatı Halit Çelenk’den, yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemesiyle şu ricada bulunur :
****
“Babam yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görünce, oğlumun doğru dürüst bir ayakkabısı yokmuş diye üzülecek. Ayakkabımı bile giyemeden beni apar topar buraya getirdiler. Babama söyleyin, ayakkabım yoktur diye üzülmesin. Ayakkabılarım cezaevinde kaldı. Onlara hediyem olsun.”
****
Üç gencin ölüm infaz tutanağındaki son nokta şöyledir :
****
“Cesetler bilahare Ankara Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’ne teslim edildi.”
****
İnfazın olduğu gün, Ankara Kızılay Meydanı’nda öğleye doğru bir genç kız, iki polis tarafından yakalanarak mahkemeye çıkarılır. Genç kızın suçu, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın mezarlarına yapacağı ziyaret için kır çiçekleri satın almaktır !..
****
Yine aynı gün, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden bir genç kız tutuklanır. Suçu, asılanlar için ağlamak, arkalarından gözyaşı dökmektir..
***
Birileri korkuyordu.. Çünkü biliyorlardı ki tarih, kendi hayatlarının sonu için geçerli olacak “ceset” tanımına asla o üç devrimciyi sığdıramayacaktır…

”Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında

Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç DENİZ GEZMİŞ…”

Sunay Akın

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
1
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!