Köy Köy Kültürel Meşalenin Ateşini Yakan Hasan Ali Yücel

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“ Aslında bir insana yeni bir şey öğretemezsiniz, 

 siz ona yalnız kendi içinde bir şeyler                                                                               

keşfetmesine yardımcı olabilirsiniz. “

 Galileo Galilei                                                                         

 

hasan ali yucel in hikayesi 632176 5

83 yıl önce;

O yıllar, Dünya’nın gözü totaliter ve faşist yönetimde olan Hitler’in Almanyasındaydı. Binlerce yahudinin dükkanları yağmalanıyor, ateşe veriliyor ve insanlar kurşunlanıyordu. Radyolardan Dünya’ya ; Almanlar, Avusturya’yı işgal etti haberleri yayılıyordu. Faşist Hitler, 2.Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlemişti.

Türkiye’de ise en önemli ve üzücü gelişmelerden biri Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını kaybedişiydi… 26 Aralık 1938’de Cumhuriyet Halk Partisi olağanüstü kurultayında Atatürk’ü partinin ‘Kurucusu ve Ebedî Lideri’, İnönü’yü ise ‘Millî Şef’ olarak ilan etmişti.

O yıl adlarını tarihe yazdıracak iki kişi Dün’yaya gelmişti. Biri Karadeniz’de Fatsa’da doğan Sosyalist Devrimci Fikri Sönmez, diğeri ise Anadolu’nun bağrında Kırşehir’de doğan Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş idi…

28 Aralık 1938 yılında yani Atatürk’ün vefatından 38 gün sonra Hasan Ali Yücel  2.Celal Bayar hükûmetiyle millî eğitim bakanlığına getirilmişti.

* * * * *

Hasan Ali Yücel, 1897 yılında İstanbul’da doğdu.

1.Balkan Savaşı başladığında 15 yaşındaydı.

O yıllar Yenikapı Mevlevihanesinde doğunun kültürünü almış iyi derecede müzik öğrenmiş. Darülfünuna gittiğinde ise batı kültüründe bilimsel eğitim alarak felsefeyi öğrenmişti.

Hasan Ali Yücel’in 26 yılı Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma döneminde geçmiş.

Gençlik yıllarında işgalleri görmüş, kıtlık yoksulluk döneminde kültür alnında kendini çok iyi yetiştirmişti.

Bernard Shaw’ın dediği gibi; “Eğitim, bilgi ağacından meyve toplamaya yarayan bir merdivendir.” Hasan Ali Yücel’de kendi bilgi ağacının fidanlarını o yıllar dikmeye başlamştı.

Öğrencilik yıllarında “Anadolu Direnişi”ni ve halkın hür yaşama isteğini desteklemiş. Kuvayi Milliye’ye ve ülkenin bağımsızlık mücadelesine destek olmuştu.

Darülmuallimin-i Aliyenin Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü bitirdikten hemen sonra 19 Aralık 1922’de öğretmenliğe başlamıştı.

1923’te ise ilk kez Atatürk’ü görür. Katıldığı bir toplantıda Atatürk’e; “Bir yanda modern eğitim, bir yanda medreseler, ikili eğitim daha ne kadar sürecek” diye soru sorar. Atatürk, kendisine; “Eğitim birliği ve karma uygulama” dan söz ederek cevap verir.

Bu sorudan bir kaç ay sonra 3 Mart 1924’de “Öğretim Birliği Yasası” çıkarılmış ve eğitimdeki çok başlılık ortadan kaldırılmış, laik ve bilimsel eğitim kabul edilmişti.

Türkiye Cumhuriyeti yokluklar içinde mücadele ederken Hasan Ali Yücel’i, Atatürk’ün isteğiyle 1927 yılında bilgisini artırmak için Fransa’ya gönderilir.

Bir yıl Fransa’da kalan Hasan Ali Yücel bilgi birikimi ile ülkesine döner ve eğitim için çalışmalarına başlar.

1930 – 1931 arasında yapılan Mustafa Kemal’in Anadolu seyahatinde bulunduğu sırada köyleri ve  coğrafyayı gözlemler. O yıl Köy Enstitülerinin kurulması düşüncesi kafasında oluşmaya başlar.

* * * * *

7 yıl, 7 ay, 7 gün;

Atatürk’ün ölümünden hemen sonra; 28 Aralık 1938’de Milli Eğitim Bakanı olmuş, bu görevde 5 Ağustos 1946 yılına kadar; 7 yıl, 7 ay, 7 gün kalmıştır. Cumhuriyet tarihinde en uzun süreli Milli Eğitim Bakanlığı görevinde bulunmuştur.

Hasan Ali Yücel’in Bakanlık yaptığı 1939-1946 yılları arasında; II. Dünya Savaşı’ndaki belirsizlikler nedeniyle bütçenin büyük bölümünün askeri giderlere ayrılmasına karşın eğitim alanında önemli yatırımlar yapmıştı.

1939 yılında Birinci Neşriyat Kongresini yani Türkiye’de yayın ve basım işleriyle uğraşan herkesi kongreye davet etmiştir ve tercüme ettirilecek eserler belirlenmiştir.

Güzel Sanatlar Dergisi’nin yayınlanmasını sağlamıştır.

Tercüme Bürosu kurularak “Daimî Büro” oluşturmuştur. Nurullah Ataç’ın başkanlığında oluşan büro’nun üyeleri arasında Saffet Pala, Sabahattin Eyüboglu, Sabahattin Ali, Bedrettin Tuncel, Enver Ziya Karal ve Nusret Hızır vardır. Kuruluşundan kısa bir süre sonra hızla çalışmalar başlar; 1946 sonunda, dünya edebiyatı klasiklerinden 496 eser Türkçeye çevrilmiştir.

1940 yılında Köy Enstitülerinin kurulmasını,

İslam Ansiklopedisini, Tercüme Dergisini ve Teknik Öğretim Dergisi’nin yayımlanması gibi önemli adımlar atmıştır.

1941 yılında Gramer Komisyonu’nun kurulması ve çalışmaya başlamasını,

Tarih Vesikaları Dergisi’nin yayınlanması,

1942’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün kurulması,

1943’de Kadın Ev Dergisi’nin yayınlanması,

1944’de Türkçe Sözlük yayınlanması,

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin açılması,

Türkiye’nin UNESCO’ya katılmasının sağlanması,

1945’de Anayasa dilinin Türkçeleştirilmesi ve Ankara Tıp Fakültesi’nin kurulması,

1946 yılında Üniversite Yasasının çıkarılması,

Ankara Üniversitesi’nin kurulmasını sağlamıştır.

1997 yılının 100’üncü doğum yıldönümü olması sebebiyle, eğitim alanında UNESCO tarafından dünyada anılmasına karar verilmiş tek isim Hasan Ali Yücel’dir.

KİTAPLARI ARASINDA;

mantik

Mantık, Felsefe Dersleri, Fransa’da Kültür İşleri, İyi Vatandaş İyi İnsan, Mevlana’nın Rubaileri, Türk Edebiyatına Toplu bir Bakış, Davam, Pazartesi Konuşmaları, Edebiyat Tarihimizden, Goethe: Bir Dehanın Romanı, Hürriyet Gene Hürriyet, Geçtiğim Günlerden, Türkiye’de Orta Öğretim, Davalar Ve Neticeleri, Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçler, Sizin İçin Çocuklara Şiirlerim, Öğretmen Öğrenci Köşesi.

Çoğu kitaplarında; Millet nedir? Meslek nedir? Okul nedir? Eğitim nedir? İnsanlık nedir? kavramlarını ortaya koymuş ve açıklık getirmiştir.

“Parlementer Bestekarlar” adlı kitapta yer almış, Gazeller okumuştur.

Hasan Ali Yücel çok meraklı araştırmacı bir kişiliğe sahipti, felsefeye bilimsel yaklaşıyordu.

Her hangi bir ‘izmin’, herhangi bir öğretinin takipçisi değildi.

Türkiye’nin kaliteli bir eğitimle yükseleceğine inanıyordu ve o yüzden köy enstitülerinin kuruluş aşamasına çok önem vermişti. Eğitimin hem teorik hem de uygulamalı olması gerektiğini düşünmüştü. Bir yanda; müzik, resim, tiyatro, bir yanda; marongozculuk, makinecilik, balıkçılık eğitimi alacak olan öğrencilerin çok yönlü bir bilim insanı olacağı düşüncesinde idi.

Bugün; Hasan Ali Yücel’i anlamak, Cumhuriyet devriminin aydınlanma yolunda yokluklara ve sıkıntılara karşı vermiş olduğu mücadeleyi çocuklarımıza ve gençlerimize anlatmak, her eğitimcinin, her sanatçının görevidir.

Laik ve bilimsel eğitimi Anadolu köylerine kadar ulaştıran Cumhuriyet döneminin önemli aydınları arasında yer alan Hasan Ali Yücel’i ölümünün 60. ylında saygıyla anıyorum.

Hasan Ali Yücel, “Yeni Hayat” adlı şiirinin son kıtasında şöyle diyordu:

Okuyup okutmak işimiz bizim;

Haram lokma kesmez dişimiz bizim,

Her yerde bulunmaz eşimiz bizim,

Biz yeni hayatın erenleriyiz…

Kaynakça:

Hasan Ali Yücel, Güven Taneri Uluköse, Kastaş Yayınları

Hasan Âli Yücel, Yazıları Konuşmaları, S. 42, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları

Bir Kültür Adamı Olarak Hasan Ali Yücel, Doç. Dr. Azmi Bilgin

 

Köy Köy Kültürel Meşalenin Ateşini Yakan Hasan Ali Yücel

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!