Fahrettin Koca’ya Neden Sempati Duyuyorum

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fahrettin Koca bakanımda kendi çocukluğumu buluyorum..

1970’de Darüşşafaka’ya başladığımda dilime Karadeniz aksanı hakimdi. Kelimelerimi de, devri cümlelerimi de bir türlü düzeltemiyordum. Bu durum arkadaşlarım için eğlence demekti, sıklıkla beni konuşturmak için özel uğraşlar verirler, kendilerinden azıcık daha yapılı olduğum için bazen durup dururken “ayı” diye bağırıp kaçarlardı. Ben de yakaladığımı pataklardım. Onlarsa yedikleri dayağı bile eğlenceye dönüştürürlerdi. Bazen büyük abilere şikayet ederlerdi beni.

Bir defasında abilerden biri, arkadaşımı niye dövdüğümü sormuştu. Cevap verirken Karadeniz aksanından Kızılderili ağzına geçivermiştim.

“O söyledi bana ayı, ben vurdum ona.”

Zaten bilirsiniz, Kızılderililerin anavatanı Doğu Karadeniz’dir.

İşte Koca bakan da aynen benim ilk günlerim gibi İstanbul’a adapte olmakta zorlanıyor. Mesela “mücadele edeceğiz” yerine “mücadele ediyor olacağız” derken, muhtemelen İngiliz kökenli bir tanıdığının etkisinde kalıyor. İngiliz dilinde çok sık kullanılan ama dilimize son yıllarda toy spikerler aracılığıyla yerleşen “future continuous tense”i kullanmayı pek seviyor sayın bakan.

Anlaşılmaz cümleler kurmasına ise hiç anlam veremiyorum çünkü o kadarını ben on bir yaşımda Trabzon otobüsünden direkt Darüşşafaka’ya girdiğimde bile yapmıyordum.

Pek acayip bir Türkçe konuşsa da, rakamları takla attırarak verse de, seviyorum ben bu bakanı. O yarım yamalak Türkçesiyle pek sempatik yahu.

Fahrettin Koca’ya Neden Sempati Duyuyorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!