Mantığın 4 ilkesinden biri de ‘yeter-neden’ ilkesidir. Bu kural “yeterli sebep olmadıkça herhangi bir yargıda bulunmak doğru olmaz” der.
Yani akıl der ki; emin olmadan kesinlikle karar verme!..
Pek tabi, akıl toplumu olmadığımızdan verdiğimiz kararların sonucunu büyük bedeller ödeyerek ve yaşayarak öğreniyoruz. Çoğu kez ders bile çıkarmadan yanlışta ısrar ediyoruz.
Doğu toplumlarının ortak özelliğidir; hep inancıyla ve duygularıyla yaşar. Aklının almadığı konuları Allaha havale ederek, yaşadığı olumsuzlukları kadere bağlayarak şükreder; beterin beterinden kurtulduğu için…
Türkiye seçim atmosferine girerken, halkın arasına karışıp biraz nabız tutayım dedim. Trabzon merkezinden köylerine kadar her çevreden insanla sohbet ettim.
Hemen söyleyeyim; Karadeniz insanı zordur, inatçıdır. Hatasını ve yanlışını hemen kabul etmez. Sevdasından kolay vazgeçmez. İnandığı doğrular uğruna yaşamını feda edebilir. Dolaysıyla 20 yıldır bağlandığı partiyi ve sahiplendiği liderini kolayca ‘yüzüstü’ bırakarak ‘terk etmesini’ kimse ondan beklemesin.
Ama güven verecek bir eli, ikna edecek bir dili ve seveceği bir adayı önüne koyarsanız yeni bir aşk hikâyesi doğabilir Karadeniz’de…
Gözlemlerim;
- Birinci ve en önemli dert ekonomi.
- Herkes geçim sıkıntısından ve enflasyondan şikâyetçi.
- Gençlerin işsizlik sorunu ve gelecek kaygısı giderek umutsuzluğa dönüşmüş durumda.
- Memurlar ve emekliler hallerine şükrediyor, az da olsa maaş almayı yeterli görüyor.
- Esnaf ve köylü dertlerini içlerine gömmüş, çok kurcalamayınca konuşmuyor.
- Öğrenciler daha yüksek perdeden yakınıyor, korkusuzca ve net bir dille yanlışları peş peşe sıralıyor. Ve dikkat çekici şekilde sığınmacı istilasına sert tepki gösteriyorlar.
‘Problemi’ kimin çözebileceği konusunda ise kafalar karışık! AKP iktidarının bazı konularda başarısız olduğunu kabul etmelerine rağmen, muhalefete güvenmeyen ciddi bir seçmen kitlesi olduğunu söyleyebilirim. Millet ittifakında bulunan partilere karşı değişik kaynaklardan edinilmiş mesnetsiz şüphelerin yoğun biçimde dillendirildiğini gözlemledim. Toplumsal ayrıştırmanın bir sonucu olsa gerek, özellikle CHP ve Kılıçdaroğlu’na koşullanmış bir tepkisellik var. Hatta ülkenin yaşadığı tüm sorunları “CeHaPe zihniyetine” bağlayan ve iktidarın iç-dış tüm engellemelere rağmen başaracağına inanan azımsanmayacak bir AKP+MHP tabanı bulunuyor.
İzlenimlerim;
- İktidar blokuna tepki gösteren seçmenlerin bir kısmı sandığa gitmeyecek, bir kısmı da kerhen yine Cumhur ittifakına oy verecek gibi.
- Millet ittifakı oyunu 7-8 puan arasında artırarak %35 bandına yükselmiş görünüyor.
- Erimesine rağmen Cumhur ittifakına %60 dolayında bir destek halen devam ediyor.
- Bölge halkı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın halen 1 numaralı belirleyici olduğuna ve ülkeyi tekrar toparlayabileceğine inanıyor.
- Trabzonlu bakanların ve üst düzey bürokratların yönetim kademesinde bulunması “bizim uşaklar” bağı üzerinden ‘çıkar beklentisini’ beslediğinden, azımsanmayacak bir kitleyi iktidara yaklaştırıyor.
- Muhalefet adayının kesinleşmemiş olması insanları ‘boşluğa’ düşürdüğünden mevcut kişiyle yola devam etme eğilimi giderek pekişiyor.
- Adayın Ekrem İmamoğlu olması durumunda sempati ve destek artarken, iktidara oy verme eğiliminde ciddi kırılmalar gözleniyor.
Önerilerim;
- Muhalefet liderleri ve vekiller bölgeyi sık sık ziyaret ederek halkla yakından temas etmeli.
- Ülke sorunlarını ve çözüm önerilerini evlere girerek, sokak sokak-köy köy gezerek anlatacak donanımlı kadrolar oluşturulmalı.
- Mahalle ve köy birimleri aktif hale getirilmeli, ulaşılmamış tek bir hane bile kalmamalı.
- Vatandaşa yukardan bakmayan, önyargılı olmayan, sitem etmeyen, seçim propagandası yapmayan; sadece anlayıcı ve dinleyici rolünde “dertleşmeci” bir tutum sergilenmeli.
- Yerine getirilmeyecek afaki sözler vermeden, özellikle vatandaşın sıkıntıları ve istekleri dinlenmeli.
- Seçmenin sorduğu sorulara lafı uzatmadan somut, basit ve kesin dille yanıt verilmeli.
- Milliyetçi ve muhafazakâr seçmeni ikna edecek, şüphelerini giderecek cümleler kurulmalı. Özellikle HDP ve din-türban konusunda hassasiyetleri gözetilmeli.
- Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı bir an önce ilan edilmeli.
Son olarak yazının girişine dönerek bitirmek istiyorum; muhalefete oy vermek için Karadeniz bölgesinde henüz “yeter-neden” oluşmuş görünmüyor! İnsanların düşünce ve kanaatini değiştirip oy verme davranışında dönüşüm yaratmak için; onların mantığına hitap edecek, aklına yatacak, duygusunu okşayacak, değerlerini önemseyecek yeni bir yaklaşım ve yeni bir aday gerekli.
Aslında her şey hazır;
Un var…
Şeker var…
Tek eksik, helvacı!