Karadeniz burası, fıkra gibidir hayat!..
İşte bir yaşanmışlık hikâyesi daha;
Tonyalının biri, bir kış günü ve yağmurlu bir gecede evine gitmek için yolun kenarında başlar beklemeye…
Ne dolmuş geçer, ne de taksi; yol iyice ıssızdır. Birkaç özel araca el kaldırır, lakin kimse durmaz. Islanmış ve üşümüş halde beklerken geçen kamyona çaresizce ‘dur’ çeker. Şoför frene basar ve Tonyalıya derdini sorar. Yolcu olduğunu öğrenince; “ben yük taşırım ve kilo üzerinden parasını alırım” der. Tonyalı çaresizdir; kilosunu söyler, ücretini öder ve atlar kasaya…
Olacak bu ya, bir süre gittikten sonra kamyonun tekeri patlar. Şoför lastiği değiştirmek için soğuk ve karanlıkta başlar çalışmaya. Bizim Tonyalı çekilir kenara, yakar bi cigara… Kan-ter içinde çalışan şoför kızgın ve sitemkâr bir sesle; “sen insan değil misin, yardım etsene…”
Tonyalı kendinden emin şekilde, sakince verir cevabını; “insan değilim, yüküm ben!..”
AKP iktidarı, 20 yıl boyunca ülkeyi hep yük gördü!
Sonunda; teker de patladı, fren de…
İşsizlik, enflasyon, fakirlik aldı başını gidiyor. Millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düştü… Fakat yük olarak görüldüğünü de kavramış oldu.
Etme-bulma dünyası…
Vatandaş ilk seçimde; elinde cigarası, dilinde türküsü ile sandığa gidip ‘Tonyalı rahatlığında’ hak ettiği cevabı AKP iktidarına şüphesiz verecektir.
Belki kargo ücreti tuzlu gelecektir ama çıkarılan politik ders bü’YÜK’ olacak!