Bir Netflix yapımı; Tuba Büyüküstün / Murat Boz
Tuba Büyüküstün’ün oyunculuğunu beğenirim. Bunu birçok yerde yazdım. İyi işlere imza attı. Kötü işleri de var. Onları da para kazanmak için yapmıştır diye hoş görebiliriz. Bu kadarına da hakkı olsun.
Onur Saylak’la yaptığı birkaç kısa metrajlı film adını geleceğe taşıyacaktır. Mesleğe nasıl başladı bilmiyorum. Sultan Makamı ve Çemberimde Gül Oya dizilerindeki kısa rollerinin ardından, galiba ASİ dizisiyle çıkış yaptı. Arada Ihlamurlar Altında dizisi de var ama bence Asi daha başarılıydı.
Geçmişinde bir oyunculuk yok takip ettiğim kadarıyla. Belki çocukluğunda tiyatro bile yapmamıştır. Nedret Hoca bir sohbetimizde öğrencisi olduğunu söylemişti. Demek ki Güzel Sanatlar’da okumuş. Eee, bu da kültürel bir alt yapıya işaret ediyor.
Zeytin Ağacı, dizisini izlemek üzere, tam da yakın arkadaşlarımın zeytinliklerinin yangında kül olduğu günlere denk geldiği için biraz hüzünle geçtim ekran karşısına.
Her ne yaşanırsa yaşansın Zeytin Ağacı bereketi simgeler. Yaşamı, resmi, edebiyatı, sinemayı yeşertir, barışın sembolüdür, içimizi umutla doldurur.
Bu duygularla niyetlendiğim izlemeye ancak üç bölüm dayanabildim. Belki sonra devamına yeniden bakarım.
Sıradan bir hikayeyi sıkıştırıp, bilim/safsata ikilemine sokarak, üstelik safsatayı da olumlayarak anlatıyı daha içinden çıkılmaz hele getiriyor dizi. Fantezi sınırlarını yersiz ve gereksiz oyunlarla zorluyor.
Senarist Nuran Evren Sit, dizinin ana temalarından olan terapi benzeri bu konularda ne derece uzmandır bilemem. Bir kitaba atıfta bulunmak, sayfa numarası vererek Freud’den de medet ummak saçmalığa olabilirlik katmıyor.
Tuba’nın bir Girit geçmişi olduğunu bir yerde okumuştum galiba. Bu olgu dizide bilinçli mi kullanılmış bilemem. Sevgililerinden birinin adının Toprak olması ilgimi çekti. Yanılmıyorsam kızlarından birinin adı bu!
Bakalım izleyenlerin görüşleri, devamını izlemem için bir dürtü olabilecek mi?