Çok sevdiğim bir radyocuyu dinlerken bir ülkenin davranış şekli ve toplumsal ahlakını anlatmasından yola çıkarak bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum. Bizim anladığımız ahlaktan veya açıkça seksüel ahlaktan bahsetmiyorum. Toplumda yaşayan insanların birbirlerine gösterdiği davranış ahlakını kasdettiğimi burada vurgulamak istiyorum.
Bazılarımız hep şöyle düşünüyor: ‘Ülkemizde doğal kaynaklarımız çok yok!’ Bunu düşünenler niye böyle düşünür, onu da anlamış değilim; ama kasdettiklerini sorduğumda ‘Ülkede petrol yok, doğalgaz yok. O yüzden böyle sıkıntı yaşıyoruz.’ diyorlar diğer doğal kaynaklarımızı hiçe sayarak. Ormanlarımız, denizlerimiz, zeytinliklerimiz, uçsuz bucaksız tarım alanlarımız yok edilirken bu düşüncelerinden eser bulamıyorsun. Ne tuhaf değil mi?
Sonra ‘Neden böyle düşünmeye başladılar?’ diye kendime sorduğumda cevabı buluyorum. ‘Şurada petrol bulduk, burada doğalgaz bulduk.’ haberleri her yeri sarmaya başladığı için otomatik olarak insanlar bu konuya yönleniyor. Bunun gelecekte kendilerine faydasının olacağını düşünüyorlar. Halbuki bu dedikleri doğal kaynaklara sahip olup çile çeken ülkeleri yok saymalarını da anlamış değilim.
Ülkenin doğal kaynakları olması tabii ki çok önemli. Ancak doğal kaynakları har vurup harman savurur gibi kullanmak ne ile açıklanabilinir? Veya hiç doğal kaynakları olmayan kalkınmış ülkelerin kalkınmasına ne demeli? Bu iki örneği gösteren bir çok ülke size sayabilirim. Ancak bunu yapmayacağım. Siz biraz düşünerek bulabilirsiniz.
Diyeceğim şu ki bir ülkenin doğal kaynakları olabilir; ancak toplumsal ahlaka sahip değillerse o doğal kaynaklar hiçbir işe yaramıyor. Ya da doğal kaynakları yok, ancak güçlü bir toplumsal ahlaka sahiplerse kalkınmada öncü olabiliyorlar. Şimdi size doğal kaynağı fazla olmayan ancak çok güçlü toplumsal ahlaka sahip olan bir ülkeden örnek vermek istiyorum.
Bu ülkenin petrolu yok, doğal gazı yok. Altın madeni yok denecek kadar az. Uçsuz bucaksız ekim alanları yok. Bizde olduğu gibi konut alanları yok. Ancak dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip. Dört kutsal kitabın birine bile bağlı bir dinleri de yok. Şintoizm var. Ruhlara inanıyorlar. Bildiğim kadarıyla tarikatlar da yok.
Ancak bu ülkede ahlak çok önemli. Olmazsa olmazlardan biri ahlak. Ülkede herhangi bir deprem olduğunda hiçbir ürünün, yiyeceğin ve kiraların fiyatı artmıyor. Toplumda çıkarcılık yapacak şahıslar oluşmuyor. Hırsızlık hiç görülmüyor. Bu ülkeyi tanıyabildiniz mi?
Bu ülkede deprem zamanında veya herhangi bir acil durumda yaşayan insanlar bizim unuttuğumuz ahlak kuralı gereği hemen sıraya giriyorlar. Marketlere koşup ihtiyacı olan olmayan her şeyi almıyorlar. Marketler hemen halka açılıyor ve insanlar içeri girip sadece ve sadece ihtiyacı oldukları şeyi alıyorlar. Hatta televizyonda marketten sadece diş macunu alıp çıkanları görmüştük. Tanıyabildiniz mi, bu ülkeyi?
Hatırlıyor musunuz bir nükleer sızıntısında şehri arabalarla terk ederken oto yollarda tek bir karışıklık olmadığı gibi ne korna sesi ne alnı çatlayana kadar birbirlerine hakaret eden insanlar görmüştük de ‘Bu nasıl olur?’ diye birbirimize sormuştuk. Hatırladınız mı, bu ülkeyi?
Koskoca otobanda ip gibi sıralanmış binlerce araba olmasına rağmen sağda bulunan emniyet şeridi bir uçağın ineceği pist gibi upuzun ve açıktı. Hani gözlerimizi silip silip bakmıştık yanlış mı görüyoruz diye! Hani belediye başkanı evlere belirlenen sürede su verememişti de adamcağız ‘Sözümün altında kaldım. Ben böyle bir ahlaka sahip değilim!’ diyerek intihar etmişti. Hatırladınız mı, bu ülkeyi?
Bugün paranız olmayabilir, yarın olabilir. Bugün sosyal statünüz olmayabilir, yarın olabilir. Ancak bugün ahlakınız yoksa yarın da olmayacaktır! Bugün şerefiniz yoksa yarın da olmayacaktır! Onun için bunlar çok değerli ve önemli ahlak kurallarıdır. Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk “Müslümanlık namazsız olur, ama ahlaksız asla olmaz!’ derken ne kadar haklıymış!
Evet, bu ülke Atatürk’ün resmini kravatında taşıyan, Atatürk’e hayranlığını her konuşmasında söyleyen prensin ülkesi Japonya’dır.