SIRADIŞI BİR FELSEFE ADAMI NEYZEN TEVFİK 

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

’Her şey, ama her şey bu alem içinde mana itibarını, zavallı beşerin korku ve aczinde bulmuştur.’’ Neyzen Tevfik ne yaşadığı dönemde ne de bugün yeterince anlaşılamamış, kimine göre ayyaş bir serseri, kimine göre önüne gelene küfreden bir küfürbaz, kimine göre de tedavi edilmesi gereken bir deli. 

Çocukken geçirdiği bir rahatsızlık sonucu hayatının belli dönemlerinde tedavi olmak zorunda kalan Neyzen Tevfik bir süre İzmir’de yaşamış İzmir Mevlevihanesi’ne gitmiş, İstanbul’a geldikten sonra Bektaşi Tekkesinin değişmez takipçisi olmuştur. Bu iki tasavvuf görüşünün üzerindeki etkisini şöyle anlatır  

’’Mey’de Bektaşi göründüm, ney’de Mevlevi. 
Meşrebim mollayı Rumi, mezhebim Bektaşidir.” 

Neyzen İstanbul’da Mehmet Akif’ten Arapça ve farsça öğrenirken O’na ney üflemeyi öğretmiştir. Abdülhamit’i baskıcı bir yönetim uyguladığı için hicvetmiş daha sonra cezalandırılacağını anlayınca bir süre Mısır’da yaşamak zorunda kalmıştır. 

image

Neyzen Tevfik tasavvufta olan Enel Hak yani insan yaratıcının yeryüzündeki yansımasıdır ve yaratan insanda gizlidir inanışını dizelere dökerek dile getirmiştir. 

Felsefemdir kitab-ı imanım,  
Taparım kendi ruhumun sesine,  
Secde eyler hakikatim her an,  
Kalbimin ateş-i mukaddesine. 

Dünya meselelerine de oldukça duyarlı olan Neyzen, İkinci Dünya Savaşı yıllarında basında yer alan ‘’Hitler bombalı saldırıda yaralandı’’ haberlerinin yalanlanması konusunda ne düşündüğü sorulunca şu dörtlüğü yazar. 

Bay Hitler yaralandı, dediler 
Menhus yıldız çabuk doğar bulunur; 
Sen köpeğe kuduz de de geçiver, 
Nasıl olsa bir öldüren bulunur. 

Dünyayı takip ediyor olmasının bir örneği de Şekspir’e (William Shakespeare) yazdığı şu şiirdir. 

Şekspir’ in bütün âsârını değil, birine 
Feda imiş Britanya o hikmet-efserine 
Ne muhteşem, ne derin bir mehâbet-i takdir 
Yeter bu İngilizin ilme aşkını tasvir 
Revân eder acı sözlerle tayf-ı hikmetini 
Bu serzeniş ile sezmiş vatan muhabbetini. 

Neyzen Tevfik’i anlatmanın en doğru yolu O’nun hangi şiiri kime ya da hangi olaya yazdığını incelemek olsa gerek. O çok sevdiği köpeği Mernuş öldüğü zaman günlerce ağlamış ve Mernuş’a şu şiiri yazmış. 

Bu engin ayrılık canıma yetti, 
Başımdan aşıyor kederim Mernuş, 
Bu yolda yazılmış fermanı kaza, 
Bunu da gösterdi kaderim Mernuş. 
 

Bağlanmıştım bütün kalbimle sana, 
Şu fani cihanı okuttun bana. 
Sen göçtükten sonra ben yana yana, 
Hicranla gözyaşı dökerim Mernuş. 
 
Bu yolda cahilim, bildiğim kısa, 
Sen girdin toprağa ben düştüm yasa. 
Haklı haksız hatırını kırdımsa, 
Affet günahımı beşerim Mernuş. 

image 8 edited

Söz konusu Neyzen olunca özellikle çıkarcılara yazdığı hicivler akla gelir. İşte siyaset üzerinden çıkar sağlayanları ve ahlaki değerleri hiçe sayanları hicvettiği şiirlerinden biri. 

Hikmet-i hukuku önceden düzer,  
Taşdelen suyunu kalburdan süzer, 
Partinin tasması boynunda gezer, 
Gereği zımmında bir köpek gibi. 

Yaşadığı dönemde maddi çıkardan padişaha kadar hiçbir değere değer vermeyen Neyzen Tevfik’in tek saygı duyduğu değer Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’dır. Atatürk’e olan hayranlığını şu dizeler çok güzel anlatıyor. 

Öyle bir belasın ki, 
Garbın nuruna, 
Bir kırık kağnı ile çıktın, 
Fenni harbin turuna. 

Atatürk’e Çakır Efe diyen Neyzen Tevfik 1925 yılında O’na şu dörtlüğü yazar. 

Cebrâil’i, İncil’i, Kur’an’ı, 
Yaktı attı bir alevin devranı.  
Türk oğlunun istiklâl kürsüsünde  
Okunuyor Çakır Efe fermanı. 

Neyzen Tevfik gibi bir dehayı birkaç sayfa yazıda anlatmanın mümkün olmadığını biliyorum. Umudum odur ki; edebiyat tarihimizde haklı bir yer edinen Neyzen gelecek kuşaklara doğru anlatılsın. 

Mezarı Kartal’da olan Neyzen Tevfik’in Kartal’a heykeli de dikilerek O’nun ismi Kartalla birlikte anılır hale geldi. 

Dünya’da bir şairin, bir yazarın kısa süreli dahi olsa konakladığı mekanlar müzeye dönüştürülürken, yöneticilerin bulundukları kenti cazibe merkezi yapmak için tarihi kişiliklerle ilinti kurma çabaları varken, mezarı Kartal’da olan ney ve hiciv ustası Neyzen Tevfik’in adının Kartal’la birlikte anılmasından daha doğal ne olabilir ki? 

Yazıyı hazırlarken Kırşehir’de bulunan Muharrem Ertaş anıtıyla ilgili yıllar önce dinlediğim bir olay aklıma geldi. Kırşehir’e  Muharrem Ertaş’ın elinde saz bulunan bir anıtı dikilir. Anıtın açılışından sonra şehre gelen bir köylü anıtı seyretmeye başlar epeyce seyrettikten sonra şöyle der; ‘’Ey büyük Atatürk, Memleketi kurtardığını biliyordum emme eyi saz çaldığını bilmiyordum’’. Köylü haksız değil ki ülkeyi yönetenler yıllarca kültür sanat adına halka bir şey vermedikleri gibi resimden sinemaya , heykelden şiire kadar sanatla ilgilenenleri yok saydılar. 

Kartal Belediyesi’nin önceki Başkanı Dr. Altınok Öz döneminde; mezarı Kartal’da bulunan bir sanatçı ve düşün adamı olan Neyzen Tevfik’in heykelini yine Kartallı olan genç heykeltıraşlara yaptırarak  onun ismini Kartalla birlikte anılır hale getirmek için önemli bir adım atmıştır. Kartallılara düşen görev, bu adımı sonuna kadar desteklemek olmalıdır. 

WhatsApp Image 2023 08 09 at 11.44.55

Yazımı Neyzen Tevfik’in şu düşüncesiyle bitirmek istiyorum. 

‘’İnsanlık, tarih boyunca; oltacıların oltasına hem yem hem de balık olmaktan kurtulamamıştır. Kimi bilgiyi, kimi siyaseti, kimi ticareti, kimi dini, kimi de hurafeleri olta olarak kullana gelmiştir. Medeni kılıklı nice dervişler emek mahsullerinin soygunculuğu ile geçinmişler ve hükümlerini yürütmüşlerdir. İnsanlık bunlara yem olmaktan acaba kurtulabilecek midir?’’ 

              Sevgi, saygı ve sanatla kalın. 

SIRADIŞI BİR FELSEFE ADAMI NEYZEN TEVFİK 

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!