Trabzon Barosu Başkanı, Trabzon Düşünce ve Kültür Platformu Başkanı Sibel Suiçmez, Çay TV’de yayınlanan “Elif Çavuş’la Gündem” programında önemli açıklamalarda bulundu.
2 dönemdir Trabzon Barosu Başkanlığını yürüten Suiçmez Ekim ayının ilk haftasında yapılacak olan Baro seçimlerinde yeniden aday olduğunu açıkladı ve pandemi süreci nedeniyle hedefledikleri çalışmaları hayata geçiremediğini ve yeniden başkan seçilirse kaldıkları yerden devam etmek istediklerini ifade etti.
3. DÖNEM DE ADAYIM ÇÜNKÜ…
Türkiye’de 6 kadın başkandan birisi olan Avukat Sibel Suiçmez, “Trabzon’dan bir kadın başkanın seçilmesinin tüm Türkiye’de çok olumlu yansıması oldu. İlk dönemimizde zor koşullarda görev yaptık. Olağanüstü hal durumunda görevimizi yaptık. Çok kolay değil. Korkunun her tarafı sardığı bir ülkede hukuk adına, insan hak ve özgürlükleri adına hala dik durarak bir şeyler söylemeye çalışmak çok kolay değildi. Mümkün olduğunca hukukun üstünlüğü ve insan hak ve özgürlüklerini dikkate alarak çalışmalar yürüttük. İkinci dönem kimse aday olmadı. Üçüncü döneme geldik. Eleştiriler olabilir. 2 dönem yetebilirdi diyorlar. Ancak pandemi nedeniyle projelerimizi hayata geçiremedik. Planlarımız Nisan ve Temmuz sonuna kadardı. 16 eğitimimizi yapamadık, bir binamız var açılma haline geldi, seçime girerek “Genç Avukatlar Kurultayı” ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonu Dönem Sözcüsüyüz, onun da bir kurultay yaparak devretme sürecimiz devam ediyor. Ayrıca tüm Türkiye’deki Baro Başkanlarının katılacağı Ombudsmanlık ve bunun adalet sisteminin içindeki yeri konusunda bir çalıştay yapmayı planlamıştık. Bunların hiç birini pandemi dolayısıyla yapamadık. Pandemide baromuzun esas önceliği sağlık oldu. Yeniden başkan olursak bu projelerimizi hayata geçireceğiz. Trabzon Barosu ülkemizin geçtiği bu zor süreçte hukuk adına, insan hak ve özgürlükleri adına korkmadan söz söylemeye devam etti. Bu Trabzon Barosu’nun olması gereken noktada olduğunun işaretidir. Trabzon Barosu her zaman Cumhuriyet’in niteliklerinden yana olmuştur, bizim dönemimizde de böyle olmaya devam etmiştir. Ülkede yaratılan korku imparatorluğuna karşı barolar insan hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğü, demokrasi konusunda seslerini yükseltemezse işte o zaman bu ülke hukuk devleti olmaktan hızlıca uzaklaşır. Biz meslektaşlarımızın sorunlarını çözmeye çalıştık ama onun yanında ülkede yaşanan hukuksuzluklara karşı duyarlı olduk” ifadelerini kullandı.
SİYASET YAPMADIK, HUKUK ADINA YÜRÜDÜK
Çoklu Baro Sistemi’nin kabul edilmesi sürecinde gösterdiği duruş önemli bir kesim tarafından büyük takdir görürken, bir kesimin de “siyaset yapıyor” eleştirilerine maruz kalan Trabzon Baro Başkanı Suiçmez eleştirilere şu şekilde yanıt verdi; “Çoklu Baro Sistemi bölünmenin bir dayanağı olacaktır. Birden bire çoklu baro sisteminin ortaya çıkmasının nedeni demokrasiden yana, söz hak ve hukuku savunan baroları bir şekilde diskalifiye etmektir. Burada karşı çıkan baroların hiç birisinin amacı siyaset yapmak değildi. Tartıştığımız iki ana konu vardı. Türkiye Barolar Birliği delegelik sistemi, diğeri çoklu baro… 80 baro başkanları içinde her görüşten baro başkanı var. 80 baronun tümü çoklu baro sistemine karşı oldu. 80 baro içinde iktidara yakın bir çok baro başkanımız vardı. Çoklu baronun geçmeyeceğine inandılar. Samsun Baro Başkanı istifa etti. Biz Cumhurbaşkanı ile görüşmek istedik ama sonuç alamadık. Hukukla ilgili bir şey, siyasetle ilgili bir şey değil, bir devletin yapılanmasından bahsediyoruz, çoklu baro sisteminin nelere mal olacağını ileride göreceğiz. AK Partili milletvekilleri de haklı olduğumuzu söylediler. Bazı kesimler iktidarı uyardı. Maalesef her yol Roma’ya çıkar gibi her kapı Cumhurbaşkanlığına çıkıyor. Nitekim çoklu baro yaşama geçmiş oldu. İstanbul’da çalışmalar başladı. Türkiye Barolar Birliği’ni de şekillendirme amacı var. Konu Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Biz hala hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Anayasa mahkemesinde hala hakimlerin olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla bu yasanın her türlü baskıya rağmen Anayasa Mahkemesi’nde döneceğine inanıyoruz. Biz siyaset yapmadık. Provokasyona sebebiyet vermemek için baro başkanları olarak tek başımıza yürüme kararı aldık. Siyaset değil, hukuk adına yürüdük” şeklinde konuştu.
SOSYAL MEDYA ADALETİ ÇOK TEHLİKELİ
Son yıllarda sosyal medyanın hukuk üzerindeki etkisinin arttığı konusunda da açıklamalarda bulunan Suiçmez, “Türkiye’de adalet maalesef kaygan bir zeminde. Beni çok rahatsız eden bir konu bu. Kadın ve çocuk hakları savunucusuyuz. Adalet önündeki yasaya göre, hukuka göre karar verir, vatandaşın tepkisine göre karar vermez. Bu hale geldik. İki sorun var aslında; birincisi siyasal baskı adaleti, ikincisi sosyal medya adaleti. Siyasilerin adalet üzerindeki etkilerini de görüyoruz. İki alanda da hukuka baskı yapılması facia bir durum. Böyle bir şey kabul edilemez. Bugün sosyal medyaya göre adalet sağlanmaya çalışılıyor ama bir gün geri gelir ve çok kötü bir şekilde buna meydan tanıyanları da vurur. Adaletin yerine getirilmesini sağlamak vatandaşın görevi değil, vatandaşın görevi adaletin tarafsız işlemesini sağlayacak mekanizmaları seçerken nasıl davranacağını bilmesidir. Bu çok tehlikelidir, son derece yanlıştır” dedi.