Milli Mücadele’nin Trabzon’da ki Sembol İsmi: Faik Ahmet BARUTÇU
Faik Ahmet Barutçu; Hukukçu, siyaset ve devlet adamı, milletvekili, bakan (D. 1894, Trabzon – 1959, Ankara). 1894’te Trabzon’da doğdu. Trabzon Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti’nin kurucusu ve başkanı olan Faik Ahmet Barutçu, Osmanlı döneminde Trabzon Belediye Başkanlığı yapmış Barutçuzade Hacı Ahmet Efendi’nin oğludur.
Türk siyasetinin önde gelen simalarından Faik Ahmet Barutçu, 1894 yılında Trabzon‘un Çarşı Mahallesi‘nde doğdu.
İlk, Orta ve Lise öğrenimini Trabzon‘da tamamladıktan sonra İstanbul Darülfünun Hukuk Şubesi‘ne girdi. Hukuk fakültesini bitiremeden, I. Dünya Savaşı patlak verince askere alındı. İhtiyat subayı olarak Trabzon ve Samsun Karargahlarında askerliğini sürdürdü. Askerlik sonrası yarıda kalan hukuk öğretimini tamamlamak için İstanbul’a döndü. Faik Ahmet Barutçu hukuk tahsilini tamamladıktan sonra Trabzon’a dönerek avukatlığa başladı. Serbest avukatlık, Trabzon Barosu Başkanlığı, İstikbal Gazetesi Sahipliği ve Başyazarlığı görevlerinde bulundu.
Bu sıralarda Trabzon, 1. Dünya Savaşı‘nın yaralarını sarmaya çalışırken bir taraftan da Mondros Mütarekesi ile bir takım heveslere kapılan Pontusçu Rumların faaliyetlerine sahne olmaktaydı. Faik Ahmet Barutçu, bu dönemde özellikle Milli Mücadele yanlısı bir gazeteci, yazar ve Hatip olarak tanındı. Trabzon ve civarına yönelik Rum ve Ermeni iddialarına karşı kurulan Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‘nin kurucuları arasına katıldı. 1919 yılı sonlarında tekrar açılan Trabzon Türk Ocağı‘nın yönetim kurulunda yer aldı. Milli faaliyetler için 10 aralık 1918 tarihinde çıkmaya başlayan İstikbal Gazetesi’nin başına geçti. Faik Ahmet Barutçu‘nun başında bulunduğu ve Trabzon müdafaa-i hukuk Cemiyeti‘nin yayın organı olan İstikbal Gazetesi, 17 Mart 1925 tarihine kadar günlük ve bazen de haftalık olarak çıktı.
İstikbal Gazetesi ile Rum ve Ermeni faaliyetlerine karşı büyük bir mücadele verilmesi yanında Trabzon’da milli heyecanın ve milli hassasiyete dayalı bir kamuoyu oluşmasında önemli bir mesafe alındı. Faik Ahmet Barutçu işgallere karşı düzenlenen birçok mitingi organize etti. Hatta mitinglere konuşmacı olarak katıldı.
Ali Şükrü Bey’in Topal Osman tarafından öldürülmesinden, devletin zirvesini açıkça sorumlu tutan yazılar yazan, zaman zaman Mustafa Kemal Paşa’yı bile eleştirmekten çekinmeyen, ama bütünüyle Milli Mücadele’nin, Kurtuluş Savaşı’nın yanında yer alan Faik Ahmet Barutçu’nun İstikbal Gazetesi, 1922’ye kadar Anadolu basınının önde gelen yayın organı oldu.
İstikbal Gazetesi‘nin başına geçtiği yıllarda Trabzon’da iki basımevi vardı. İkisinin de sahibi Rum’du ve üstelik kâğıt ticareti de Rumların elindeydi. Bu durumda gazeteyi bir süre Rum basımevlerinden birinde basmaktan baka çare yoktu. Kendisi bir basımevi kuruncaya kadar Rumları ürkütmemek için “Pontus” meselesine pek dokunmayarak hep ulusal birlikten ve birleşmekten söz etti.
1920 yılının başlarında İstanbul‘dan getirttiği ve elle çalışan bir baskı makinesini Trabzon‘da babasına ait bir hana yerleştirerek gazetesini kendi basımevinde çıkarmaya başladı. Bundan sonra Kurtuluş Savaşı boyunca Millî Mücadele’yi destekledi, zafer haberlerini duyurarak Trabzonluların mücadele heyecanını artırdı.
Milli Mücadele’den sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Meclis içinde meydana gelen gruplaşma sonunda kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TPCF) tarafında yer aldı. TPCF’nin, Şeyh Sait isyanı sebebiyle kapatılmasından sonra siyasal çalışmalarına bir süre ara veren Faik Ahmet Barutçu avukatlığa avukatlığa devam etti. 1933-34 ve 1938-39 yılları arasında Trabzon Barosu başkanlığı yaptı. 1939 seçimlerinde Milletvekili seçildiği zamanlarda sahibi olduğu İstiklal matbaasını Ankara’ya taşımayı teklif eden matbaa yöneticisinin tekliflerini söz olur endişesi ile geri çevirdi.
Faik Ahmet Barutçu’nun, 1930’larda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) saflarına geçişi, hareketli siyasî hayatının başlangıcı oldu. Önceleri yalnız Trabzon çevresinde olan politik çalışmalarını, 1939’da Trabzon’dan milletvekili seçilince parlamenter olarak sürdürdü ve Meclis’te daha başlangıçta grup yöneticilerinin dikkatini çekti. Kişiliğinin en belirgin yanı ise, olaylar karşısında soğukkanlılığını koruyabilmesiydi. 1939’da başlayan milletvekilliği 1954-57 dönemi dışında ölünceye kadar sürdü. 1946’da üçüncü kez Meclis’e dönünce CHP grubunun en faal üyeleri arasında yer aldı. Birinci ve İkinci Hasan Saka hükümetlerinde Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yaptı. Başbakandan sonra ikinci adam olarak sık sık muhalefetin eleştirilerini cevaplandırmak zorunda kalıyor, ancak bu görevi yaparken karşısındakileri suçlamaktan kaçınışı ve saygılı tutumuyla dikkat çekiyordu.
Barutçu, ününü sağlayan en büyük sınavını 1950-54 döneminde verdi. Bu dönemde artık iktidar el değiştirmiş, CHP kendi yöneticilerini bile şaşırtan küçük bir kadroyla Meclis’te tutunmaya çalışırken, 1946-50 döneminin küçük muhalefeti, ezici çoğunluğu elde ederek iktidara gelmişti. Bütün görüşmeler hemen hemen çekişme halinde geçiyor ve bu çekişmelerde CHP‘yi savunmak, İnönü’den sonra çoğunlukla Barutçu‘ya düşüyordu. CHP mallarının Hazine’ye devredilmesini öngören yasa tasarısının görüşüldüğü ve sabaha kadar süren Meclis toplantısında, tasarıyı getirenlerin karşısında, CHP‘yi savunanların başında da o vardı. Ona karşı olanlar bile Barutçu‘nun mantığını güçlü, belirgin Karadeniz şivesini de sevimli buluyorlardı. Çetin mücadele sonunda partisi mallarını koruyamadı, ama Barutçu şöhretini korumayı başarmıştı.
1954-57 dönemi seçimlerinde CHP, Trabzon‘dan milletvekili çıkaramamış ve seçilememişti. 1957‘de milletvekili olarak son kez Meclis’e döndüğünde yine CHP grubunun önemli kişilerinin başında yer alıyor, partisinin grup başkanvekilliğini yürütüyordu. İktidar-muhalefet ilişkilerinin yine gergin olduğu, üstelik iktidarın biraz güçten düşmesine karşılık muhalefetin oldukça güçlendiği bu dönemde de Barutçu her türlü aşırılıktan kaçınmasını bildi. Tartışmaların en sert noktasında tehditlerle hiçbir sorunun çözümlenemeyeceğini anlatmaya çalıştı.
Faik Ahmet Barutçu, çok ilginç ve önemli noktaları saptamasını bilen iyi bir gözlemci, ülke ve dünya meseleleri ile ilgilenen iyi bir okuyucu ve sıcak kişiliği, insanı yanı, tatlı diliyle sevilen bir Milletvekili olarak tanındı. Gerek CHP Grubunda gerekse meclis içerisindeki davranışları ile çevresindeki insanları etkilemesini, İnandırmasını; en azından onlara kendini dinletmesini bilen saygın bir kişiliğe sahipti. Bu özellikleriyle ve demokratik anlayışının gereği ve de olayları değerlendirişi ile kısa zamanda CHP yöneticilerinin ve özellikle İsmet Paşa’nın dikkatini çekmeyi başarmıştır.
15 Mayıs 1943 tarihinde toplanan CHP‘nin 6. büyük kurultayında CHP Genel İdare Kurulu‘na seçildi. 1945 yılında CHP genel sekreter yardımcılığına görevine getirildi. 1946 seçimlerinden sonra kurulan 1. Ve 2. Hasan Saka kabinelerinde, Devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. CHP grup başkan vekili oldu. Hükümet sözcülüğü yaptı.
14 Mayıs 1950 yılında yapılan seçimlerde Trabzon‘dan tekrar milletvekili seçildi. 1954 yılında ki seçimlerde Trabzon‘dan seçilemeyince, meclis dışı kaldı. Tekrar avukatlığa geri döndü. 1957 yılında yapılan seçimlerde CHP Ankara Milletvekili seçildi. 1958 yılında düzenlediği gezilerden birinde kalp spazmı geçirdi. Tedavi olmak için İngiltere‘ye gitti. 1959 yılında İngiltere‘de ameliyat oldu ise de Türkiye‘ye döndükten sonra eski sağlığına kavuşamadı. 4 çocuk babası Faik Ahmet Barutçu, 14 Mart 1959 tarihinde Ankara‘da vefat etti.
Faik Ahmet Barutçu‘nun Diplomat olan ve 2003 yılında vefat eden oğlu Ecmel Barutçu babasının siyaset dünyası içindeki konumu ile ilgili olarak söylenen ve yazılan şu ifadeleri aktarmıştır:
“Türk siyaset dünyasının büyük hatiplerinden biri olarak kabul edilen rahmetli babam Faik Ahmet Barutçu‘yu Milli Mücadele yıllarından tanıyan ve onun yakın bir parlamenter arkadaşı olan ülkemizin tanınmış maarifçilerin olan Hıfzırrahman Raşit Öymen bir gün bana şöyle demiştir. ‘onu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dinlerken kendimi eski Roma senatosunda sanıyorum. Sanki Çiçeron konuşuyor.’
Yine eski bir parlamenter arkadaşından biri olan Profesör Turhan Feyzioğlu, Faik Ahmet Barutçu‘nun vefatı münasebetiyle Ulus Gazetesi‘nde 18 Mart 1959 tarihinde çıkan makalesinde Onun için; ‘kürsüde konuşurken, kendi kendini aşarak adeta devleşen bir parlamento hatibiydi’ diyordu.
Ordu eski milletvekili Ferda Güley ise; Faik Ahmet Barutçu‘nun 17. vefat yıldönümünde (1976) çıkan bir makalesinde:
‘Faik Ahmet Barutçu, her değerin üstünde dev bir parlamento hatibi idi. Meclis kürsüsüne çıkar-çıkmaz; şövalyeler zamanındaki bir savaşçı gibi, sataşma, söz atma, hatta bazen hakaret etme oklarının delemediği zırhlar içerisinde, kişneyerek kendisini bekleyen atına biner; bazen atını, kürsünün bir ucundan öbür ucuna koşturur, bazen de mahmuzlayarak ya da kırbaçlayarak şaha kaldırır, gerektiğinde bütün hızıyla meclisin üstüne sürerdi.’ diye söylemiştir.
1954 seçimlerinde seçilemeyince İsmet İnönü‘nün tepkisi: “Trabzon akıl ve havsalaya sığmayacak bir ayıp işlemiştir” olmuştur.
Yararlanılan Kaynaklar
- “TBMM Albümü 2. Cilt (1950-1980)” (PDF). TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü.
- KAYNAK: Afşin Oktay – Kemal Bağlum / Biyografiler Ansiklopedisi (1959), Yurt Ansiklopedisi (10. cilt, 1984),Türkiye Ansiklopedisi 1 (1974), Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (3. cilt, 1986).
- İnönü Vakfı / https://www.ismetinonu.org.tr/tarihte-bugun-14-mart/
- Mehmet Akif Bal / Trabzonlu Simalar ve Aileler