Bu Kalp Seni Unutur Mu?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hatırla Sevgili’nin devamı olarak çekilen bu dizinin de planlayıcı ve uygulamacısı bilinen isimler. Tomris Giritlioğlu ve Nilgün Öneş. Bu kez usta işi bir yapıma imza atmışlar. Ama bütün kaliteli yapımlar gibi bunun da ömrü kısa sürmüş, 17. bölümde ekranlara veda etmek zorunda kalmış. Toplumsal sorunları irdeleyen, hafızalarımızda derin acılı izler bırakmış bütün konuların başına gelen, bu dizinin de akıbeti olmuş.

Yarım kalan bu dizinin, toplumumuzun ağır bir yarası olan işkenceyi ruhumuzu acıtırcasına yansıtması, teşhir etmesi, bu yaranın sağaltılmasının da önünü açabilirdi. Ama bu çağrı duyulmadı. Hatta bundan rahatsız olundu. Belki halk da biraz rahatsız oldu. Bunları çok dillendirirsek bu generaller gitmez, diye düşünülmüş de olabilir. Nitekim halk, generallerin önerisini dinlememiş, sivil Turgut Özal’ı seçmişti.

Dizide, 12 Eylül ve o dönemin toplumsal baskı ve işkenceleri gerçekçi bir şekilde yansıtılmış.  Aslında Devlete bir olanak sunmuş dizi. Bunlar bu ülkede yaşandı. Bil ve önlem al. Başka türlü toplum huzur bulamaz, demek istenmiş. Ama anlayan yok tabii ki. Dikkate alınsa ve sorunların üstüne gidilse, bu süreçte ortaya çıkan cinayetler, faili meçhuller, susurluk vb. olaylar önlenebilecekti.

12 Eylül görünürde bir çatışma ortamını sonlandırmış, görece huzur yaratmış gibi olmuştu ama daha büyük çapta toplumsal şiddet ve işkence başlatmıştı. Bilanço oldukça ağırdı. Dizi bunu bütün açıklığıyla ortaya koyuyordu. Hapishaneler (özellikle Diyarbakır), arka arkaya idamlar, sokakta gündelik hayatta uygulanan terör, her alanda kimlik kontrolleri halkı bezdirmişti.

Bazı kişi ve kurumlar abartılı bulmuş olsa da, bir danışmanın belirttiği gibi yaşananların sadece onda biri yansıtılmıştı.

Bu arada kişisel bir anımı da paylaşmalıyım. Ankara Dil ve İstihbarat Okulu’nda tutuklu kaldığımız dönemde, bitişikteki binamızdan gece yarıları arkası kesilmeyen çığlıklar geliyordu. Biz, o binada asker kökenli tutukluların kaldığını duymuştuk ve tabii ki bu çığlıklar onlara işkence yapıldığının kanıtı idi. Erbakan, Türkeş  ve bütün parti yöneticileri, milletvekilleri oradaydı, fakat yiğidi öldürelim, hakkını verelim. Bu işkenceyi yürüttüğü mücadeleyle Doğu Perinçek önledi.  Güncel çizgisine bakarak, bugün olsa aynı duyarlılığı gösterir mi bilemem?

Ayrıca 12 Eylül sonrasının bir diğer gerçeği  yardımlaşmanın, dayanışmanın görece zayıflaması ve bireylerin kendi derdine düşmeleri hafiften de olsa dillendirilmiş. Yalnızlaşma, başının çaresine bakma gerekliliği, yurtdışına çıkma zorunluluğu, toplumsal tedirginlikle birleşince tablo iç açıcı olmaktan çıkmış görünüyor.

Eşlerinden şiddet gören kadınların  susmakta ısrar  etmesi, burada izlendiği gibi  yol açtığı olumsuzluklarla öğretici bir öğe de olabiliyor.

Bütün çalışmalarında müziği etkin kullanıyor Tomris Giritlioğlu. Bu dizinin jenerik müziğinde Fikret Kızılok, zaman zaman Bülent Ortaçgil, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Zerrin Özer, Banu Kırbağ, Ruhi Su’nun şarkılarını seslendiriyor  olmaları, bütünüyle acının yol açtığı hüznü sağaltıyor.

Dizi, Melis Birkan’ın (Cemile) psikiyatristle konuşmasında akıyor. Bu aslında iyi bir buluş. Akıcılığı bozmadan üstelik bütünü daha iyi anlamamızı sağlayan bir yöntem olmuş.

Yarım kalan diziye, en azından bir final bölümü çekilebilmeliydi. Böylece yeniden depreştirdiği yaralarımıza merhem sürmeyi deneyebilirdi belki.

Bu Kalp Seni Unutur Mu?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!