‘İnadına yazacağım!’

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de medyanın veya yazan bir kişinin konu bulmakta hiç zorlanmayacağı söylenir. Doğrudur. Çünkü yaşadığımız gerçek tam olarak şu: Baş döndürücü bir hızla değişen gündem, normalde belki aylara üzerine konuşularak bir sonuca bağlanması gereken toplumsal konuların üstünkörü geçilmesi, benzerlerinin üç vakte kadar yeniden yaşanması ama ne yana dönsek skandalın, ne yana dönsek adaletsizliğin, cinnetin, akıl tutulmasının asla durmaması, azalmaması…

Hepsi üzerine, söylenmesi gerektiğini düşündüğünüz şeyleri söylemeye gayret ediyorsunuz ancak daha siz davranacakken yenileri yineleniyor ve ne kadar uğraşsanız da yetişemiyorsunuz. Pes edip vazgeçiyorsunuz ve bir süre sonra anlıyorsunuz ki bütün meselelerin özü tek bir yere bağlanıyor ve siz de zaten yıllarca hep aynı şeyleri farklı kelimelerle söylemekten başka bir şey yapmamışsınız. Üstelik bunun hiçbir faydası da olmamış. Gösterdiğiniz çabanın tam bir zaman kaybı olduğunu fark ettiğinizde aslında çoktan bırakmış olmanız gerektiğine karar veriyor, yaptıklarınızdan pişmanlık duyuyorsunuz. “Bana ne” diyemediğiniz için kendinize kızıyorsunuz.

Sonra yine, öyle olaylara tanık oluyorsunuz ki susmak, görmezden gelmek veya üzerine iki çift laf etmemek içinize dert oluyor, suçlu hissediyor hatta sessiz kalırsanız suça ortak olacağınıza bile inanıyorsunuz. Yazı masasına oturuyor ama öylece kalıyorsunuz. Tek bir satır dökülmüyor kaleminizden. Çünkü biliyorsunuz ki yine aynı şeyleri farklı kelimelerle söylemiş olacaksınız, o kadar. Zaten etrafınızda sürekli, “Beğenmiyorsan defol git” diye teşvik edenler varken elinizden daha fazlası nasıl gelebilir ki? Sanki isteyince defolup gidilebiliyormuş gibi, defolup gidince çözülebiliyormuş gibi…

“Ne işim var benim burada?” deyip duruyorsunuz ve aidiyet bağınız giderek azalıyor. Derken aklınıza hiç umut yokken ortaya çıkan, kendi yaşamlarını hiçe sayıp vazifeye atılan, yokluktan kocaman bir ülke yaratan kahramanlar, Mustafa Kemaller geliyor. Onlardan utanıyorsunuz. Onlar bunca zorluk içinde sonu belirsiz bir mücadeleye girişmek, umut etmeyi sürdürmek için gerekli enerjiyi, motivasyonu nasıl bulabilmişler kendilerinde deyip şaşırıyorsunuz.

Peki, bunca haksızlık, adaletsizlik, şuursuzluk içinde ben ne yapabilirim diye bir gözden geçiriyorsunuz ve en iyi yaptığınızı düşündüğünüz şeyi sürdürmeye karar veriyorsunuz: En azından dilsiz şeytanı oynamamış, rengini belli etmeme orta yolculuğunu yapmamış ve suça ortaklık etmemiş olurum. Yazacağım diyorsunuz, inadına yazacağım, çizeceğim, dilim döndüğünce anlatacağım. Tekrara düşsem de, akıntıya karşı kürek çeksem de, her şey bir zaman kaybı olsa da inadına yazacağım. Okuyup okumamak, dinleyip dinlememek, anlayıp anlamamak başkalarına kalmış.

‘İnadına yazacağım!’

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!