Muhallebi Çocuğu Mama Aristokratına Karşı!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir süredir marketlerde en temel ihtiyaçların üzerine bile çalınmaya karşı alarm konulmaya başlanması ciddi tepki çekmeye başlamıştı. Peynirin, hatta bebek mamalarının bile. Geçen sene ise parası olmayan bir babanın bebeği için mama çalmaya kalkması çok konuşulmuştu. En son Meral Akşener’in bebek maması yardımı yaparak “Hiçbir bebek yatağa aç girmeyecek” kampanyasına rastladım konuyla alakalı. Demek ki nihayet birilerini rahatsız etmeyi başarabilmiş. 

Evet, uzun süre bebek maması almak zorunda kalan ikiz çocuk babası olarak gayet rahat söyleyebilirim. Bebek mamaları inanılmaz pahalı ve kullandığım dönem boyunca her hafta artan bir çizgiyle ilerlemiş, ben de zaman zaman zorlanmıştım. Artık ihtiyacım kalmadığı için takip etmiyorum ama dar gelirli bebeğini nasıl besliyor diye düşünüyordum her seferinde.

Şimdi Yeni Şafak Yazı İşleri Müdürü kalkmış mamayı lüks saymış. Şöyle anlatıyor:

“Bir aylığına, iki aylığına yükselen bazı maddelerin fiyatları üzerinden de algı oluşturmayın” diyen Karahasanoğlu, “Yumurtadan vazgeçtiler. Bebek mamasına atladılar. Affedersiniz ama bebeğinize siz muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir”

Kibar ifadeyle “zır bilgisiz” diyebileceğimiz bu şahıs ve benzerleri “Yazı İşleri Müdürü” sıfatında. Yeri geliyor ülkenin en kritik konularında kamuoyu oluşturabiliyorlar. Aslında daha çok bir kesimi hedef göstermek, baskı altına almakla ilgileniyorlar. Bir bebeğin sadece muhallebi ile “beslenebileceğini” sanıyor, mamaların besleyicilik konusunda artık anne sütüyle neredeyse eşdeğer hale geldiğinden haberdar değil. Sütü gelmeyen anneler için mamaların ne kadar kıymetli olduğunun farkında değil. (Gerçi temsil ettiği zihniyetin sütü gelmeyen anne için bile abuk subuk yakıştırmalar yapabilir ya, neyse…)

Bilmiyor olabilir ama araştırma gereği de duymuyor. Herhalde biz eskiden muhallebi yerdik şimdiki nesil çok şanslı gibi ancak bir kahvehane muhabbeti düzeyi ile düşünüyor ve yazıyor. Çünkü sırf pembe tablo çizmek için ahkam kesme hakkını görüyor kendinde.  Zira bu gibilerin görevi tam olarak bu. Kuru ekmek yiyormuş demek ki aç değil diyenlerin zihniyeti… Çiftçinin cebindeki telefonu fazla bulanların… 

Fakir karnını doyursun yeter, “beslenmek” onun neyine, insan gibi yaşamak onun neyine. Cem Karaca ne diyordu: “Kimi havyar yerken kimi sığan cücüğüne/ Üç beş arşın beze sarar öyle gidersin.” Üstadın affına sığınarak ikinci cümleye pek katılmadığımı söylemek istiyorum. Evet, insan belki açlıktan ölmez ama kötü beslenmekten gayet tabii ölür. Eh, gel de anlat anlatabilirsen… 

Muhallebi Çocuğu Mama Aristokratına Karşı!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!