Cüneyt Arkın’ın filmlerini, Levent Kırca’nın parodilerini elbette çok severiz ama bu bir kurgu değil, gerçek hayattayız. Ve en güvendiğimiz doktorlarımızın tavsiyesi aşı olmamız gerektiği yönünde. Çin aşısı olan Sinovac için de kendi doktorum, hiç düşünmeden olmamı tavsiye etti. 14 yıl boyunca bağışıklığı baskılayıcı ciddi ilaçlar kullanan ve geçen sene doktorumun deyimiyle “İnsanın hayatı boyunca geçirebileceği en büyük ameliyatlardan” birini olan biri olarak gönül rahatlığıyla aşılanmamı telakki ettiler. Ben de risk grubunda biri olarak, kararımı ve kendimce fikrimi paylaşmak istedim sizlerle. Elbette bir uzman değilim ve söylediklerimin bir bağlayıcılığı yok. Fakat bu zamana kadar yazılan ve söylenenlere bakarak vardığım sonuç şudur;
Çin aşısının güvenilirliğinin %90, koruyuculuğunun %50 olduğu söyleniyor. Yaklaşık 150 yıldır uygulanan teknikle bu zamana kadar olduğumuz tüm eski tarz aşılarda olduğu gibi, alerjik reaksiyon dışında ciddi anlamda bir yan etkisi yok gibi gözüküyor. Pfizer aşısının koruyuculuğunun daha yüksek olduğu ancak yan etki kısmının daha belirsiz ve eskiye göre yeni aşı üretim yöntemleri ile geliştirilmiş olduğu söyleniyor. Koruyuculuk sağlaması açısından aşı olmakta hiçbir sakıncası olmadığı anlatılıyor. Sonuçta, kaybedeceğimiz bir şeyin olmadığı ama belki de karşılığında hayatımızı kazanabileceğimiz bir tercih söz konusu. Bazı uzmanlara göre, bu yılın geçen yıla göre çok daha sert ve daha yıkıcı geçeceği öngörülüyor. Ve virüsün kime ne yapacağının bir garantisi yok. Bu yüzden aşılanmakta fayda var diye düşünüyorum. Bir hatam varsa af diler fikirlerinizi paylaşmanızı rica ederim. Doktorlarım İsmail Hamzaoğlu, Hülya Hamzaoğlu ve ailemiz doktorlarından kuzenim Pelin Gürhan’a teşekkür eder, tüm insanlığa sağlık ve bol antikor dilerim.
