“Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, geleceğin ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız,” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır,” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925’te Uşak’ta bir “şefkat Yurdu”nu ziyaret ederken öksüz bir çocuğun konuşmasından etkilenmesi üzerine: “Ben hayatta çok az ağlayan bir adamım, o da burada oldu,” diyen BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
“Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir,” diyen BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Ben, protokol sıralarının önünde oturan, Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat salıncakta sallandırılan, elimden tutup gezdirilen, yolun ortasına oturduğumda protokolü ile durup benim arzumun gerçekleşmesini ve kalkıp yürümemi bekleyen protokolü bekleten, şaşı olmadan her yöne bakabilmemi sağlayan, bugün başka bedenlerde yaşayan Ülkü, BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Ben, eğitim için İsviçre’nin Lozan şehrine, planörcülük kursları için Rusya’ya gönderilen, av ve bombardıman uçakları alanında uzmanlaşan ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat Gökçen soyadını alan, vatan için ölmenin erdem olduğuna, ancak yaşamanın daha büyük erdem olduğuna inanan ve bugün başka bedenlerde yaşayan Sabiha; BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Ben, Darülfünun okulundan sonra, Sorbone Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim gören Atatürk’ün manevi çocuklarından piyanist, ekonomist, muhabir, “Zengin çok mala sahip olana değil kalbi zengin olana denir”, hadisini aklımdan çıkarmayan ve bugün başka bedenlerde yaşayan Nebile; BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Ben, yüzü sarı ve karnı şiş bir halde Mustafa Kemal Atatürk ile tesadüf sonucu Yalova’da karşılaşan, torbamdaki cevizlerden birlikte yeme şerefine kavuşan, Kuleli Askeri Lisesini bitirip subay olarak göreve başlayan ve “demokrasinin, devlet yönetimine halkın katılımının sağlanması olduğunu” anlayan ve bugün başka bedenlerde yaşayan sığırtmaç Mustafa; BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Ben, anne babamı hatırlamayan, küçük yaşta İstanbul’a gelen, Zübeyde Hanım’ı anne, Atatürk’ün kız kardeşini hala olarak benimseyen, Berlin Teknik Üniversitesi’nde öğrenim gören ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nda görev yapan ve bugün başka bedenlerde yaşayan Abdurrahim Tuncak; BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Biz Atatürk’ün manevi evlatları Rukiye ve Zehra olarak başka bedenlerde yaşıyoruz. “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın,” diyen BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyoruz.
“Çocuklarımızı artık düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde; yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışılmalıdır,” diyen BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin!.. Bu belli. Fakat zekanı unut!.. Daima çalışkan ol,” diyen İLERİ GÖRÜŞLÜ Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
Ben, 21 yüzyılın çocuğu olarak dünyada başka ülke çocuklarına nasip olmayan bu ilk ve tek “çocuk bayramı”nı Türk çocuklarına armağan edip, milli egemenliği, bağımsızlığı tanıyarak sahip çıkma bilincine kavuşmamı sağladığı; imanı, ahlakı ve eylemi taçlandırıp sunmam gerektiğini bana öğrettiği için BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
1979 yılının Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından “Çocuk Yılı” ilan edilmesine vesile olduğu, geçmişi bugünlerde yaşama özleminde olanlara ve olacaklara düşünceleriyle engel olduğu için BABA Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
TRT’nin 1979 yılından beri düzenlediği “23 Nisan Şenliği”ne dünya çocuklarının da katılarak, yarının büyükleri “barış”, ”kardeşlik” bağlarının kurulmasının öncüleri olarak yetişmesine, ithalatçı ve aktarıcı bir anlaktan kurtulup devrimci bir anlağa vesile olduğu için, BABA ve İLERİ GÖRÜŞLÜ Mustafa Kemal Atatürk’ü çok özlüyorum.
İnsanların güvenlik ve huzuruna musallat olmayan, alçaklara, korkaklara, teröristlere ve yobazlara geresinim duymayarak, bakılıp eğitilen çocuklara seslenerek, “Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz,” diyen;
Cumhuriyet’e, Atatürk’ün devrim ve ilkelerine, düşünceleri geçmişin parkında; eylemleri ve söylemleri uyumsuz olanlarca yapılmakta olan haksız, ahlaksız ve onursuz saldırıları gördükçe çok üzülüyorum. Bu nedenle, “Efendiler ve ey millet, biliniz ki Türkiye Cumhuriyet’i şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır,” diyen BABA ve İLERİ GÖRÜŞLÜ Mustafa Kemal Atatürk’ü bugünlerde daha çok özlüyorum!