TRABZON’DAN ÇIKAN HAYATLAR -5- Dr.Celalettin ALGAN

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dr. Celalettin Algan’ın yaşam öyküsü, insani hizmet ve tıbbi başarıları ülkemiz için gurur vesilesidir. Tıp dünyasındaki mucizevi başarıları, ‘Afrika’da bir Türk Doktoru Ölüme Meydan Okuyor’, ‘Kara Afrika’ya hayat veren Türk’ şeklinde yankılanmıştır.

Dr. Celalettin Algan Afrika

Mehmet Fatih KÖROĞLU / VİRA TRABZON HABER

Dr. Celalettin Algan ismi Dünya’da salgınla mücadele konusunda Dünya Sağlık Örgütü tarihine geçmiş, en çok ölümlü küresel salgınlardan çiçek hastalığının ortadan kaldırılmasına görev almış Türk hekimidir. 1965-1991 yılları arasında Afrika’nın en fakir ülkelerinden olan Ruanda, Senegal, Kongo, Madagaskar, Burindi’de çiçek ve verem hastalıkları ve diğer ölümcül Afrika salgınlarıyla savaştı.

Dünya Sağlık Örgütü Afrika Ofisi bünyesinde, Ruanda, Senegal, Kongo ve Madagaskar’da, Ulusal Verem Savaş, Sağlık Geliştirme, Virüs ve Çiçek Salgını Eradikasyonu gibi çok sayıda ulusal projenin başkanlığı yürütmüştür. Ayrıca, Madagaskar ve Fransa nezdinde Temsilciliğini, Reunion Adalarında Misyon Şefliği yapmıştır.

Dr. Algan ve kurduğu ekip; görev yaptığı Afrika’yı köy köy, kabile kabile dolaşıp, milyonlarca çocuğu kızamık, çiçek, tifo, sarıhumma ve vereme karşı aşılayan insanımızdır.

Ben, Dr. Celalettin Algan’ı Sağlık Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığında görev yaptığım 1983-2000 yılları arasında ve DSÖ Türkiye Temsilciliği (2000-2004) görevim sırasında tanıma ve anılan kuruluşların web sitelerinde kamuoyuna tanıtma imkânı bulmuştum. Bunu da o dönemde Dışişleri Bakanlığında görev yapan şimdi emekli olan Büyükelçi Akın Algan, kızı o dönemde Çevre Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı yapan çevre bilimci Prof. Dr. Nesrin Algan aracılığıyla tanımıştım.

Dr. Celalettin Algan, “Salgın Hastalıklarla Mücadele” tarihine ismini yazdıran ve Afrika ülkelerinde ve Dünya Sağlık Örgütü’nde halen ismi unutulmayan bir büyük insan ve hekimimizdir. Başta Sağlık Bakanlığımız olmak üzere sağlık ve tıp alanında çalışanlar başta olmak üzere, imkânsızlıklar içerisinde bile nasıl başarılı çalışmalar yürütüldüğünü görmek Dr. Celalettin Algan’ı anarak, yaşamını okuyarak ve onun hayata bakışını özümseyerek başarılı olurlar…

Celalettin Algan.
Celalettin Algan, son görev yeri olan Madagaskar’da, devletin en üst nişanı olan “Cumhurbaşkanlığı Ulusal Nişanı” ile onurlandırıldı.
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Büyükelçi Hasan Sevilir Aşan’ın Dr. Celalettin Algan hakkında yazısı

Yüzyılın ölümcül küresel salgını karşısında tartışmalı şekilde ilaç ve aşı umuduna sarıldığımız şu günlerde, binlerce yıllık başka bir salgına karşı tarihe iz bırakan mücadelesiyle tıp literatürüne geçen bir bilim insanımızı anmak toplumsal görevimizdir.

Doktor Celalettin Algan, geçen yüzyıl içinde 300 milyon can alan çiçek salgınına karşı uluslararası mücadelede önde gelen küresel aktörlerindendir.

Trabzonlu Doktorumuz, ülkemizin birçok coğrafyasında verem savaş hekimliğinden sonra, 1965 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Teşkilatı (DSÖ) görevlisi olarak gittiği Afrika’da 22 yıl süren olağanüstü hizmetlerde bulunmuştur.

Görev aldığı her ülkede özverili çalışmaları ile kendisinden ‘’Müthiş Türk’’ şeklinde bahsedilmesini sağlamış bir tıp adamı ve şairdir.

Meslektaşlarım Büyükelçi Akın Algan ve Sibel Algan ile Nermin Canalioğlu ve Çevrebilimci Prof. Dr. Nesrin Algan’ın babaları Doktor Algan’ın yaşamöyküsü, insani hizmet ve tıbbi başarıları ülkemiz için gurur vesilesidir.

Kaldıkça Sevdim, Sevdikçe Kaldım

Dünya Sağlık Örgütünün ‘En muhtaç ülke’ kayıtlı dosyasıyla gitmiş olduğu Ruanda’da başlayan Afrika serüveninden, genç yaşlarda gittiği Afrika’dan saçları beyazlamış halde yurda döndüğünde, hissiyatını ‘‘Kaldıkça sevdim, sevdikçe kaldım” şeklinde dile getirmişti.

Afrika ülkelerinin bağımsızlık dalgalanmalarına denk düşen çalkantılı zor yıllarında Ruanda, Kongo, Senegal, Madagaskar ve Burundi’de çiçek ve verem hastalıkları ve diğer ölümcül Afrika salgınlarıyla savaştı.

Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde, Ruanda, Senegal, Kongo ve Madagaskar’da, Ulusal Verem Savaş, Sağlık Geliştirme, Virüs ve Çiçek Salgını Eradikasyonu gibi çok sayıda ulusal projenin başkanlığı yapmış, Örgütün Afrika Bölge Müdürlüğüne getirilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütünün Madagaskar ve Fransa nezdinde Temsilciliğini, Reunion Adalarında Misyon Şefliği yapmıştır.

***

Bugün, 35 yaş üstü Afrikalıların çoğunluğunun hayatta kalmasının, Kıtayı köy köy, kabile kabile dolaşıp, milyonlarca çocuğu kızamık, çiçek, tifo, sarıhumma ve vereme karşı aşılayan Doktorumuza borçlu olduğu anlatılır.

Özel eğitimli ekibi ile bazı günler kişi başına 1.500 aşı olmak üzere rekor düzeyde aşı yaptıkları bilinir.

***

Dr. Celalettin Algan ve Ailesi

Madagaskar Cumhurbaşkanlığı ulusal nişanı ile onurlandırılmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü, Ruanda ve Burundi’deki çiçek eradikasyonu başarılarından dolayı özel nişan ile taltif etmiştir.

***

Tıp dünyasındaki mucizevi başarıları, ‘Afrika’da bir Türk Doktoru Ölüme Meydan Okuyor’, ‘Kara Afrika’ya hayat veren Türk’ şeklinde yankılanmıştır.

Görev yaptığı Afrika ülkelerini, meşakkatli şartlarda köşe bucak gezen Doktorumuz, Ruanda’da kırsal bir bölgedeki aşı kampanyası kuyruğunda sürekli ağlayıp, annesinin arkasına saklanmaya çalışan bir çocuğun ‘Beyaz Adam geldi, bizi yiyecek’ diye feryat ettiğini hatıralarında nakleder.

Çiçek Salgını

Tarihin akışını değiştiren, en çok ölümlü küresel salgınlardan çiçek hastalığı 3 bin yıl sürmüş, sadece geçen yüzyılda 300 milyon ölüme yol açmıştır. Aşısı 1796 yılında bulunmasına rağmen hastalık ancak 184 yıl sonra 1980 yılında kurutulabilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü,1980 yılında, çiçek salgınının kökünün tamamen kazındığını, tarihin en büyük sağlık zaferi olarak ilan etmiştir.

Bu zaferin kazanılmasında, soğuk savaşın en şiddetli olduğu yıllarda Amerika ve Rusya’nın, çiçek virüsünü ideoloji gözetmeyen ‘ortak düşman’ olarak kabul edip, birlikte mücadele etmesinin rolü önemlidir.

İnsanlığın, üstesinden gelebildiği ilk ve tek bulaşıcı hastalık olan çiçeğin bitişinin 40. yılı vesilesiyle (1980-2020) geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütünce yayınlanan kitapta Dr. Celalettin Algan’a özel bir bölüm ayrılmıştır.

***

Türkiye’ye döndüğünde Dünya Sağlık Örgütü Başkan Vekilliği yapmış, emekli olduğunda 22 yıllık Afrika deneyimini içeren bilimsel rapor ve özel arşivini, İhsan Doğramacı’nın da önerisi üzerine Sağlık Bakanlığına kazandırmak istemişse de ilgisizlik nedeniyle bu gerçekleşememiştir.

***

2005 yılında aramızdan ayrılan Dr. Celalettin Algan’ın Trabzon Meydan Parkına dikilen anıt büstü daha sonra siyasi entrikalarla yerinden sökülmüştür.

Şiirleri, 1950’li yıllarda, Şadırvan ve Beş Sanat gibi İstanbul dergileri ile Hamsi isimli Trabzon dergisinde yayınlanan eserleri oğlu Büyükelçi Akın Algan tarafından ‘Sebil’ adlı bir kitapta toplanmıştır.

Gururla, saygıyla anıyoruz…

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Celalettin Algan.
“BÜSTÜNÜ GÖRDÜĞÜNÜZ CELALETTİN ALGAN’DIR” SUNAY AKIN 3 MART 2020 ( KİŞİSEL SOSYAL MEDYA )

Büstünü gördüğünüz Celalettin Algan’dır. Trabzonlu bir doktor. Ülkesinde hekimlik yaptıktan sonra 1965 yılında, Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilatı tarafından Afrika’ya gönderilir. Çünkü, verem ve çiçek hastalığı binlerce can alıyor, bilginin ışığından uzak olan kara kıta, acılar içinde kıvranıyordu.

Ruanda’da göreve başlar Doktor Algan. Mücadele etmesi gereken sadece hastalıklar değildi; Ruanda’nın kadın sağlık bakanı evlenince görevi kocası almıştı, öyle olması gerekiyordu! Kabile savaşlarından dolayı kimsenin gitmediği, korktuğu bir coğrafyada dolaşarak, bulaşıcı hastalıklara ve o dönemin Afrika’sında yaşamanın getirdiği tüm zorluklara karşı amansız bir savaşa başlar. Ruanda’da kalmaz, Senegal’e geçer. Oradan Kongo’ya… Madagaskar’a…

SUNAY AKIN

Koca kıtada bir sağlık ordusu kurar ve kendisi de iki kez ölümcül hastalığa yakalansa da teslim olmaz; 21 yıl, evet tam 21 yıl insanlığa hizmet eder, bir kıtayı bulaşıcı hastalıklara karşı savunur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Çiçek Eradikasyonu Nişanı” ile ödüllendirilir. Afrika’nın önünde saygıyla eğildiği bu Türk doktor ülkesine geri döner ve 2005 yılında dünyadan ayrıldığında, hayatını kurtarmaya yetişemediği için arkalarından gözyaşı döktüğü insanlar tarafından karşılanır!

Trabzon’un Cumhuriyet Meydanı’ndaydı gördüğünüz büst. Kaldırıldı! Evet, yanlış okumadınız, kaldırıldı. Yanındaki Trabzon’un yetiştirdiği sanatçıların büstleriyle birlikte söküldü yerinden. “Kurtarıcı” ilan edilen nice futbolcunun parasını almadığı için terk ettiği bir kentten, bulaşıcı hastalıklara karşı hayat kurtaran ve o kentten yetişen gerçek bir kahramanın büstü yok edildi!.. “Eski belediye başkanının kayınpederi” denildi, “Görevini yapıyordu” denildi… Denildi de denildi.

BUST

Bu olayı duymadınız, biliyorum. Celalettin Algan’ın büstünü kaldıranların bahanelerini de duymadınız, bunu da biliyorum. Ama şu sosyal medyada bu hastalıklı sesleri duyuyorsunuz. Sağlık emekçileri için “görevlerini yapıyorlar” diyen, en az hastalık kadar geleceğimizi karartan o çiğ sesleri duyuyoruz. Kazanan yine bilim olacak, bu zor günleri bilimin ışığını taşıyan sağlık emekçilerimizin elleriyle aşacağız ve Dr. Algan’ın daha görkemli bir heykelini dikeceğiz!

Sunay AKIN. (3 Mart 2020 Kişisel Sosyal Medya)

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

“Bir Maçka’lı Olarak Utanıyorum” Turhan EYÜBOĞLU (Kuzey Ekspres Gazetesi- 24 Ocak 2018)

Celalettin Algan.

Bildiğiniz üzere 2017 yılının ocak ayında Cumhurbaşkanının Afrika’yı ziyaret etmesiyle Afrika ülkelerinin gelişmelerinin çağımızın ne kadar gerisinde kaldıklarını, içme sularının olmadığını, hala daha kanalizasyon sistemini bile kuramadıklarını, oturacak evlerinin dahi olmadığını haberlerde birkaç gün dinledik ve gördük. Bu haberleri hangi yılda dinlemiştik? 2017 yılında! Şimdi sizi bundan elli üç yıl öncesine götüreceğim. Bakalım siz de benim gibi bir Maçkalı olarak utanacak mısınız?

İnsanlığı derinden etkileyen, katkıları olmasına rağmen, bu insanın, ne Maçka’da ne Trabzon’da ne de Türkiye’deki konuşmalarda adı geçer. Son yıllarda yaptıklarının değerinin ne derece anlamlı olduğu görünse de kendisine değer vermemek adına görmemezlikten gelinmesi ısrarla sürdürülmektedir. Bu konuda haksızlığa uğrayan, ülkesini temsil ederken yüreğinde boylu boyunca memleket hasreti olan bu insanın değeri er geç anlaşılacaktır. O Maçka’ ın, Trabzon’un Türkiye’nin gurur duyacağı bir semboldür.

Koskoca Afrika’nın ortasında Maçkalı bir Türk doktoru!  Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilatı’ndan 1965 yılında almış olduğu bir öneri üzerine Türkiye’deki işlerini bırakıp el değmemiş, balta girmemiş ormanlara, Afrika insanlarının sağlığı için kendi sağlığını hiçe sayarak Afrika’ya gitti.

Televizyonlarda acıyarak izlediğimiz ülkelerin halini gördüğümüzde insanlığımızdan utanıyoruz. O doktor bu yoksul ülkelere bundan elli üç yıl önce giderek yirmi yedi yıl sağlık getirmediği tek bir ülke kalmadan çalıştı. İnsanlarla tek tek ilgilenerek ve onları aşılayarak sağlığına kavuşturmak için bir ömür geçiren bu adamdan utanıyorum!

Neden biliyor musunuz? Bu onurlu ve insansever kişinin adını Maçka’da bir sağlık kuruluşuna dahi veremeyişimizden utanıyorum! Onu yeterince anlatamayışımızdan utanıyorum! Bir heykelini dahi yapamayışımızdan utanıyorum! Maçkalı’yı dünyaya tanıtıp dünyanın da bu kişi sayesinde Türk’ü tanıdığını yeni nesillere anlatamayışımızdan utanıyorum!

Bu koca yürekli adam, Afrika’nın en ücra köşesinde bulunan köylerinde insanların karınca sürüsü gibi ölmesini engellemek için Karadenizli’nin zekasını ortaya çıkararak günde bin beş yüz Afrikalıyı aşılayarak dünyada bir ilki başardı. ‘Bunu nasıl başardınız?’ diye sorulduğunda ‘şoförlerden başlayarak yanımda bulunanlara aşı yapmayı öğrettim.’ diye cevap verdi. Böylelikle bu uygulama Afrika’da bulunan bütün ülkelere yayıldı.

Afrika’da gel-git olayı sıklıkla yaşanır. O çaresiz insanlar, bu doğa olayından her fırsatta yararlanmak isterlerdi. Deniz metrelerce yükselir, araziyi tamaman kaplardı. Daha önce açılan çukurları sular doldurur. Deniz çekilince de Senegalliler güneşten buharlaşan sudan arta kalan tuzları kuyuların içine girerek her ne pahasına olursa olsun toplamaya çalışırlardı. Orada yaşayan insanların başlıca geçim kaynağı buydu. Kaderleri böyle yazılmıştı.

İşte doğum yapan bu kadın da binlerce tuz kuyusunun birinin içinde çalışırken bebeğini dünyaya getirmişti. Hem de bir başına sessiz sedasız, kimseler görmeden. Tek insani belirtisi biraz inlemiş olmasıydı. İşte bu adam o inleme sayesinde onu fark etti. Hemen kucağına alarak onu hastaneye götürmek için arabasına taşıdı. Bu hareket Afrika’da bir ilk olmuştu. Yüzlerce insan ilk defa bir beyazın doğum yapmış bir siyah kadını kucağına alarak hastaneye götürmesine şaşkın bakışlarıyla tanık olmuşlardı.

İşte şimdi, Afrikalılar ne zaman bir beyaz önlükte Türk bayrağı görseler ilk ona koşuyorlar bu adam sayesinde.

Şimdi bu koca yürekli adamın Afrika’da çalıştığı yıllara gelelim:

1965-1970 WHO’nun Rwanda Ulusal Verem Savaş Çiçek Hastalığı Endikasyonu proje ekip şefi;

1971-1975 WHO’nun Senegal Ulusal Temel Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesi projesi;

1975-1984 WHO’nun Afrika Bölge Müdürlüğü Danışmanı (Virus ve Çiçek hastalıkları endikasyonu geliştirilmiş aşılama);

1984-1986 WHO’nun Madagaskar ve Reunion Adaları misyon şefi;

1991   WHO’nun Ankara bürosunda WHO’nun temsilcisine vekalet.

Aldığı Dünyaca unvanlar:

1976 WHO’nun Çiçek Hastalığı Endikasyon Nişanı

1985 Madagaskar Cumhurbaşkanından “Officier de Ordre National” unvan ve nişanı

Şimdi sizi okurken duyuyorum! ‘Neden Bir Maçkalı olarak utanıyorsun da bir Trabzonlu olarak utanmıyorsun?’ Evet, evet sizi de duyuyorum! ‘Neden bir Maçkalı veya bir Trabzonlu olarak utanıyor da bir Türk olarak utanmıyorsun?’ diyorsunuz. Hepinize hak veriyorum.

Hep derler ya resmin bütününe bakacaksın!

Sevgili kardeşim ben tersini yapmak istedim. Ben resmin bir köşesine bakıp da bu koca yürekli adamı Maçka’da göremediğim için resmin bütününe bakamadım. Resmin bütününe de baksak bir şey fark etmiyor. Maçka’nın, Trabzon’un, Türkiye’nin yetiştirdiği bu adam gibi adamı resmin hiçbir yerinde ne görselini ne ruhsalını ne de anıldığını görüyorum. Onun için ilk olarak kendimden utanıyorum. Başka utanacak adam yoksa bu utanç durumunu ‘İçimde yaşayayım!’ diyorum.

Size bu yazımda bahsettiğim, özür dilerim bahsedemediğim bu koca yürekli insanı dünya ‘Müthiş Türk’, ‘Rekortmen Türk’, ‘Kara Afrika’ya Hayat Veren Türk’ olarak tanıyor.

Afrika’da sağlık hizmeti vermek için gitmediği ülke kalmamış. Dört buçuk milyon Ruandalı ile beş milyon Senegalli’yi aşılamayı başarmış. Dünya aşılama literatürlerine geçmiş. Dünya Sağlık Örgütünden ve Afrika ülkelerinden çeşitli nişan ve unvanlar almış; ancak Maçka’da, Trabzon’da ve de Türkiye’de adı hiç bir yerde anılmamış olan bu Koca Yürekli Türk 1926 yılında soğuk bir 4 Aralık günü  Trabzon ili, Maçka ilçesi, Yeşilyurt Köyü’nde dünyaya gelmiş olan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Celalettin Algan‘dır.

Sayın Celalettin Algan beni duyuyorsanız sizden özür dilerim! Umarım bir Maçkalı olarak beni ve Maçka’da, Trabzon’da, Türkiye’de bulunan siyasetçiler ve yöneticileri affedersiniz!

Mekanınız cennet, ruhunuz şadolsun.

Not: “Bu yazdıklarım, bu koca yürekli adamı tanımamızın başlangıcı bile olamaz. Bunu bilmenizi isterim”

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
DR.CELALETTIN ALGAN

“BEYAZ ADAM BİZİ YİYECEK!” MEHMET KUVVET 12.10.2019 KUZEY EKSPRES

Ağustos 1971 Hürriyet gazetesi manşeti: “Afrika’da bir Türk doktoru ölüme meydan okuyor.” Bu hekim 1953 İTÜ Tıp Fakültesi mezunu olan kahramanımızdır. Türkiye’de Cide, İnebolu, Akçaabat, Trabzon, İkizdere ve Heybeliada’da toplam on iki yıl görev yapar.
  1965’de Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilatının teklifi ile Türkiye’den Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan dünyanın en ilkel insanlarının sağlığı ile ilgilenmeye başlar. “Rekortmen Doktor” diye tanınır. 
  Bin bir tepe ülkesi diye adlandırılan Ruanda’da verem ve çiçek hastalığıyla mücadele eder. Aşı konusunda yetiştirdiği şoför ve hamallarla birlikte günde kişi başı 1500 aşı yaparak Dünya Sağlık Örgütünü şaşırtacak işler başarır. 4,5 milyon nüfuslu diye bilinen Ruanda’da beş yılda altı milyon kişiye aşı yaparak bir nevi nüfus sayımını da gerçekleştirir. Bu sırada Ruanda’da tanıştığı Belçikalı Miriam ile evlenir.
Ruanda görevinden sonra Batı Afrika’da Dakar’a gönderilir. Bu kez sıtma ile mücadele başlar. Burada da “Müthiş Türk” diye tanınır. Senegal, Kongo, Malezya ve Madagaskar’da hekimlik yapar ve Afrika’da yirmi iki yılını tamamlar.
Madagaskar’da “Büyük Nişan”, çiçek hastalığının kökünü kazıdığı için Dünya Sağlık Örgütü tarafından da “Çiçek Eradikasyonu Nişanı” ile ödüllendirilir.
Aşıladığı insanların oluşturduğu kuyruk, Beşiktaş-Bostancı dolmuş kuyruğu değildi. Beklentisi olan milyonlarca insana umut ve sağlık aşılıyordu. Kuyrukta ölen insanlara üzülse de yakınlarının sessizce alıp gittikleri ölülerin ardından, kalanlara sağlık dilemekten başka bir şey yapamıyordu. 
  İnsanlar ramazan ayında oruç bozulur diye aşı olmak istemiyordu ama durum kritikti. Camilerde aşı olmayanların diğer insanların ölümüne sebep olacağını ve bunun günah olduğunu söylettirerek aşılama işini hızlandırdı. 
Belçika’nın himayesinde olan Ruanda’da insanlar Türkiye’yi Belçika’da düşünüyor ve kahramanımızın Belçikalıyım demesini bekliyorlardı. Türkler hakkında bilgi sahibi değillerdi.
  Ruanda’ya ilk gidişinde kendisini ayağında terliklerle karşılayan 22 yaşındaki kız Ruanda Sağlık Bakanıydı. Bakan evlendiğinde bakanlık görevi otomatik olarak kocasına devredildi. Buna anlam veremese de bu ülkenin kadına verdiği değer bu kadardı. Burada kadın hakları, özgürlük, hepsi hikayeydi.  
   Aşı çalışmalarının dışında özel aracıyla bazen köylere ailesi ile ziyarete giderdi. Böyle bir günde köye girdiklerinde araçlarından indiler. Çatlamış toprak üzerinde çırılçıplak oyun oynayan siyahi çocuklar aniden karşılarında giyinik ve kravatlı beyaz adamı görünce ağlayarak annelerinin yanına kaçarlar. Beyaz adam çocuklar için çok korkunç ve garipti. Kahramanımız çocuklara gülücükler göndererek annelerini selamladı. Gülümseyen annelerinin kucaklarında ağlamaya devam eden çocuklar annelerine: “Beyaz adam bizi yiyecek.” diyorlarmış meğer.
Bir diğer aile ziyareti de Karamaçon kabilesini ziyaretti. Köye vardıklarında yerlilerin takı ve boncuklarından satın alırlar. Ayrıca erkeklerin sürekli yanlarında taşıdıkları taburelerden satın almak istediklerini söylerler ama ne verirlerse versinler bu taburelerden satın alamazlar. Çünkü bu tabureler belden aşağıları çıplak olan Karamaçon erkekleri oturduklarında erkeklik organlarının yere değmesini engellemekteymiş. Bu durumun erkeklerin asaletini artırdığına inanan kabile erkekleri ayrıca sığır kemresi ve kanının bulamacından elde ettikleri yapışkan karışımla saçlarını yukarıya doğru dik tutarlarmış. Kabilede bu durumlar asalet ve güzellik demekmiş.
Tarlalarda çıplak, köylerde yarı çıplak gezinen Afrikalılar, Avrupalılarla karşılaştıkça kıyafet giyinmeyi öğrendiler.
Bazı ülke insanları tarafından sömürü devam ediyordu. En basiti eksikliklerini giderdikleri Pazar yeriydi. Pazarın hâkimi Ummanlı Araplardı. Ruandalıları sömürüyorlardı. Bir kutu kibriti üç yumurta karşılığında veriyorlardı. İşçi ücretleri günlük bir paket sigara bedeliydi. Kahramanımız iki sigara bedeli verdiğinde müthiş tepki alıyordu. Piyasayı artırmaması isteniyordu.
Yerli halk Met – Cezir’in çok olduğu bu bölgede sular çekilince ortaya çıkan tuz kuyularından tuz çıkarmaktadırlar. Kahramanımız eşiyle bir tuz kuyusunun yanından geçerken iniltiler duyup duruyorlar. Kuyuya gittiklerinde doğum yapmış olan bir kadınla karşılaşıp tüm direnmesine karşın, suçunun fazla inlemek olduğunu düşünen kadını hastaneye getiriyorlar.
Otuz sekiz yaşında genç bir doktorken gittiği Afrika’dan yirmi iki yıl sonra beyazlamış saçı ve sakalıyla dönen şair ruhlu doktor “Kaldıkça sevdim, sevdikçe kaldım.” diye özetliyor Afrika günlerini. Kederlenip memleket hasreti çektiği zamanlar kalem ve kâğıda sarılıp şiirler yazıyordu. Bir şiirinin bazı dizeleri şöyleydi:  
“…mısra mısra türkülerde ağlarsın
kara bahtın kem talihinden tutturup
dolarsın kaderi ayaklarına
zehir zıkkım edersin yaşamayı
anadolu’m yüreğimi dağlarsın…”

1926, Trabzon / Maçka doğumlu kahramanımız; 22 Haziran 2005’te Cenevre’den sevdiklerine el sallar ve onca birikimiyle yaşama veda eder.
Bu öykü kahramanımız Şair Doktor Celalettin ALGAN

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Dr. Celalettin Algan Afrika

Dr. Celalettin Algan Kimdir? (15 Şubat 1926- 22 Haziran 2005)

Dr. Celalettin Algan, 15 Şubat 1926 tarihinde Maçka’ nın Yeşilyurt köyünde doğmuş. 1939’da Maçka ilkokulunu, 1940’ta Trabzon Kemerkaya Ortaokulu’nu, 1946’da Erzurum Lisesi’ni bitirmiştir. 1946 yılında bir sömestre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam etmiş fakat daha sonra tıp okumak istediğinden 1947 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi girmiş ve 1953 yılında mezun olmuştur.

1953-1954 yıllarında Cide Hükümet Tabibi ve Sağlık İdaresi Baştabibi,  1954-1955’te İnebolu Sağlık İdaresi Baştabibi,  1955-1956’da Akçaabat Sağlık Merkezi Tabibi, 1956-1957’de Trabzon Hükümet Tabibi olarak Trabzon Belediyesinde görev yapmıştır.

1957’de İzmir Bademli’de Sahra Sıhhiye Hizmet Okulunda eğitim gördükten sonra 1958 yılında 66.Piyade Tümeni Topçu Kumandanlığında tabiplik yapmış, 1959-1960 yıllarında İkizdere Sağlık Merkezi Baştabibi ve İkizdere Hidroelektrik Santrali İnşaat Şantiyesi anlaşmalı SSK hekimi olarak görev yapan Celalettin Algan, 1960-1965 yılları arasında İstanbul Heybeliada Sanatoryumu ve Haseki Hastanesi İç Hastalıklar Kliniğinde Asistan 1964’ten itibaren Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak Verem Savaşı Hastane ve Dispanserlerinde Koordinatör olarak çalışmıştır. 1965 yılında B.C.G Kampanyası Göğüs Hastalıkları Mütehassısı (Uzmanı) kadrosu ile yurtiçindeki Verem Savaş Hastane ve Dispanserlerinin teşhis ve tedavi metotlarının standardizasyon ve koordinasyonu ile görevlendirilmiştir.

Dr. Celalettin Algan, 1965-1991 yılları arasında, DSÖ Afrika Bölge Ofisi Salgın Hastalıklar Danışmanı olarak çalıştığı yıllarda…

Dr. Celalettin Algan, 1965-1991 yılları arasında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Afrika Bölge Ofisi Salgın Hastalıklar Danışmanı olarak çalışmıştır.

1965-1970 yılları arasında, DSÖ Rwanda Ulusal Verem Savaşı ve Çiçek Hastalığı Eradikasyonu Projeleri Şefi; 1970-1975 DSÖ’nün Senegal Ulusal Temel Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesinde Epidemiyolojist olarak çalışmış ve 1976 yılında DSÖ Çiçek Eradikasyonu Ödülü almıştır.

1975-1984 yılları arasında, DSÖ Afrika Bölge Ofisi Danışmanı olarak; Virus Hastalıkları, Çiçek Hastalığı Eradikasyonu, Genişletilmiş Aşılama Programı “EPI” çalışmalarında görev yapmıştır.

1984-1986 yılları arasında, DSÖ Madagaskar ve Reunion Adası Temsilcisi ve Misyon Şefi; 1986 yılında Madagaskar’dan ‘Officier de 1’Orde National” unvan ve nişanını Döneminin Madagaskar Devlet Başkanından almıştır. 1991 yılında Türkiye’ye dönen Dr. Celalettin Algan, 1991-1992 yılları arasında DSÖ Türkiye Temsilciliğinde Danışman olarak çalışmış ve sonra da emekli olmuştur.

Yararlanılan Kaynaklar

“Küresel Salgın Hastalıklar ve Uluslararası Sağlık Örgütlenmeleri – Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye İlişkileri” Kitabı, Yazarı Bekir Metin, Temmuz 2020, Sonçağ Matbaası, Ankara

Büyükelçi Hasan Sevilir Aşan’ın Dr. Celalettin Algan hakkında yazısı, Yeni Adana Gazetesi, 6.06.2020

Dr. Celalettin Algan’ın şiirleri ‘SEBİL’ adlı kitapta toplandı. (Fatma Yavuz, Kuzey Ekspres Gazetesi, 23.06.2019)

DSÖ Cenevre Merkez Ofisinin yayınladığı, Çiçek Hastalığının Eradikasyonunun 40. Yılı yazısı (2020)

3
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
TRABZON’DAN ÇIKAN HAYATLAR -5- Dr.Celalettin ALGAN

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!