“Bağırsak” Sözcüğünün Öyküsü

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Bağırsak”  sözcüğünün bugün bildiğimiz, “sindirim aygıtının midenin sonundan anüse kadar olan, incebağırsak ile kalınbağırsaktan oluşan bölümünün genel adı,” dışında “merhamet” adı altında 1000’li yıllardan 1300’lü yıllara kadar kullanıldığını Cengiz Özakıncı’nın “Dil ve Din” adlı kitabından öğrendim. Buyurun birlikte okuyalım.

“Bağırsak” sözcüğü, insan kılığına girip üzüntülü bir durumda bana şunları anlattı: “ Ey beni okuyup anlamaya çalışan kişilik! Ataların 1000’li yıllarda kutsal değerlerimize Türkçe karşılıklar bulmaya, kendisi olmaya çalışıyordu. Beni de “Bağırsak=Rahmaniyet=merhamet”  sözcüğünün eşanlamlısı olarak üretip ekin sahasına sürdüler,” dedi. Gerçek bir insanla konuşuyormuşum gibi:

“Özür dilerim, bir soru sormak istiyorum,” dedim. Sessizliği onaydan sayıp devam ettim: “ Şu benim bildiğim, ’sindirim organının midenin sonundan anüse kadar olan, incebağırsak ile kalınbağırsaktan oluşan bölümünün genel adı,’ olan “bağırsak” mı oluyorsun?” dedim. Bu çağdaki bilgisizliğime öfkelenmiş gibi:

“Hayır, hayır! O yıllarda ses tınıları benzer, anlamları ayrı “bağırsak” ve “bağarsuk” adlarında iki sözcük vardı. “Bağarsuk”, senin anlattığın anlamda sindirim organını, “bağırsak” ise Arapça “rahim” sözcüğünün kutsallığını; ana karnındaki çocuğu besleyen göbek bağını, yaşam bağını ifade etmektedir,” dedi. Ardından ekledi: “Bağırsak olarak ben, bebeğin anne karnında güven içinde anne kanı aracılığı ile büyümesini sağladığım; ‘bağrına basmak’ ve ‘bağırsak kişi’ yani ‘merhametli insan’ deyimleri ile erdem alanında ilişkilendirildiğim için kendimi çok mutlu hissettim,” dedi. Aklıma takılan şu soruyu sordum:

“O zaman ‘bismillahirahmanirrahim’ ifadesi, ‘Ol bağırsak Tanrının adıyla’ şeklinde olur,” dedim.

“Evet, ataların 1300’lü yıllarda İlk Kur’an çevirilerinde bu ifade ile birlikte Kur’an’daki 2500 sözcükten yaklaşık 2490 sözcüğe Türkçe karşılık buldu[1]. Sizler aracılığı ile haksız, anlamsız bir yaklaşımla ve haksız bir gerekçe ile  “bağırsak”  yani “merhamet” ile eşanlamım;  inançları yanlış yönlendirenlerin tını benzerliği yüzünden sindirim organı anlamlı “bağarsuk” sözcüğüne benzetildi. Sonra da erdem alanından ve Kur’an çevirilerinden uzaklaştırıldı,” dedi. Anlamadığımı anlayınca tekrar anlatmaya devam etti:

“Beni kutsal alandan ve halk bilgisi alanından söküp atan,  olağan bir anı fırsat bilip Türk dil değerlerini perdelemeye çalışan zehirli Arap anlağıdır. “Bakara” “makara” gibi yorumlayıp satan yerli Arap hayranlarıdır. “Merhamet” in karşılığı olarak türetilen “bağırsak” sözcüğü, tını –ses- uyumu nedeniyle sindirim organı “bağarsuk” sözcüğüyle ilişkilendirilip, “kutsal sayılanı gülünç duruma soktuğu için”  karalanıp atılmıştır. Yerine başka da bir sözcük bulunmadığı için Türk anası kendi çocuğuna öz Türkçe bir biçimde “bağırsak olamaz”    diyemedi, ama Arapça “merhamet gösterir”  deyimini kullanılır oldu. Kısacası bir anlık şokla Arapça sözcüklere olan teslimiyet günümüze kadar sağlanmış oldu. Bu nedenle çok üzgünüm,” dedi. Bu sözler, bir bomba gibi beynimin ilgili hücrelerini uyandırdı.

“Bağırsak” sözcüğünün başına gelenlerin pişmiş tavuğun başına gelmediğini anlamış bu durum karşısında Türk insanının ne kadar hoşgörülü ve anlayışlı olduğunu bir kere daha vurgulayarak belleğime kazımış oldum. Türk insanı, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,” ifadesindeki  “Rahim” sözcüğünü merhamet anlamında olan Allah’ ın 99 adından biri olduğunu bilerek kullanmış ve onu hiçbir zaman Türkçe sözlükteki kadının bir organı anlamıyla ilişkilendirmemiştir, küçültmemiştir, gülünç hale getirmemiştir. Ancak Türkçeyi, dolayısı ile Türk insanını önemsiz ve güçsüz duygusuyla yaşatmak isteyen, etkisiz hale getirmek isteyen, bunun için her yolu deneyen, utanmayı, ahlakı, günahı beyninden kovan Arap Ekini hayranlarıyla karşı karşıyayız. “Bağarsuk” sözcüğünü tını –ses – benzerliğini fırsat bilip “merhamet” sözcüğü ile anlamdaş olan “bağırsak” sözcüğüne benzetmeleri, kutsalı gülünç hale getirdiği bahanesi ile “bağırsak” sözcüğünü kötülemeleri, kirletmeleri ve erdem alanından çıkartıp atmaları, kıskançlığa kılıf hazırlamaktan başka bir şey değildir. İçimden geçenleri duymuş olacak ki:

“Evet, çok haklısın; Türk insanının anlayışı, hoşgörüsü tartışılmaz! Türk Ekini, Arapçadan yanlış anlamla aktarılan sözcüklerin folluğu durumundadır. Bunlardan biri olan “sünnet” sözcüğünü, gerçek anlamının dışında erkek çocukların üreme organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi olayı olarak hala kullanır ve Hazreti Muhammet’in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışlarıyla şu ya da bu konuda söylemiş olduğu sözlerin tümü, Müslümanlara gösterdiği yol olarak da bilir ve kullanır. Arapça “Sünnet” sözcüğünün üreme organının ucundaki deriden kesmekle hiçbir ilgisi yoktur. Sizin anladığımız anlamda Arap, ‘sünnet oldun mu?’  sorusunu ‘hitan oldun mu?’ şeklinde sorar. Durum böyle olduğu halde Türk insanı üreme organıyla kutsallığı karıştırıp buradan o ahlaksızlar gibi bir bozgunluk yaratma, bir gülünç olay yaratma ve küçük görme peşinde olmadığını açık bir şekilde görüyorsun,” dedi ve son sözlerini şöyle bitirdi:

“Sizinle tanıştığıma çok sevindim. Sürekli dinleyen değil, anlayarak, okuyarak eylem koyan olmanızı istiyorum. Beni, “merhamet” sözcüğü ile eş anlamlı olarak bilin ve kullanın;   kutsal olan anlamımı mide ile anüs arasındaki bölümle kirleten yılan gibi, sadece kendini seven ekinlerle çok da arkadaş olmayın. Şu anda kullandığınız “bağırsak” sözcüğünün öyküsü bu; onun yerine daha önce kullandığımız “bağarsuk” deyin, “bağarsuk” olmaz mı?” dedi ve hayaleti gözümün önünden kayboldu.

[1] Cengiz Özakıncı, Dil ve Din, Payel Yay, 3. Basım, İstanbul, 1998,S.33

“Bağırsak” Sözcüğünün Öyküsü

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!