DEĞERLİ ÖĞRETMEN ARKADAŞIM!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.” Yüce Atatürk’ün sözüyle satırlarıma başlıyorum.

YILMAZ KESKIN

Öğretmen, bir bilim dalını, bir sanatı, bir tekniği veya belli bir bilgiyi öğretmeyi kendisine meslek edinen, ahlaki buyruğu önce uygulayan sora da uygulatmak için çaba gösteren, mesleğinin büyüklüğüne inanan kişidir. Öğrenci ise: Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, okul çocuğu;  bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimsedir.

Öğlen güneşi gibi ışığınızı tepeden sunmaya çalışmayın; tepedeki güneş çoğu güzellikleri gölgeler. Sabah ve akşam güneşi olun, çocuğun seviyesine inin ki, çocuklarınızın bütün güzelliklerini göresiniz. Zor ve zorunluluğun ortamında taç giydirip mezun ettiğiniz çocuk, ne yazık ki yapmacık bir kişiliğin de diplomasını beraberinde taşıyacak, buna izin vermeyin.

SINIF OGRETMENI 2

Eğitim aile, toplum ve okul olmak üzere üç ana değer üzerinde şekillenir, büyür ve gelişir. Bu değerlerden herhangi birinin sakat olması durumunda,  verilen her türlü eğitim topaldır, sakattır ve güvenilmezdir. Eğitimin ve öğretimin sağlam temeller üzerinde boy atmasını ve yürümesini istiyorsak aile, toplum ve okul üçlüsünün çoğu zaman ortak paydada birleşmesi gerektiğini aklınızdan hiç çıkarmayın.

Gerçeğe aykırı olarak söylenen söz ailede hoş, toplumda ve okulda nahoş; toplumda hoş, ailede ve okulda nahoş ya da okulda hoş, ailede ve toplumda nahoş olarak karşılandığında çocuk ikilemde kalır. Bu ikilemden de kendinin en çok yararlandığını, korunduğunu, kollandığını sandığı kimsenin dediğini, yaptığını doğru kabul ederek kurtulmaya çalışır;  buna meydan vermeyin.

Öğrencilerinize yorulmadan dinlenmeyi hiçbir zaman önermeyin; Pascal’ın, “ısınmak üşürseniz, dinlenmek yorulursanız güzeldir” sözünü kulaklarına küpe olarak takmalarını önererek fiziksel tembelliğin önüne geçmeye çalışın. “Tedbiri yanlış tutup takdire bühtan etmemek” için akşamdan yarın için neyi nasıl yapacaklarını öğretiniz. Mermerin aynı noktasına düşen su damlası mermerde nasıl bir çukur oluşturuyorsa “sen de başarman için düzenli ve uzun soluklu bir sabırla aldığın işi bitirmelisiniz” deyin ki, edindikleri bilgiyi organize edip esere dönüştürsünler.  Ve arkasından “aklın ve bilimin yolunda iş ve işlemlerinizi yaparsanız hiçbir zaman birilerinin buyruğuna uyan bir yurttaş olmazsınız, arabanın vites kolu gibi kullanılamazsınız” deyin.

Philips’in ortaya koyduğu “insanların, okuduğunun %10’unu, duyduğunun %20’sini, gördüğünün %30’unu, hem görüp hem duyduğunun %50’sini, görüp, işitip ve söylediklerinin %80’ini, görüp, işitip, dokunup ve söylediklerinin de %90’ını hatırladığını bilir” düşüncesini her zaman göz önünde tutun ve uygulayın.

Öğrencilerinizin kendilerini anlatımlamasına, soru sormasına ve becerilerini ortaya koymasına izin verin, öğrencilerinizin ortaya koyduğu eserleri çocuğunuz ya da torununuz gibi sevip değerlendirin. Okulda işbirliği ve uyum içinde olmayı, yaşamayı kişisel kazançtan üstün tutun ve bunu sağlamak için uğraşın.

Felsefeye, tanrıbilime, – teolojiye- edebiyata,  tarihe ve sanata bilimin ışığında gerekli önemi gösterin. İnsanda paraya yönelik  “iştah”ın, şan ve şerefe kapılan “gönül”ün, bilgi ve gerçeklikle seçkinleşen “akıl”ın nasıl sosyalleşeceğini örnekleriyle öğretin. 

Toplumun gerçek çıkarlarını perdeleyip kendi düşünce ve felsefesini toplumun bütün üyelerinin çıkarlarını yansıtan düşüncelermiş gibi sunan kişilerin her zaman var olacağını bilin, öğrencilerinizi uyarın ve onlara bu gibi düşüncelerin güvenilir olmadığını söyleyin.

Kendinizi insanlığa ve yüce bir davaya adamış kişi olarak görün; çünkü öğretmenlik Tanrı mesleğidir. Eğitimin ve gerçek bir eğitimcinin ezilenin ve dışlananın yanında olması gerektiğini; eğitimin öğrencilerde bir bilinç değişimine yol açması gerektiğini bilin; eğitim kurumlarını da sosyal dönüşümün en iyi kaynağı olarak değerlendirin.

ogretmen 2267

Eğitimde sadece anlatmaya ya da dinlemeye dayalı bir metodun hem kendiniz hem de öğrencileriniz için düşünmeyi uykuya sevk ettiğini bilin. Öğrenciyi özne olarak değil de nesne olarak; anlayan olarak değil de dinleyen olarak; aklı eren olarak değil de bilgiyi depo eden olarak görmeyin. Sizler de öğrencilerden öğreneceğiniz çok şey olduğunu, öğretmenin ve öğrenmenin kardeş olduğunu göreceksiniz.

Düşüncelerinizi yanlış sözcükler kullanarak muğlak, bulanık ya da çarpık hale getirmeyiniz, Türkçeyi en iyi şekilde kullanın. Birileri kutsal alanın dokunulmazlığını kalkan yapıp Arapça, Farsça sözcükleri; birileri de uygulayım bilimin(teknoloji) alanını kalkan yapıp, Fransızca’yı, İngilizce’yi ve Almanca’yı ulaşılmaz, dokunulmaz yapmasına; halkın dil ağacının yapraklarının sarartılmasına, halkın kendi diline yabancılaşmasına engel olun ki bütün kazanımlar geri alınmasın.

Bu duygu ve düşüncelerle 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, sağlıklı ve mutlu günleriniz uzun olsun diyorum.

DEĞERLİ ÖĞRETMEN ARKADAŞIM!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!