İstanbul’daki Taksi Sorunu

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünyanın ve Türkiye’nin incisi İstanbul’da yaşayan biri olarak, taksi sorununa bizzat yaşadığım olayı da anlatarak değinmek istiyorum.

11 milyon nüfuslu Paris’te 29 bin taksi, 8,5 milyon nüfusa sahip Londra’da 21 bin, 7,5 milyonluk Hong Kong’da 18 bin taksi bulunduğu halde; 1991 yılından bu yana taksi plakası verilmeyen 16 milyon nüfuslu İstanbul’da 17.395 taksi bulunmaktadır. Kenti 25 yıl yöneten anlağın taksi plakası vermeyerek mevcut plaka fiyatları ile eğlenerek hoş zaman geçiren bu azınlığa göz yumduğu görülmektedir.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi kiralama yöntemi ile az olan taksi sayısını 5000 artırarak yeni taksi plakaları alıp 22.395’e çıkartmak; Şoförleri tek tip elbiseli, vardiyalı çalıştırmak, müşterileri ise QR –İstanbul Kart- sistemi ile parasını ödeyecek donanıma kavuşturup şoförle yaşanabilecek olumsuzlukları aza indirmek istediğini görüyor ve anlıyorum.  Böylece 16 milyon İstanbullunun ulaşımdaki güvenini sağlayacak ve sürücüleri rahatlatacak çözüm önerenleri sunanların halk tarafından nasıl alkışlandığını da görüyorum. Söylediklerini yaşamayan, doymazlık duygusu esiri olan, her yeni ve olumlu projeyi püsküllü bela olarak niteleyen bazı yöneticilerin halkın gözünden nasıl düştüklerini de görüyorum!

Yetmedi, İBB’nin elinde olan Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin (UKOME) çoğunluğu yönetmelik değişikliği ile merkezi hükümetin eline verildi; rahatlatacak değişiklik, teklif bu nedenle halkın gözünün içine baka baka reddedildi. 25 yıl İstanbul’u yöneten anlak, alışkanlıkla olacak kendilerini İstanbul’un tek iyesi sanmakta ve yeni başkan Ekrem İmamoğlu’nu ya da yönetimi İstanbul’unu elinden alan kuma gibi görmekte, bu nedenle her olumlu önerisine bile karşı çıkmaktadır. Bu da kin ve kötülüklerinin halka yaşatılmasının bir örneğidir. Bu yüce halk olup bitenleri, mutluluk ve güveni kendisinden esirgeyenleri görüyor, zamanı geldiğinde onları layık oldukları yere oturtmasını da biliyor, diye düşünüyorum.

İstanbul’daki taksi sayısı gereksinimi karşılamıyor, korsan çalışanlara adeta davetiye çıkartıyor. Bu durumda alıcı konumunda olan 16 milyon İstanbullu, var olan taksici ile korsan taksici arasında pinpon topu gibi gidip geliyor, hiçte hoş olmayan olaylarla karşılaşıyor, güvenli bir yolculuk yapamıyor.  İstanbul’un taksi eğlencesini onu sömürmek isteyenlerden korumayı, kollamayı kendine belgi edinen yöneticileri yani belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nu desteklemek biz İstanbulluların görevi olduğu kadar, Türkiye ile birlikte İstanbul’u yönetenlerin de birinci derecede görevidir, diye düşünüyorum.  Halka hizmet için var olanlar, birbirini kıskanan kumalar gibi davranamazlar, kendine yetenin dışındaki kirli çıkarları için halkı bir nesne gibi değerlendiremezler.

İstanbul’daki taksi sorununun biran önce çözümlenmesi gerektiğini bizzat yaşadığım şu olay açık bir şekilde ortaya koyuyor:

Eşim ve kızımla nişan törenine yetişmek için taksi çağırdık. Taksiye binip kemerimi taktıktan sonra şoföre:

“Tepe lamban yanmıyor, arızalı mı yoksa?” sorusunu sordum. Şoför, önündeki göstergelere baktıktan sonra:

“Gerçekten yanmıyor amca,” yanıtını verdikten sonra,  az ilerde arabayı durdurup tepe lambasını eliyle sallayıp yanmasını sağladı:

“Şimdi yanıyor, bey amca,” deyip gaza bastı.  Arka tarafta oturan kızım:

“Baba, camını kapatır mısın, çok esiyor da?” dedi. Ben de camı kapatmak için kapı üzerideki düğmeye bastım, ancak cam kapanmadı. Soru sormama fırsat vermeden şoför:

“Bey amca, bu taksi dün akşam başka bir şoförün elinde kaza geçirmiş, onun için cam kapanmıyor,” dedi. Trafik kalabalığı nedeniyle sustu; sakinleşince konuşmaya devam etti,

“baksana sağ dikiz aynası da yok yerinde, koptu; taksinin her yanı dökülüyor; bu durumda kazanmaktan başka düşüncesi olmayan, mutluluğu para kazanmakta arayan arabanın sahibi kimsenin sağlığını düşünmeden arabayı çalıştırıyor; bizler de eve ekmek getirmek için zorunlu olarak bu vuruk ve eksik taksi ile çalışmak zorunda kalıyoruz,” dedi. Olup bitenleri can kulağı ile dinleyen ancak deprem kadar etkilenen hanım:

“Oğlum desene bu arabadan sadece sen sağ çıktın, bundan sonra kurtulacağını sanmıyorum. Ailemin çoğu burada, ocağımı söndürmek istemiyorum, sağ tarafa çek, bizi indir;  seni de Allah kurtarsın!” dedi.

Ben de,  “gücü aklın kayığıyla kullanırsan enginlerde dolaşırsın; aklı gücün kayığıyla kullanırsan enginlerde boğulursun” diyor, saygılarımı sunuyorum.

İstanbul’daki Taksi Sorunu

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!