Sahte Kişiliğin İnancı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir insan, zorun ve zorunluluğun ortamında gereksiz yere, bir hiç uğruna ölmeden hayatını sürdürmek istiyorsa, sahte kişilerin aşağıda sözü edilen elbiselerini giymek; asalak olarak yaşamak için de kendi gücüne, yeteneğine yabancılaşmak düşünmeyi ve araştırmayı aklının ucunda geçirmemek zorundadır.

Sahte kişiliği belli eden özelliklerden biri, kuvvetli, çevreli, itibarlı ve birincilik kürsüsünde olana, güçlü olana saygı duymaktır. Bu gibi özelliklerin iyeleri, bu hareketi; saygı duyduğu kişi, kurum ya da topluluk aracılığı ile gereksiz yere, bir hiç uğruna telef olmamak için yaparlar. Kısacası bu kişiler doğal olmadıkları için yapmacıktır, yapmacık oldukları için de doğal değillerdir.

Sahte kişiliklerden biri de; Gösteriş budalasıdır, gösteriş hayranıdır. Hayranı olduğu kişideki özelliklerden hiçbirine sahip olmadığı halde onun gibi giyinme, onun gibi, gezme, onum gibi konuşma gayreti ve çabası içindedir. Kısacası bu kişi, doğal olmaktan uzaklaştığı için yapaydır, yapay olduğu için de doğal değildir.
Dedikodu da sahte kişi özelliğidir. Dedikoducu, başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında konuşma yapmaktan hoşlanan biridir. Çok korkaktır, doğru yanlış ne varsa kişi hakkında anlatır, sonra dönüp “benden duymuş olma”, der. Kısacası olduğu gibi olmadığı için yapmacıktır, yapmacık olduğu için de doğal değildir.

Bir işi, bir durumu kolayca yapabileceğini söyleyip, nadiren sözlerini tutanlar da sahte kişiliklerdendir. Söz vermek ciddi bir yemindir. Sözün ağızdan çıkması kolaydır, ancak yerine getirilmesi çok zordur. Görüldüğü gibi bu kişi de doğal olmaktan uzaklaştığı için yapaydır; yapay olduğu için de doğal değildir.
Kıskançlık, bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur. Başkasının üstünlüklerini, sevilenin başkası ile ilgilenişini olumsuz görme olayına da bana göre “başkasının başarılarını kıskanmadır”. Bu kişilik de doğal olmaktan uzaklaştığı için yapaydır; yapay olduğu için de doğal değildir.

Sahte kişiliğin, arkadaşlığı, dostluğu, gülüşü, merhameti hatta ve hatta inancı da sahtedir. Evet evet, inancını başkalarının söylemleri üzerinde bina etmiştir; uyutulmuş ve uyuşturulmuş bir inancın iyesidir. İnanç özgürlüğünün zerresiyle tanışmamıştır, özel bir havuzda beslenen balık kendini ne kadar özgür hissederse o kadar özgürdür. İnancı sahte olan, gölgesini hayatın gerçeği zanneder; ufku, evinin dış kapının eşiğine ve pencerelerinin gördüğü alan kadardır.
Görevi hak için çalışmak, hak yolunda olunması için insanlara doğru olan yolu ve çıkışı göstermek olan, görevi başında bir cami imamı; Korona salgını nedeniyle ülkemizde uygulanacak aşının vurulması konusunda kararsızlık gösterenlere, “Aşıyı önce “x” partililere yapalım, işe yararsa millet kurtulur; işe yaramazsa vatan kurtulur,” önerisinde bulunması, dinimizin gereği değildir.

Bu sözü söyleyebilen, inancını ve istencini –iradesini- başkasının tekeline armağan eden sahte kişiliktir. Bu söylem, inancını ve istencini teslim ettiği kişiyi sevindirmek içindir, çünkü varlığını ona borçludur; çünkü o, bir başkasının desteği olmadan kendi ayakları üzerinde duramayan, haddini bilmeyen, sorgulamayan, dünyayı okuyamayan, aklını kullanamayan, özgür düşünemeyen, hiçbir şey üretemeyen ve de inancı kötürümleştiren asalak biridir.
Bir insan kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisini, iri ve diri tutarak yani uyutmayarak özlenen, doğru inancın iyesi –sahibi-; bunun dışında ise uyutulmuş ve uyuşturulmuş bir bilinçle inanç iyesi olur ki, o da başkasının kontrolünde olur. Başkasının kontrolünde, başkalarının söylemleriyle inşa edilmiş olan bir inanç yapaydır; yapay olduğu için de doğal değildir.
Sahte kişiliklerin, güçlü olana saygı duymaları, gösteriş budalası olmaları, dedikodu makinesi gibi çalışmaları, söz verip de sözlerini tutmamaları, kıskanç olmaları yanında “aşılama, alışkanlık, korku, baskı, zorlama” gibi kavramlardan birinin burgacına –girdap- kapılmaları kaçınılmaz, inançlarının da sahteliği su götürmezdir.
Bu sahte kişiliklerin; İnanç değerlerimizde olmayan çirkin, olumsuz ve de kötü kavramları efendisi için her koşulda dillendirdiklerini duyuyor, eylemleriyle ortaya koyduklarını da görüyoruz. Bu nedenle aklın yoluyla doğruyu bulanlarla, doğruyu efendisinin arzusuyla bulandırmaya çalışan sahte kişiliklerin ayrımına varılması, toplumumuzun mutluluğu için çok önemlidir.

Sahte Kişiliğin İnancı

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!