Anlatılan Senin Hikayendir ‘Woman’

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Farklı kültür ve inanç içerisinde yaşayan kadınların üretime katılımları ve toplumsal konumları birbirinden farklıdır. Bu fark küçük olmayıp, mukayese edilmeyecek kadar büyüktür. Sosyolojik açıdan nedeni, tarihin başından beri kadın ve erkeğin birbirlerine karşı kendilerini oluşturma mücadelesidir.
     Erkek ve kadının yaşamsal rolleri,  avcı-toplayıcı toplum ile oluşmaya başlar. Erkeğin ava gitmesi, kadının barınma birimlerinde ki işleri düzenlemesi ve çocuklara bakması olarak evrilir. Tarihsel bir orijinden doğan bu ayrışma, yaşam döngüsü içinde zamanla gelişir. Böylece bilinç farkındalığı olan insan, türünün devamı için güdüsel başlayan ve sosyal norm haline dönüşen kolektif birlikteliği gerçekleştirmiş olur.
     Doğrusal bu süreç, tarım toplumunda iş bölümü gerektiren üst yapı örgütlenmelerin oluşmasıyla devam eder. Mülkiyete dayalı üretim biçimi ve sınıf farkının ortaya çıkması, proto-devletin, oluşan bu yeni sistemi yönetecek güce ihtiyaç duymasına neden olmuştur. Tarihin bu anında fiziksel güç ile erkek, kendini kadından farklı konuma getirecek adımı atmaya başlıyordu. Yani bu noktada var olan denge, biriken sermayeye ve erke sahip olmanın verdiği güçle, konumsal üstünlüğü gelişmeye başlayan erkek tarafından bozulmuştur. Kadın ayakları üzerinde doğruluğu andan itibaren, yol arkadaşı olan erkek tarafından yalnız bırakılır.
     Kadının aleyhine gelişen bu durum, artarak devam etmiş ve toplumsal ilişkiler içinde bir figüre dönüşmesiyle sonuçlanmıştır. Uygarlık tarihi erkeğin biçimlendirdiği güç arenası olarak ilerlemiş, yazılırken, kralların-erkeğin tarihi yazılmıştır. O bu tarih içinde yağmalarda ganimet, esir pazarında bir meta ve krallar arasında pay akçesiydi. Karanlık çağlarında erkeğin çoklu isteklerini gerçekleştirmek için, anne-eş-sevgili diye var olabilmişti sadece. Böylece kadın toplumda karar almada etkili olacağı durumlardan ve yaşayacağı özgürlük alanlarından uzaklaştırılmıştır.
     Bütün canlı türlerinde, türün devamı olan dişillik, yaşamsal değeri olan bir gizdir. Bu gizin insan olmaya çoğul katkısı tartışılmaz. İnsan olma eşiğini geçtiği an pirimatı taşıyan, sonrasında omuzunda yükselten ‘dişil-feminen-anne’ bütün var olma hallerinin işçisidir. Üzerinde durulması gereken, bu emeğin erkeğin manipülasyonu sonucunda kadının kuş kafesi haline getirilmesidir. Doğal oluşum olan ve kutsanarak yüce bir değere dönüştürülen annelik, toplumda yoksanan kadının algısında, değerli olduğunu hissettiği tek alan olarak kalıyordu.
      İkinci adımda ise erkek, kadını sınırlamak için ahlak kuralları dediği, onlara uymayan kadını toplumsal olarak değersizleştirdiği bir yapı kurmuştur. Ve zamanla önce inanç biçimi olarak başlayan ve sonrada din denilen, toplumun katmanlarına nüfus eden değerler sistemiyle de bu yapıyı güçlendirmiştir. Kadının algısına bütün bu oluşumların Tanrının iradesi olduğu imgesini yerleştirerek, onun benliğinden kendi iradesiyle vaz geçmesi sağlayak.. Kadını;
“… anamız, avradımız, yarimiz/… /ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen…” nesne-mülkü haline getirmiştir.
     Günümüzden yakın bir geçmişte ‘nesne-mülk’ olma hali, toplumların genelini kapsayan bir durum iken, bu bazı ülkeler değişen dinamikleri ile, diğerlerinden ayrışmaya başlamıştır.
     Kadının var olamama durumu ile yapılan bu tespitler ve toplumsal konumu, yazının başında belirtildiği gibi kültürler arasında farklılıklar göstermektedir. Moderniteyi merkezine almış ülkeler ile bu yüz yılda arkaik kültürün gölgesinde yaşayan toplumlar arasında ki ayrışma, sorunun tam da kendisidir.
     Uzaya astronot olarak giden kadın ile çarşafını giymeden sokağa çıkamayan kadını, cinsel meta olarak üzerinden rant devşirilen kadınla, Nobel ödülünü almak için kürsüye yürüyen kadını karşılaştırdığımızda, kültürler arasında ki somut fark görülebilir. Söz konusu farklılığı anlayabilmek için, bu durumun nasıl oluştuğu sorusunu sormamız gerekmektedir. Yanıtını ise bütün bir tarihsel süreçte; dinin ve feodalitenin birlikte atmış oldukları kör düğümle, kendi kapalı dünyasında yaşayan edilgen kadınla, haklarını mücadelenin yolunda bedeller ödeyerek elde eden batı dünyadındaki kadını karşılaştırarak verebiliriz. Daha doğrusu özgüvenli kadının mücadelesinin ve kadın hakları konusunda elde ettiği kazanımların izini sürerek.
Anlatılan Senin Hikayendir ‘Woman’

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Vira Trabzon ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!